İkinci Yüzyıla Başlarken…

Ferdi ZEYREK*
Bugün 2’inci yüzyılın ilk cumhuriyet bayramını kutluyoruz. Sancılı ve krizlerle geçen ilk yüzyılda her şeye rağmen ayakta kalmış, tüm saldırılara karşın dimdik varlığını sürdürmeyi başarmış bir cumhuriyeti taşıyoruz. Bize düşen birinci yüzyıldan ders almak ve cumhuriyeti demokrasi ile taçlandırmak olmalı.
Peki ama nasıl?
14-28 Mayıs 2023 seçimlerinden sonra Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel, “Değişim” diyerek yola çıktı. Çıktığı yolun ilk durağı partimiz Cumhuriyet Halk Partisi olsa da ana hedef Türkiye Cumhuriyeti’nde de değişimi hayata geçirmekti.
Devlet- toplum ilişkisi, yöneticilerle vatandaş bağı, hükümetlerin yurttaşlara yaklaşımı, ülke-bölge ve dünyadaki değişim ve dönüşümlere yaklaşım, tam bağımsızlığın sağlanması, katılımcı demokrasi ve en nihayetinde tüm yönetim aygıtları da demokratik anlayışın hakim olması…
31 Mart yerel seçim sonuçları da gösterdi ki halkımız değişimden yana.
Burada, kanımca, en önemli mesele 2’inci yüzyılın demokrasi ile taçlanması geliyor. Zira demokratik olmayan bir anlayışın bizi nerelere savurduğunu, çözül(e)meyen sorunlar yumağının ülkeyi ne hale getirdiğini, katılımcı ve aktif yurttaşlık olmadığında halkın yönetime, karar alma mekanizmalarına katılamadığında nasıl sonuçlarla karşılaştığımızı, çoğu acı, neticelerle gördük, yaşadık.
Artık yeni sözler söyleme ve yeni bir toplum sözleşmesi imzalama zamanı.
Artık “barışık” bir toplum olmak zorundayız.
Kendisiyle, ailesiyle, komşusu ve çevresiyle barışık bir yurttaşlığı inşa etmek zorundayız.
Geçmişiyle, tarihiyle ve geleceğiyle barışık bir nesil yetiştirmek zorundayız.
Sorunlarını tartışan, müzakere ederek çözen, aynı yuvarlak masaya oturup ortak akılla yönetmeyi öğrenmek zorundayız.
Çağın teknolojisi yakalamak, üretim araçlarını bu teknolojiye göre yenilemek, sürdürülebilir üretim modeline geçmek zorundayız.
Doğayı rakip olarak görmekten vazgeçmek, hepimizin ekosistemin küçük bir parçası olduğunu anlamak zorundayız.
Emeği sömürülmesi gereken bir meta olmaktan çıkarmak, insan odaklı büyümeyi hedeflemek ve öncelemek zorundayız.
Eşit yurttaşlığı, hakça paylaşımı, adaletli bir yönetimi hakim kılmak zorundayız.
Baskı ve yasaklardan aranmak, düşünceyi ve ifadeyi özgür kılmak zorundayız.
Kadınların, çocukların, bebeklerin öldürülmediği, taciz ve tecavüze uğramadığı bir ülkeyi yaratmak zorundayız.
Tüm bu “zorunluluklar” sadece bugüne karşı görevimiz değil, bizden sonra ki nesillere karşı da sorumluluğumuzdur.
İşimiz kolay değil, biliyorum. Ama sanıldığı kadar zor da değil. Zira, bu yürüyüşte yolumuzu aydınlatan ışığımız var. Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve devrimleri var.
Hep birlikte başarabiliriz, başaracağız!
* Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı