İnsanı ne ayakta tutar?
Ömür denen şey mutluluğa ulaşmak için kat edilen uzun bir yol mudur? Yolun hangi kilometresinde yakalanır mutluluk? Yolculuğu tüm çetin şartlarıyla göğüslerken, bir nefes alımlık sevinç dallarında açmaz mı onun tomurcukları? Bebek, ekmek ve toprak gibi kokan, dört mevsime aşina, solsa bile doğru zamanı kollayıp yeniden açan mutluluk çiçekleri…Onlar değil midir süsleyen tutarsız bir direniş mabedi olan insanı? Bir başka kişi, o nesne, bu yer, şu inanış olmadan açılmaz kimi mabetlerin kapısı. Hiçlik denizleri aşılmışsa kalp ve iç sesten inşa edilmiştir katları. Kolay işgal edilemez savunmasız hatları.
Can sıkıcı gündemde insanı ne ayakta tutar? Eminim herkesin dünya görüşüne, varlığının başkaları için ne ifade ettiğine, kendisini ne şekilde sağaltabildiğine bağlı olarak cevaplar çeşitlenecektir. Muhtemel cevapları içinde barındırdığını düşündüğüm kitaplardan örnekler vermek isterim bugün. Savaşta, hastalıkta, hayal kırıklığında, ölüm, ayrılık ya da yolculukta, ayakta kalabilmenin, anlamanın, sezmenin, görüp işitebilmenin, insanlı/insansız örnekleriyle bezeli resimli kitaplar…
Çanakkale Deniz Zaferi’nin 110. yılında kaleme alınan GELİNCİK NEDEN KIRMIZI? adlı kitap muharebeler sürecini çocukların konuya dair hassasiyetini gözeterek ele alıyor. Sorunun cevabını öğrenmek için izlenen rota, kitabın sonunda kararlılık ve dayanışma yüklü direnişin cepheler haritasını da çizmiş oluyor. Şehitler Abidesi’nde Ardıç’a , Anzak Koyu’nda Meşe’ye , Conkbayırı’nda Defne ağacına kulak veriyoruz. Tarihin ruhunu top-tüfek, acı-gözyaşı ile değil, masal-şiir ve rüzgarın diliyle yakalıyoruz. ‘Gelibolu Yarımadası Savaş Alanları Uzmanı’ Barış Kaya ön sözde ebeveynlere hitap ediyor. Hikâyenin bitiminde tarihçilerin üç aşamada incelediği muharebelerin stratejik dönüm noktaları anlatılıyor. İtilaf devletlerinin planlarını bozan cesur komutanları ve kahramanca direnen Anadolu halklarıyla tarihe geçen zaferi çiçeklerin diliyle anlamak isteyenler hikâyenin zarif kurgusunu, çocuk ruhunu incitmeyen barışçıl üslubunu sevecektir!
Kronik Çocuk, Yazan: Ayşegül Dede, Prof. Dr. Ebru Aktan Resimleyen: Neslihan Civan Görür
***
KANADIMDA YERYILDIZI bir farkındalık ve şifa hikâyesi. Kanadı kırılan saksağan bin bir çeşit mantarla dolu efsunlu bir ormana düşüyor. Saksağanın gökyüzünün ışığına duyduğu hasret ile yıldızlarla yeniden buluşabilme umudu şiirsel bir anlatıya dönüşüyor. Umudun renginin mavi olduğu kitapta ışık en karanlık anlarda bile kalplere süzülmek için bir yol buluyor. Her biri ayrı bir mucize olan yirmi farklı mantarın ad ve çizimleri ile süslenen kitap “yaşadığımız her şeyi biliyormuş gibi” üzerimize kanat çırpıyor. Yeryüzünün gizemlerini ve kavrayışımızı güçlendiren iyileştirici etkisini masal tadında okumak isteyenlere.
Redhouse Kidz, Yazan: Göknur Birincioğlu Resimleyen: Ayuko Tanaka
***
KIZIL KAPTAN adlı kitapta çocukluğundan bu yana gökyüzüne hayran ve uzayı keşfetmek isteyen bir kaptanın hikâyesini okuyoruz. Göklerin denizlerle birleştiği maviliklerde geçen hikâyeleri dinleyerek büyüyen kaptan, macerasında ona eşlik eden balinayla çocukluk düşüne erişebilecek mi? Hayat koca bir hayal kırıklığına dönmeden neler yapılabilir? Okuma deneyimine Herman Mellvill, Yedi Denizler, Yunus Peygamber, Kon Tiki gibi anlatıda karşılaştığımız hoşluklar da eklenince sadece kaptanın değil okurların zihninde de gökkuşağı renklerinde bir uzay beliriyor.
