Google Play Store
App Store

Belgesel sinemanın önemli isimlerinden Süha Arın’ın da katkılarıyla 2000 yılında başlayan Altın Safran Belgesel Film Festivali, 2004 yılında uluslararası belgesel film festivaline dönüşerek bu yıl 28 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında 25. kez ulusal ve uluslararası belgesel filmlere ev sahipliği yaptı.

İçinden festival geçen kent: Safranbolu
Fotoğraf: @altinsafranfestival

Emine UÇAR İLBUĞA*

Uzun soluklu ve kentle bütünleşmiş film festivali mümkün müdür? Bu soruya yanıt olabilecek ne yazık ki Türkiye’de çok az film festivali örneği var. Bir yandan Türkiye’de köklü festivaller giderek küçülüyor, izleyici kaybediyor, gösterim mekânları daralıyor öte yandan ekonomik nedenlerle, devlet ve siyasi kurum ve bürokrasinin dayatmaları karşısında kurumsallaşamıyor, devamlılık sorunu yaşıyor. Bu kurumlar festivalleri desteklemek yerine kendi politikalarının bir parçası haline getirmeye çalışıyorlar, sanata ve sanatçılara, dolayısıyla sinemanın en önemli gösterim, dağıtım ve desteklenmesine katkı sağlayan ve izleyiciler ile sinemacıların etkileşimin yaşanabildiği film festivalleri giderek siyasi kurumlarının ekonomik desteğini şartlı sunmasıyla türlü baskılara maruz bırakılıyor. Dolayısıyla Türkiye’de yaşanan siyasal, ekonomik koşullara bağlı olarak festivaller de büyük kırılmalar yaşıyor, Antalya Altın Portakal, Boğaziçi, Eskişehir, Malatya Film festivalleri örneğinde olduğu gibi ya festivallerin yönü, içeriği değişiyor ya da ekonomik destek bulunamaması nedeniyle ve baskıyla kısırdöngüye hapsediliyor veya festivaller gerçekleştirilemez hale getiriliyor, Örneğin Mahmut Tali Öngören, Aziz Nesin gibi yazarların öncülüğünde başlatılan Ankara Film Festivali bütçe ve destek konusunda sorunlar yaşıyor. İKSV tarafından düzenlenen İstanbul Film Festivali ise 16 milyon nüfusa sahip ve 57 üniversitenin olduğu, sanatın, kültürün merkezi İstanbul’da Beyoğlu, Nişantaşı ve Kadıköy üçgeninde, çok sınırlı izleyici kitlesine hitap etmek durumunda kalıyor, filmlerin geç saatlerde başlaması ve ulaşım sorunları nedeniyle kent merkezinin dışındaki bölgelere neredeyse hiç ulaşamıyor. Filmlerin belli bir süre içinde gösterimi, değerlendirilmesi, ödüllendirilmesi ve izleyici ile sinemacıların bir araya gelebildikleri festival ortamları aynı zamanda yapıldıkları kent, kasaba ya da bölgelerin turizmine, ekonomisine, kültürel yapısına katkı sağlıyor ve gerçekleştirildiği kentlerle anılıyor ve bir kent markası yaratılmasına, ulusal ve uluslararası alanlarda tanınmasına katkı sağlıyor. Öte yandan Kültür ve Turizm Bakanlığı, Sinema Genel Müdürlüğü filmlerin, festivallerin desteklenmesinde bağımsız bir kurum olmanın ötesine geçiyor ve hükümeti elinde tutan siyasal partinin politikaları üzerinden sanat alanındaki tüm aktörlere, filmlerin, festivallerin, projelerin desteklenmesinden, kültürel ve sanatsal etkinliklerin nasıl olması gerektiğine, festivalde ne tür filmlerin gösterilip gösterilemeyeceğine kadar müdahale edebiliyor. Türkiye’de gerçekleştirilen sinema festivallerinin sayısı bu nedenle sürekli güncellenmeyi gerektiriyor. Bununla birlikte kısa, uzun, belgesel, animasyon gibi belirli bir film türünde ya da çocuk filmleri, öğrenci, kadın filmleri, LGBTQ+ gibi kimlik veya toplumsal ya da evrensel bir tema üzerinden ekolojik, çevre filmleri, köy, taşra odaklı… festivaller sinema kültürünün gelişmesine ve yaygınlaşmasına, belli konularda farkındalık yaratılmasına, yapıldığı bölgenin kültürüne ve tanıtımına önemli katkılar sağlıyor. Ancak bu festivallerin çoğu ekonomik, siyasi, bürokratik nedenler gibi, altyapı sorunları nedeniyle birkaç kez gerçekleştikten sonra sessizliğe mahkûm olmak zorunda kalıyor.

