İlk vazgeçilen kadınlar
İzmir’deki kadın sığınma evleri ve kadın dayanışma merkezleri, kadınların ihtiyacına yanıt vermiyor. İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nden Sevgi Binbir, “Kadına yönelik şiddetle mücadelede sığınak sayısının artırılması ve mevcut hizmetlerin güçlendirilmesi gerekiyor” dedi.

İlayda SORKU
Türkiye’nin büyük şehirlerinden biri olmasının yanı sıra, kadın nüfusunun yüksek olduğu bir metropol olarak öne çıkan İzmir’de 2 milyonu aşkın kadın yaşamını sürdürüyor. Ancak nüfusun yarısını oluşturan kadınlara yönelik yeterli destek ve hizmetin bulunmaması, kadınların günlük yaşamlarında karşılaştıkları şiddet, yoksulluk ve ayrımcılık gibi sorunları derinleştiriyor.
Kadınların şiddete maruz kaldıklarında başvurabilecekleri yerlerin başında gelen Kadın Danışma Merkezleri (KDM) ve kadın sığınakları ihtiyacı karşılamakta yetersiz. İzmir’de bakanlık ve yerel yönetimler tarafından işletilen yalnızca 7 sığınak bulunuyordu. Geçen günlerde tadilat gerekçesiyle Bayraklı Belediyesi tarafından kapatılan kadın sığınağı ile bu sayı 6’ya düştü. İzmir Kadın Dayanışma Derneği’nden Sevgi Binbir, yaşanan süreci ve alınan kararları değerlendirdi.
Yerel seçimlerin ardından kadın odaklı hizmetlerin olumsuz etkilendiğine dikkat çeken Binbir, şunları söyledi: “Deneyimlerimiz bize genel ya da yerel seçimler öncesinde neredeyse tüm adayların kadınlara vaatlerde bulunup seçimler sonrası bu vaatleri unuttukları gibi yıllara yayılan mücadele ile kazanılmış hakların aşındırılması politikalarını uygulamaya çalıştıklarını gösteriyor. Ne yazık ki İzmir’de de yerel yönetim değişikliklerinde genellikle ilk vazgeçilen çalışmalar kadınlara ilişkin çalışmalar oluyor. Tasarruf tedbirleri uygulanacaksa, öncelikle kadınlara yönelik faaliyetler ya da kurumsal mekanizmalar gözden çıkarılıyor. Örneğin, Bayraklı Belediyesi’nde tasarruf tedbirleri kapsamında Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nün bütçesi başka bir müdürlüğe aktarılarak müdürlük kapatıldı. İzmir’de yerel yönetimlere ait neredeyse en eski ve oldukça iyi çalışan Bayraklı Belediyesi Sığınağı tadilat gerekçesiyle sekiz ayı aşkın süredir kapalı. Belediyeler Yasası, nüfusu 100 bini aşan her belediyeye sığınak açma yükümlülüğü getiriyor. İzmir’de ise yalnızca Büyükşehir Belediyesi’ne ait iki, Ödemiş’te bir ve Bakanlık’a ait iki sığınak olmak üzere sadece beş sığınak bulunuyor.”
KAPASİTE YETERSİZ
İzmir’de nüfusu 100 bini aşan her belediyenin sığınak açma zorunluluğu bulunduğunu hatırlatan Sevgi Binbir, “Bayraklı’daki sığınak kapanınca, yalnızca beş sığınak kaldı ve zaten bu sığınaklar kadınların başvurularına yanıt verebilecek kapasitede de değil. Neredeyse günde beş kadının öldürüldüğü, şiddetin, cinsel istismarın yoğun yaşandığı bir ülkede kadına yönelik şiddetle mücadelede kilit önemde olan kadın danışma merkezleri ve kadın sığınaklarının sayısının ve sığınaklarda verilen hizmetlerin kalitesinin artırılması gerektiği açık. Mevcut sığınaklar, kadına yönelik şiddet nedeniyle başvuran kadın ve çocuklarına yeterli barınma alanı sunmanın yanı sıra, onlara psikolojik ve hukuki destek sağlama konusunda da zorlanıyor. Bu nedenle, İzmir’de kadınların şiddetle mücadeleye dair ihtiyaçlarını karşılayacak daha fazla sayıda kadın danışma merkezi, sığınak ve kadının güçlenmesini sağlayacak destekleyici mekanizmaların kurulmasına acil ihtiyaçları var” diye konuştu.