Sarıgaga Yayınları, Yazan: Ebru Akkaş Resimleyen: Vaghar Aghaei
***
MUFFIE adlı kitapta küçük bir kız ılık bir Temmuz gecesi başını kaldırıp gökyüzüne baktığında göz kamaştıran bir ay ile buluşuyor. Genel kanının aksine peynirden çok leziz bir kurabiyeye benzeyen aya yaklaşırken duygular ve beden hafifliyor. Metnin akışı seneler öncesi bir başka Temmuz gününe götürüyor okuru. Bir astronot, feza, dünya ve kalbindeki yara üçgeninde duruyor. Görev bilinci acısını sonsuz bir seyre döndürme fikri ile birleşiyor. Son sözde okuru ‘karanlık olmaksızın aydınlığa çıkılamayacağı’ bilinci karşılıyor. Gerçekte astronotun ve onun kıymetli Muffie’sinin kimler olduğunu öğrenebileceğiniz kitabın kurgusu kadar yaratıcı resimleme tekniği de alkışı hak ediyor!
Kumdan Kale Yayınları, Yazan: Deniz Mert İçöz Resimleyen: Selen Cebeci
***
AKSAK ÖRDEK VE KÖR TAVUK, “hedef yolun kendisinde” şiarıyla kaleme alınmış. Sınırları dışına hiç çıkmadığı avlusunda yaşayan aksak ördek için koca geniş dünya tehlikeli bir yer. Günün birinde coşkulu bir Kör Tavuk’un yanına gelmesiyle hikâye başlıyor. ‘Saat Sekizde Gemide’ adlı kitabı ile ülkemizde tanınan, zeki kalemi ve felsefi mizahıyla okurların beğenisini kazanan yazar, şaşırtıcı olay örgüsünü manidar diyaloglarla süslüyor. Hayvan öyküleriyle bize bizi anlatıyor. Kabuğunu hemen kırmak isteyenler de cesaret edemeyip vaktini kaçıranlar da hikâyeden payını alıyor. En gizli hayallerin bile gerçek olduğu bir yer var ve kahramanlar bunu bulmaya kararlı. Aksak Ördek’in rehberliğinde yüreklendirici ve sürprizli bir yol arkadaşlığı hikâyesi. Bu hikâyede yürüyebilmek de gerçeği görebilmek de zannedildiği kadar zor değil! Yalnızlık ve yoldaşlık üzerine ufkunu genişletmek isteyenlere.
Kuraldışı Çocuk, Yazan: Ulrich Hub Resimleyen: Jörg Mühle
***
Mizahi anlatım demişken BREMEN MIZIKACILARI ’nın gülümseten ve bir o kadar da hayvanlara karşı tutumlarımıza ayna tutan versiyonundan bahsetmek istiyorum. Yarım Kalan Düşün Peşinde adlı kitap grafik roman iskeletinde modern bir anlatı sunuyor. Berlin, Hamburg, Münih ve Hoyerswerda’da yaşam şekli apayrı olan dört köpeğin yolu Bremen’de kesişiyor. Şehrin önemi küresel boyutta olunca yazar köpeklerin şehri keşfetmesine ve orijinal masalı okumalarına olanak sağlıyor. Tecrübesiz ama cesaretli dört arkadaş ortak bir hayalde buluşabilecek mi? Köpeklerin gündelik hayatın içindeki davranışlarını ve insanlarla kurdukları iletişimin ‘masal bu ya’ halini gördüğümüzde zihnimizdeki taşlar yerinden oynuyor ve geriye içten bir “Hav’n Roll” demek kalıyor.
Büyülü Fener Yayınları, Yazan: Alp Gökalp Resimleyen: Ezgi Çavuşoğlu
***
MARS BİZE NE KADAR UZAK? adlı kitap minik okurlarına iklim krizinin çözümsüz bir hal aldığı zamanlardan sesleniyor. Mars’a yerleşmek zorunda olan insanların yanlarına hayvan ve bitki alamadığı bir ortamda hayvanlar üzgün, insansız ne yapacaklarını bilemez haldeler. 2053 yılında son insanlarını da Mars’a yolcu eden Dünya’yı nasıl bir gelecek bekliyor? Bir fare ve zürafanın diyalogları ile zaman ilerliyor. İnsanlardan geriye kalan yapılar keşfedilip işlevleri anlatılırken okur şaşırmayacağı ama bir yandan da hak vereceği bir gerçekle yüzleşiyor. Sahi Mars’ın dünyaya uzaklığı hayvanların kafasına neden bu denli takılıyor? Çocuklarına eleştirel bir okuma deneyimi kazandırmak isteyenlere.
Literatür Çocuk, Yazan: Tolga Öztorun Resimleyen: Büşra Çakmak
***
Olanı anlamadan olması gerekenin planlanamayacağı günler… Böyle dönemlerde bilgi kirliliği kadar toplumu yokuşa süren bir şey yok. Bu şartlarda hukuk savaşı veren tüm ilkeli insanlara selam olsun. Kipatlar sağ olsun, yine kendimce Birgün’e bir günde sığdırabildiğim kadar moral sığdırmaya çalıştım. İlginize…Keyifli okumalar!