Yazı Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Muharrem İnce’ye oy vermeyi düşünenlere çağrıdır.

Ülkenin içinde bulunduğu durum ve siyasetteki gelişmeler 14 Mayıs seçimlerini, özellikle de cumhurbaşkanı seçimini, çok ama çok önemli kılıyor.

Bu seçimleri “değişimin” kazanması ve bu sonucun mutlaka “ilk turda” alınması gerekiyor.

Bu sonucun alınmasında sizin oylarınız kilit özelliği kazanmış bulunuyor.

Bu nedenle en baştan ve tüm içtenliğimle belirteyim: Sizin, her türlü çekincenizi bir tarafa bırakmanız, halkın dediği gibi, “armudun sapı, üzümün çöpü” demeden 14 Mayıs günü ve üstelik “ilk turda” “değişimin gerçekleşmesi için” oy vermeniz asla savsaklanamaz bir zorunluluk oluyor.

İçinde bulunulan nesnel koşullar size de böyle bir büyük tarihsel ve toplumsal “görev ve sorumluluk” yüklüyor.

Sizlerle birlikte on yıllarca başta Cumhuriyet’in kuruluş değerleri olmak üzere evrensel insan haklarını parti, sendika, dernek ya da üniversitede birlikte savunduk. Ömür boyu süren eylem ve düşünce birliğimizin ve bugün de ülkemizin geleceği konusunda aynı “yaşamsal” kaygıları taşımakta oluşumuzun verdiği güç ile bu çağrıyı yapmayı kaçınılmaz bir görev sayıyorum.

NEDEN ÇOK

Bildiğiniz gibi, bu iktidarın gönderilmesi için çok sayıda neden var. Bunların içinde en haksız ve acımasız iktidar uygulaması sınav kazananın değil, kazanmayanın atanmasıdır. Buna kuşkusuz, hukukun en temel kurallarının her gün çiğnenmesi, binlerce insanın düşünceleri nedeniyle hapis tutulması, sanatın baskılanması, basın-yayının ve sanal iletişimin çok büyük bölümüyle iktidarın saldırı aracı kılınmış olması; kadına şiddetin önlenmesi bir yana tamamıyla ters yönde bir yaklaşımla kadını köleleştiren bir dünya görüşünün egemen kılınmak istenmesi, “faizi Nass belirler” denilerek ekonominin çöküşü, halkın aşırı yoksullaşması, açlığın yaygınlaşması, kamuya mal ve hizmet satın alınmasında taraflı davranılarak belli kişilere ya da “beşli çeteye” bizden toplanan vergilerin aktarılması, üniversitenin ve bilimin çöküşü, gençlerin yurtdışına göç eğiliminin çok artmış olması ve son depremde ortaya dökülen kurumsal yıkımın ölümcül sonuçları devletteki çöküntüyü fazlasıyla kanıtlıyor.

Bunların ötesinde iktidarın sözcüsünün söylediği gibi, “YRP, AK Parti, MHP, BBP ve HÜDA -Par arasında öteden beri gelen taban, gönül ve hafıza birlikteliği var” ve bu gidiş kesinlikle durdurulmalıdır.

BİR AN ÖNCE…

Bu seçimlerde “yönetim yapısının” “acilen” değiştirilmesi gerekiyor.

Eğer böyleyse, yapılması gereken, seçimin birinci turda kazanılmasıdır. Hepimizin bu bilinçle davranması zorunludur. Ülkenin bu “çağdışı yönetimden” gerçekten bir an önce kurtulması ve kurtuluşun 15 gün sonraya bırakılmaması gerekiyor.

Çünkü toplumun, değil daha sonrasını, seçimlerin ikinci turu için geçecek o 15 gündeki olası kayıpları bile kaldıracak gücü kalmamıştır.

Demokrasilerde kuraldır: seçimler eşit koşullarda yapılan bir yarıştır. Ülkemizde yıllardır böyle bir eşit yarış uygulaması yoktur. İktidar, basın yayını ve yargıyı kullanarak, kamuya atamaları artırarak; kural dışı bir tutumla parasal genişlemeye başvurarak seçmenin karşısına çıkıyor. Eğer seçimler ikinci tura kalırsa, iktidarın elindeki o büyük güçleri kullanarak, seçimleri kazanması olasılığı çok artabilir.

Bu genel noktalara eklenebilecek nedenler de var.

Birincisi, ülkemizin seçim tarihinde ikinci tur geleneği hemen hiç yoktur. İkinci tur, sonucu çok tehlikeli olabilecek bir “ilk deney” olur. İçinde bulunduğumuz koşullar bir deney kaldırmayacak kadar ağırdır.

İkincisi, aynı gün yapılacak olan milletvekili seçimlerinin olası sonuçlarıdır. Milletvekili seçimlerini iktidar kesimi kazanırsa, on beş gün boyunca estirilecek güçlü “istikrar” havası değişimin adayını kazanmasına engel olabilir.

Oysa bu seçim, özellikle de cumhurbaşkanlığı seçimi, olasılığa bırakılamaz; riske atılamaz; atılmamalıdır. Sizler, iktidarı saran karanlık güçlerin umdu olmazsınız.

Bu nedenlerle oylarımızı “ilk turda kazanacak adayda” birleştirmeliyiz.

İnce seçmenleri unutmayın, bu seçimin kilidisiniz. Kilit olmak kolay değil; kilit oldunuz mu, sorumlusunuz; eşitliğe, özgürlüğe ve barışa giden yolu açmakla yükümlüsünüz. Siz, iktidar kaynaklı şiddetin kalıcılaşmasına izin vermez; karanlığın umudu olmazsınız.

Oylarınızı öyle kullanın ki 15 Mayıs’ta “halkın tamamı” dans etsin, dahası, isteyen halay çeksin, isteyen horon tepsin isteyen de lorke yapsın.

Sonrasının aydınlığını el birliğiyle getiririz ve kesinlikle getireceğiz.