İktidarı kadınlar değiştirecek…
Dün 25 Kasım’dı!
Bilindiği gibi “25 Kasım, Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü’dür!”
Tüm dünyada olduğu gibi bizde de bu anlamlı ve önemli gün anıldı…
Bir farkla! Kadına değer veren diğer ülkeler, devletin orantısız güç kullanma gösterisine başvurmadılar…
Kadına olan saygıyı göstermeye çalıştılar…
Ya bizde?
Yurdun dört bir yanında, özellikle büyük şehirlerde, kadınların hak taleplerini devlet şiddetiyle engellemeye çalıştılar…
“Yaşamak istediklerini”, “ölüm sırasının kendilerine gelmemesini”, “erkek egemen yaşama son verilmesini”, “şiddete ve cinsel tacizlere maruz kalmak istemediklerini” dile getirdiler… Kadın duyarlığı içinde sabırlarının tükendiğini söyleyerek, bu düzene olan demokratik tepkilerini gösterdiler…
∗∗∗
Türkiye‘de yer alan Kadın Cinayetlerini durdurma Platformu; “2024 yılının ilk 10 ayında 343 kadının erkekler tarafından öldürüldüğünü ve 207 kadının şüpheli şekilde hayatını kaybettiğini” açıkladı… Yani, bu sürede 550 kadınının öldürüldüğü gerçeğine ulaştık… Yaşanan vahşetin en önemli ve en acı bilinen örneği, erkek arkadaşı tarafından “Başı kesilerek” İstanbul surlarından aşağıya atılan genç kızlar…
∗∗∗
Türkiye, son 22 yılda kadınların katledilmesini dehşetle seyrediyor…
Adeta siyasal İslamcılar tarafından önlem alınmayarak, sanki şiddet serbest(!) bırakılmış gibi, bir durumla karşı karşıyayız…
İktidar yıllardır, “kadın erkek eşit değildir” anlayışını sürdürüyor…
Dahası, “Taliban’la farklı düşünmüyoruz” diyen bu anlayışın, kadının değerini, toplumsal gücünü, geleceği kurmadaki yeteneğini ve bir ülke için önemini anlaması mümkün değil…
Ayrıca bu vahim açıklama, iktidarın kadına olan gerçek düşüncesini de ele veriyor…
Çünkü;
“Taliban’ın teolojisi ve ideolojisi, despotizme ve şiddete dayalıdır.
Taliban, demokrasi, insan hakları, kadın-erkek eşitliği, bireysel hak ve özgürlükler başta olmak üzere, çağın değerlerine karşıdır…
Kadının bedenini, cinselliğini önemser, düşüncesini ve üretkenliğini dışlar…
Kadınların çalışmasını, kız çocukların okula gitmesini ve eğitim almasını yasaklar.
Afganistan’da Taliban, yüzlerce kadını kaçırarak, haremine almış, cinsel saldırıda bulunmuş, şiddete ve cehalete mahkûm etmiş, onları “yaşayan ölüler” haline dönüştürmüştür…
∗∗∗
Ülkemizde, giyeceğine, yiyeceğine, kaç çocuk yapacağına ve nasıl doğuracağına hatta, hamileyken toplum içine çıkmayacağına karışılan kadına yapılan baskı ve şiddet, siyasal İslamcıların iktidarında toplum içinde sıradanlaştı…
Bu çağdışı siyaset; Kadınları vahşet içinde yaşamak zorunda bırakıyor…
∗∗∗
Uluslararası araştırmalara göre Türkiye’de günde 40 kadın, erkek şiddetine maruz kalıyor…
Ve AKP iktidarı döneminde, kadın ölümleri toplamı 8 bine yaklaşıyor…
Kadın haklarına inanmayan bir iktidarın izlediği bu politika, Türkiye’nin, “Dünya Cinsiyet Ayrımcılığı Raporunda, 136 ülke arasında 125. sıraya gelmesine neden oluyor! Sıralamada, Türkiye’den sonra gelen Gana, Tanzanya, Katar gibi ülkelerin olması da bizi utandırıyor!
∗∗∗
İstanbul Sözleşmesi’ne karşı olan Diyanet Başkanı ile AKP’nin koalisyon ortakları olan tarikat ve cemaatlerin talebi üzerine, kadının can ve mal güvencesi olan sözleşme ortadan kalktı!
Bu karar karşısında, “kadın örgütlerinin gösterdiği tepkiye de en büyük şiddet” iktidardan geldi!
∗∗∗
Kadınlar haklılar!
Çünkü sözleşmenin iptaliyle “Kadının kimliği,” tanınmaz hale getirildi…
İktidarın “erkek yanlısı” olma politikası, kadına yapılan şiddet ve öldürme suçlarını arttırdı…
Üstelik AKP’nin anlayışı belliyken, kadına şiddetin, cinsiyet ayrımının ve her türden eşitsizliğin çözümünü iktidardan beklemek de mümkün değil!
∗∗∗
Siyasal İslamcı olan AKP iktidarı, gerçek kimliğini kadınlara gösterdiği tutumla belli ediyor.
AKP iktidarı, İslam’da kadınların ikinci sınıf insan olduğunu kabul ediyor!
Kadınların toplumsal konumlarını dünyevi değerlerle sınırlıyor.
Kadınların ahiretteki kaderinin de kocalarının kaderine bağlı olduğunu dile getiriyor.
Dahası “İtaatsiz kadını eşinin veya babasının dövmesinin dinen caiz olduğunu” söylüyor!
Şiddete bu nedenle onay veriyor!
∗∗∗
Oysa; laik demokratik Cumhuriyet’in en önemli adımı, kadını toplumsal yaşama katma projesidir… Ancak, “kadın erkek eşit değildir!” diyen bir anlayışa, bunu anlatmak mümkün değildir… Kadınlar sizin hayatta kalmanız, bu iktidarın hemen değişmesine bağlıdır!
Bu güç de sizdedir!