BELGESEL SİNEMA FESTİVALİ ÖRNEĞİ: ALTIN SAFRAN

Belgesel sinemanın önemli isimlerinden Süha Arın’ın da katkılarıyla 2000 yılında başlayan Altın Safran Belgesel Film Festivali, 2004 yılında uluslararası belgesel film festivaline dönüşerek bu yıl 28 Mayıs-1 Haziran tarihleri arasında 25. kez ulusal ve uluslararası belgesel filmlere ev sahipliği yaptı.

Safranbolu film festivalinin bu uzun soluklu yolculuğunda kent yönetimi ve halkının festivale ve kente sahip çıkmaları, kültürel mirası koruma yönündeki bilinçli, tutum ve uygulamalarının önemi yadsınamaz. Kent kimliğinin en önemli öğelerinden kent mimarisi, kentin tarihî dokusu ve kültürel yapısı Safranbolu’da özenle korunmuş, bu bilinçle halkın ve belediyenin hassasiyeti Safranbolu’yu Dünya Kenti ününe kavuşturmuş ve 1994 yılında Safranbolu Unesco tarafından Dünya Miras Listesine eklenmiş. Altın Safran Film Festivali’nin yarışma kategorisinde yer alan Kültürel Miras ve Korumacılık Belgesel Film kategorisinde her yıl yarışmaya başvuran projeler değerlendiriliyor, Safranbolu’da aslına sadık kalarak restore edilmiş ve korunmuş birçok yapı festival kapsamında ödüllendirerek kentin tarihi mimarisinin korunması yönünde teşvik ediliyor ve Safranbolu temalı belgesel film projeleri destekleniyor.

Safranbolu başta Leyla Gencer olmak üzere Türk sinemasının önemli isimlerinden Türker İnanoğlu, Belgesel sinemanın öncülerinden Süha Arın’ın memleketi. Her biri uzun yıllar Safranbolu’dan ayrı kalmışta olsalar kente ekonomik ve kültürel destekleri devam etmiş. 2000 yılında Süha Arın’ın katkıları ile başlatılan Altın Safran Belgesel Film Festivali, Türker İnanoğlu’nun desteği ile inşa edilen Safranbolu İletişim Fakültesi ve belediye başkanı mimar Elif Köse’nin özenli kent politikaları; Safranbolu’nun eşsiz mimarisi, doğal patika sokakları ve yeşil alanların korunmasına, kentin temizliği, turistik bölgelerdeki sadeleştirilmiş tabelaları, tematik müzeleri ve esnafın ziyaretçilere davranışlarına kadar yansımış, kentin kültürel tarihi ve zenginliğinin farkında bir Safranbolu yaratılmış ve bugüne kadar da korunabilmiş. Bu özen ile festivalin danışmanlığını yürüten öğretim üyeleri Musa Ak ve Serdar Sabuncu’nun emekleri bir araya gelmiş, Uluslararası Uzun Metraj Belgesel, Uluslararası Kısa Metraj Belgesel, Kültürel Miras ve Korumacılık Temalı Ulusal Belgesel (Süha Arın Adına) ve Safranbolu Temalı Belgesel Film Yapım Destek olmak üzere dört kategoride ödüller veren Altın Safran Film Festivali’ni 25. yılına taşımayı başarmış.

Sonuç olarak belgesel film dalında 1974-97 yılları arasında aktif olarak Anadolu uygarlıklarının, Anadolu kültürel mirasının izinden giderek çektiği belgesellerle hem Anadolu’nun kültürel mirası konusunda farkındalık yaratmayı başarmış, hem toplumsal, kültürel belleğe hem belgesel sinemanın kitlelere ulaşmasına hem de bu mirasın geçmişten bugüne aktarılmasına önemli katkılar sağlamış olan Süha Arın özellikle 1976 yılında çektiği Safranbolu’da Zaman filmiyle 1977 Antalya altın Portakal Film Festivali’nde en iyi Belgesel Dalı’nda ödül alırken, aynı zamanda Safranbolu evlerinin ve mimarisinin özelliklerini tüm Türkiye’ye tanıtmış ve bugün Altın Safran Belgesel Film Festivali, 2000 yılından bugüne Safranbolu’nun tanınmasına, korunmasına katkı vermeye ve Türkiye’nin ilk Belgesel film festivali olarak uluslararası düzeyde bir festival olmaya devam ediyor.

*Prof. Dr.