İçtenlik ve rahat söyleyiş ustalığı

İsmail Biçer
Topal Martı, şiirleri bir dönem ‘Tarla’ dergisinde yayımlanan Ayşe Sarıyar’ın ilk kitabı… Toplam altmış beş şiirden oluşan bu hacimli kitap, birbirinden çarpıcı şiirleri barındırıyor. Şairin kendi yalnızlığını sorgulamakla başladığı ‘önsöz’ dizeleri, kitaptaki şiirlerin gücünü başından ele veriyor:
“senin yalnızlığın hangi eşikte kandırıyor kendini/ aynaların çerçevelerini kimin dudaklarıyla öpüyorsun/ yitiğin ne bulmaya korktuğun yitiğin”
‘Topal Martı’, dünyaya geniş bir yelpazeden bakan dizelerle yüklü… Şairin iç ve dış dünyayla çok boyutlu köprüler kurduğu dizeler bunlar… Bir şiir kitabını özgün ve zengin kılan da, temelde bu unsurlardır ki Ayşe Sarıyar bunu başarmış:
“yüzünüzden dökülmüş baş dolu eşiklerinizle/ Yabancı kahkahalar peşindesiniz
üzgünüm/ kendi sakallarına dokunmamış eller için cebim yok” (cebim yok, s. 13).
Gerçek şiirin izini süren Ayşe Sarıyar, korkmadan sorgulayan, soran, irdeleyen bir şiir anlayışına sahip. Bunu benliğinin tüm çıplaklığıyla çekinmeden yerine getiriyor. Bu sorgulamaların birçoğunu, sevgilisi için yazdığı dizelerde görmek mümkün:
“ah yar bilmezsin/ ocağında sönecek/ biçare mum olmak değil dileğim/ çoktan sildi gövdemi ve gölgemi suretin/ niyetim eşiğinde alev olmaktır senin” (alev olmak, s. 17).
‘Topal Martı’daki rahat söyleyiş son derece belirgin… Yalnızlık, hüzün, aşk, ayrılık izlekleri bu rahat söyleyiş üzerinden dile geliyor. Ancak bu rahat söyleyişin bir savrukluk yaratığını, şiirin dışına çıktığını göstermiyor. Çünkü bu rahat söyleyişler, imgesel boyutta ve güçte çıkıyor karşımıza:
“hayır beyler/ siz o ellerinizi yıkamayın daha/ somya altlarına girmiş oyuncaklar kokan/ ellerinizi yıkamayın çürütün eşiğinizi/ yırtılmış/ etekler yapışmış ellerinize/ gün yüzüne özlemli (…)” (hayırbeyler, s. 28). ‘Topal Martı’da, şairin yer yer bilgeliklerine de rastlıyoruz. Bu dizeler, şairin yaşam içerisinde görüp geçirdikleri ve oradan çıkardığı derslerin birikimidir. Bu durum her şairde olabilen bir duygu/birikim hali değildir; sadece bazı şairlere özgü bir durumdur:
“hırpalanmış eski öpücüklerini ıslatan bir dudaksa/ eşiğinde beklediğimiz/ yarısı kendinizde kalmalı kalbin gürültüsünün” (hırpalanmış, s. 49).
‘Topal Martı’da uzun dizlerle kurulu şiirlerin yanında, kısa dizeli şiirlerle de karşılaşıyoruz. Bu kısa dizeli şiirlerin son derece başarılı ve tat verici olduğunu görüyoruz:
“artık acıları kendi yanıma aldım baba/ bir avuç topraksın kitaplığımda” (baba, s. 78).
Ayşe Sarıyar, ilk şiir kitabı ‘Topal Martı’ ile daha kalıcı, daha da başarılı dizeler üreteceğinin kanıtlarını sunuyor. Bir sonraki kitabını (şiirlerini) merakla beklediğimi söylemeliyim.