Kadınlar yirmi beş yılı aşkın süredir Kadın Danışma Merkezleri ve Kadın Sığınakları Kurultayı ağında bu taleplerinin gerçekleştirilmesi için mücadele yürütüyor.
Öte yandan kasım ayında İzmir Büyükşehir Belediyesi’nde ve Çiğli Belediyesi’nde Kadın ve Aile Hizmetleri Müdürlerinin görevden alındığını aktaran Binbir, “Bu tür gelişmeler, toplumsal cinsiyet eşitliği alanında sürdürülen çalışmaları zayıflatıyor ve kurumsal birikimi kesintiye uğratıyor. Bu çalışmalar sırasında ilgili birimlerin idarecileri ve çalışanları ile birlikte bir yol kat ediyor, ortak bir bakış açısı geliştiriyor ve ilerleme kaydediyorsunuz. Ancak ardından yapılan değişikliklerle bu süreç kesintiye uğruyor, hatta bazı durumlarda sıfırlanıyor. Hem dernek olarak hem de şiddetle ve eşitsizlikle mücadele eden kadınlar olarak, bu durum bizi oldukça kaygılandırıyor” ifadelerini kullandı.
Bahsi geçen belediyelerin çoğunluğunun Avrupa Yerel Yaşamda Kadın-Erkek Eşitliği Şartı’nı imzalayan belediyeler olduğunu hatırlatan Binbir, “Bu şartı imzalayan belediyeler, hizmet sunmakla yükümlü oldukları kadınların politika üretme ve bu politikaların uygulanması süreçlerine katılımını sağlamakla yükümlü. Toplumsal cinsiyet eşitliği çalışmaları açısından bu denli önemli kararların alınmasından önce, alındıktan sonra ve uygulanma sürecinde kadınların ve kadın örgütlerinin katılımını mümkün kılacak bir yapı oluşturulması gerekiyor. Ancak bu süreçlerin hiçbir aşamasında böyle bir mekanizma işletilmiyor” dedi.
MERKEZLERİN İÇİ BOŞALTILDI
Öte yandan kentteki KDM’lerde de benzer bir tablo mevcut. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin kentteki KDM’ler ile yıllardır işlevsel hizmet sunduğunu ancak son dönemde yapılan görevden almalarla bu merkezlerin etkinliğini kaybettiğini belirten Binbir, şunları söyledi:
“Kadın cinayetlerinde İzmir, ne yazık ki üst sıralarda yer alıyor. Böyle bir kentte kadına yönelik hizmetlerin arttırılması ve çok daha verimli hale getirilmesi gerekirken, tam aksine, mevcut hizmetlerin kapasitesi ve etkinliği azaltılıyor. Örneğin, nüfuslarına rağmen birçok ilçede hâlâ KDM bulunmuyor. Bulunanlarda ise görevden almalarla, kaynak ayırmama ya da görmezden gelme gibi adımlarla bu süreç daha da ilerliyor, merkezlerin içi boşaltılıyor. Emek ve mücadele ile oluşturulan yapılar yıkıma uğratılıyor. Daha yumuşak bir ifadeyle ise bu bir ‘gözden çıkarma' veya ‘güçsüzleştirme' süreci.”
