Mehmet Ağar ve şürekası, yargı önünde bir kez daha ‘aklandı’.

Ankara JİTEM davası olarak bilinen, aslında JİTEM davası olmayan, faili meçhul cinayetler davasında mahkeme, geçen haftaki duruşmada, dönemin İçişleri Bakanı Mehmet Ağar başta olmak üzere tüm sanıklar hakkında beraat kararı verdi.

Önceki duruşmada salondaydım, bizzat şahit oldum:

Avukat Yusuf Alataş, “Sayın mahkemeye sormak istiyorum, Yargıtay’ın bozma kararından sonra mahkeme heyeti kendi görüşlerini yansıtan yazılı görüş bildirdi. Bu yazılı görüşe karşı siz ne diyorsunuz? Çünkü bu görüş çok açık ihsası reydir” dedi.

Heyet başkanı verdi cevabını: “Görüş bildirmek zorunda değiliz.”

Yani başkan, davayla ilgili görüşünü bildiren yazılı bir yorum yapmaktan çekinmedi ama bunu sorgulayan avukatlara açıklama yapmak zorunda olmadığını söyledi.

AYNI SİLAHLA ÖLDÜRÜLDÜLER

Davadaki cinayetlerden biri de Yusuf Ekinci’nin ölümüydü. Yusuf Ekinci’nin Avukat oğlu Sertaç Kamil Ekinci, mahkemenin bu tavrına rağmen hukuki delilleri anlatmak istemişti: “Benim babam Uzi marka silahla öldürüldü, Medet Serhat da aynı silahla öldürüldü. Sedat Peker sosyal medyada konuştu, kardeşi Atilla Peker’i, Kutlu Adalı’nın öldürülmesi için Korkut Eken’in bir plan yaptığını, daha sonra Eken’in kendisine ‘O işi biz hallettik’ dediğini anlattı. Kutlu Adalı da 1994 yılında Uzi marka silahla öldürüldü…”

Mahkemenin tavrının siyasal olduğunu da ekledi: “Bu dosyanın sadece bir cinayet dosyası olarak değerlendirilmesi mümkün değil. Hikâye çok önceden başlıyor.”

Heyet Başkanı, Ekinci’nin sözlerini “Burası siyasi bir arena değil” diyerek kesti.

Ama orası bir siyasi arenaydı.

Örneğin Mehmet Ağar duruşmada yoktu ama “ağırlığı” oradaydı. Avukat Öztürk Türkdoğan, Ağar’a atfedilen “Bir tuğla çeksem duvar yıkılır” sözünü hatırlatınca Ağar’ın avukatı yerinde ilk kez doğrulup itiraz etmişti: “Onun öyle bir sözü yok.”

Her şey kontrol altındaydı.

YENİ DÖNEM

İhsası rey, “oyunu/tarafını belli etmek” demek. Bu davada mahkeme daha kararını vermeden, yargılama sürerken tarafını açıklamıştı.

Teorik olarak sadece bu durum bile kararın bozma sebebidir.

Tabii öyle olmadı. Çünkü bu dava açıldığından itibaren karar zaten belliydi.

O sebeple de 1993-1996 yılları arasında 19 kişinin katledilmesi ile ilgili görülen davada Ankara 1. Ağır Ceza Mahkemesi, ne cinayetlerde kullanılan silahlarla ilgili balistik raporlarını ne Meclis raporlarını, komisyonda verilen ifadeleri kale aldı.

Pazar günü memleket yeni bir döneme girdi, artık bu ihsası rey meselesinin tüm hayatımızı belirleyeceği bir döneme…