Google Play Store
App Store

Yangına dirençli bir toplum oluşturmak için; insan kaynaklı yangın risklerini azaltmak, doğal alan - kent kesişiminde zor yanan vejetasyon zonları oluşturmak, yerelde yangından kaçış rotalarını belirlemek ve halkın eğitimine çaba harcamak ana unsurlar olmalıdır.

İklim krizinin felaketlerine hazırlıklı olmalıyız

Çağatay Tavşanoğlu - Yangın Ekoloğu, Hacettepe Üniversitesi Profesörü

Türkiye 2024 yılında yeni yangın mevsimine hızlı bir giriş yaptı ve geçmiş yılların ortalamasının çok üzerinde yangınlara maruz kaldı. Temmuz ayını beklemeden başlayan zarar verici yangınlar, özellikle Diyarbakır-Mardin sınırında orman sahası olmamasına rağmen meydana gelen yangın, onlarca kişinin yaralanmasına ve ölmesine neden oldu. Elektrik hattından kaynaklanan bu yangın, yüzlerce küçükbaş hayvanın ölümü ve tarla ürünlerinin yanmasıyla büyük bir ekonomik yıkıma yol açtı. Bu olay, yangına dirençli bir toplum olmadığımızı bir kez daha ortaya koydu.

Yangınların yalnızca ormanlarda değil, orman dışı alanlarda da yerleşimleri, insan hayatını ve ekonomiyi ciddi şekilde etkileyebileceğini unutmamalıyız. Diyarbakır-Mardin bölgesindeki yangının doğal ekosistem üzerinde büyük bir zarara yol açmamasına rağmen, insanların ve köylerin zarar görmesi, can kayıplarının yaşanması ve tarım/hayvancılıkla geçim sağlanan bir bölgede ekonomik kayıpların meydana gelmesi asıl sorunlar olarak ele alınmalıdır.

Ülkemizde yangına eğilimli ekosistemler (nemli Karadeniz ormanları hariç hemen hemen tüm orman ve bozkır alanları), milyonlarca yıldır yangına maruz kalmaları sebebi ile yangın sonrasında kendilerini doğal olarak yenileyebilmektedir. Bu nedenle, yangınların doğa üzerine etkisini değerlendirirken ve yangın sonrası onarım faaliyetlerine girişmeden önce, doğanın kendini yenileme gücünü de dikkate alarak ekosistemlere müdahalede bulunmak gerekir. Yangına hassas durumda olan bazı türlerin varlığı, sık yangınlardan dolayı azalan olgun yaştaki orman alanları ve hayvanlar için uygun habitatların azalması gibi etmenler nedeniyle, çoğu alanda doğal yangın döngüsünün çok üzerinde seyreden yangınlarla mücadele önemlidir. Ancak, doğal alanları yangından korumanın ötesinde, ister ormanlık alan ister çayırlık alan olsun, yangına karşı kırılgan durumda olan insanları ve onlara bağımlı evcil hayvanları korumak, günümüzdeki yangınla mücadelenin ana unsurlarından biri olmalıdır. İklim değişikliği ve yangına dirençli bir toplum yapımızın eksikliği, düşük şiddetli yangınların bile insanları ve ekonomimizi daha fazla etkilemesine yol açmaktadır. Avustralya’da 2019-20 yıllarında yaşanan büyük yangınlar, iklim değişikliğinin yangınlar üzerindeki etkilerini çarpıcı bir şekilde ortaya koymuştur. Benzer şekilde 2021 yılında Doğu Akdeniz Havzası’nda gerçekleşen ve uzun günler boyunca süren sıcak dalgası, Türkiye’nin ve civar ülkelerin Akdeniz kuşağında yüz binlerce hektarlık orman ve çalılık alanlarının yanmasına neden olmuştur. İklim krizi kapımızdadır ve bu tür felaketler giderek yeni normalimiz olmaktadır.

Gelecek yıllarda daha şiddetli, söndürülmesi daha güç, geniş alanlarda etkili ve yerleşim yerlerine zarar verme olasılığı daha yüksek yangınlarla karşılaşacağımız hemen hemen kesindir. İklim değişikliği nedeniyle yangınları önleyici tedbirlerin etkisi azalacağından, bu yangınların tehdidini ve olumsuz etkilerini azaltmak için şimdiden planlamalar yapmalıyız. Aksi takdirde, daha fazla can kaybı ve yerleşim yerlerinin yanması gibi afet boyutlarında yangınlarla karşı karşıya kalacağız. Daha önceleri insanları etkilemeyen anız yangınları, çayır yangınları vb düşük şiddetli yangınlar, iklim değişikliğinin ve yangına dirençli toplum yapımızın olmamasından dolayı giderek insanları ve ekonomimizi daha çok etkileyecektir.

Yangına dirençli bir toplum oluşturmak için; insan kaynaklı yangın risklerini azaltmak, doğal alan - kent kesişiminde zor yanan vejetasyon zonları oluşturmak, yerelde yangından kaçış rotalarını belirlemek ve halkın eğitimine çaba harcamak ana unsurlar olmalıdır. Geçtiğimiz hafta Diyarbakır-Mardin sınırında gerçekleşen yangın, bu konularda ciddi eksikliklerimizin olduğunu bir kez daha göz önüne sermiştir. İklim krizinin tetikleyeceği yangın felaketlerinden daha az etkilenmek ve özünde yangına karşı dirençli bir toplum oluşturmak için acil ve kapsamlı önlemler alarak, varolan eksikliklerimizi bir an önce gidermemiz gerekmektedir.