MÜCADELE SÜRECEK
Kadınlar ve kadın örgütleri olarak bu süreçte gözlemci olmaktan öte, şiddete ve eşitsizliğe karşı hayatlarının korunması, varlıklarının sürdürülmesi, haklardan, fırsatlardan ve kaynaklardan eşit yararlanmak üzere daha iyi mekanizmaların hayata geçirilmesi için mücadeleyi sürdüreceklerini vurgulayan Binbir, şu ifadeleri kullandı: “İddiası, yerel yönetimlerimizin çalışmaları ile ‘İstanbul Sözleşmesi’ni yürürlüğe sokacağız’ olan bir siyasi partinin yerel yönetimlerinden, öncelikle kadına yönelik şiddetle mücadelede sözleşmenin hükümlerini uygulayacak alanları güçlendirmesini bekliyoruz. Ancak mevcut adımlar bu beklentiyle örtüşmüyor ve bu, ciddi bir çelişki yaratıyor. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Hedefimiz yerel yönetimlerde toplumsal cinsiyet eşitliğinin anaakımlaştırılması için daha güçlü, sürdürülebilir mekanizmalar yaratmak ve toplumsal cinsiyet eşitliği mücadelesini ileri taşımak.”
KADIN BAKIŞ AÇISINDAN UZAK
Yerel seçimlerden bu yana İzmir’de toplumsal cinsiyet eşitsizliğini derinleştirecek ve kadınların güvenliğini riske atacak kararlarla karşı karşıya olunduğunu belirten Cinsiyet Eşitliği İzleme Derneği İzmir Koordinatörü Ayla Çelik ise şunları söyledi: “Belediyelerdeki en temel sorunlardan biri kurumsal hafızanın sürdürülebilirliğinin sağlanamamasıdır. Her gelen yeni yönetim alana dair deneyimi olmayan kişilerce yeniden yapılandırma çabası göstermesidir. Bu dönem de şimdiye kadar gördüğümüzün çok daha ötesine geçen bütün çalışmaları yok sayan kadın bakış açısından uzak bir yaklaşım benimsenmektedir.”
Kadın Danışma Merkezleri, Eşitlik Birimi ve sığınakların içlerinin boşaltıldığını aktaran Çelik, “Kadınların haklarını savunmaları, güçlenme çalışmaları, şiddetle mücadele etmeleri ve daha güvenli bir yaşam sürmelerine yönelik yıllardır İzmir de bu alanlarda çalışan sivil toplum örgütleriyle de yürütülen örnek iş birliği çalışmaları da görmezden gelinmektedir” dedi.
Öte yandan Bayraklı Belediyesi’nin 2024 yılının Nisan ayında tasarruf tedbirleri gerekçesiyle Kadın Aile Hizmetleri Müdürlüğü’nü kapattığını hatırlatan Çelik, “Ayrıca kadın sığınma evi hizmetini de tadilat gerekçesiyle 8 ayı aşkın süredir askıya almış ve şimdi hizmetin sonlandıracağı anlaşılmıştır. Ancak tasarruf tedbirleri kadın hizmetleri için uygulanırken Nisan 2024 tarihinde Harita Müdürlüğü yapılandırılmıştır” diye konuştu.
İzmir Kent Konseyi’nin her türden farklılığa açık olarak kent yönetiminde saydamlık, katılım, hesap verebilirlik, öngörülebilirlik ilkelerinin uygulanmasına katkıda bulunduğunu vurgulayan Çelik, şunları söyledi: “İzmir Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanlığı bünyesinde Şube Müdürlüğü olarak hizmetlerini sürdüren Kent Konseyi Şube Müdürlüğü kapatılarak ve Şeflik statüsüne indirgenerek hizmet vermesi uygun görülmüştür. Belediyelerde özellikle kadın çalışmalarını yürütmekten sorumlu idarecilerin ve karar vericilerin kadın olmasının dışında ‘kadın bakış açısına’ sahip, toplumsal cinsiyet eşitliğini içselleştirmiş, ayrımcılık, toplumsal cinsiyet temelli şiddet gibi ulusal ve uluslararası mevzuata hakim olmaları yanı sıra alanda senelerdir hak temelli çalışan sivil toplum örgütleriyle de işbirliği ve eşgüdüm içerisinde çalışılması da önem arz etmektedir.”