İnsanlığın koronavirüs ile savaşı sürüyor. Virüs insanlık üzerinde yıkım yaratarak yoluna devam ediyor. Henüz yolun sonuna gelinmiş değil. Şimdilik yolun sonu da görünmüyor.

Korona sonrası “hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağından” çokça söz edilir oldu. Korona sonrası dünyanın ibresini tartışmadan önce eski dünyaya bakmalıyız. Buna bir bakmak gerekiyor.

Dünya neoliberal kapitalist küreselleşme sürecinin sürüklediği uygarlık kriziyle yüz yüzeydi. 2008’de ABD’de kendisini bir finansal krizle açığa çıkaran bu sürecin, basitçe bir finansal-ekonomik kriz olmadığı sosyal, siyasi, kültürel, ekolojik, ahlaki çok yönlü bir kriz gerçeği vardı.

Emperyalist-kapitalist sistem 2008’den bu yana bu krizi aşamaz bir noktaya gelmiş, bu krize dönük tepkiler “sağ popülist” diye tanımlanan neofaşist aktörleri, rejimleri ortaya çıkarmaya başlamıştı. Bu durum krizi daha fazla derinleştirmekten başka bir sonuç üretmiyordu. Dünya, kapitalizmin küreselleşmeci-milliyetçi, neoliberal tercihleri arasında hapsolup kalmıştı. İşte salgın tam da böyle bir dönemde ortaya çıktı ve var olan krizi çöküşe taşıyan bir tablo yarattı.

SIRTIMIZDAN ATMALIYIZ

Virüsün laboratuvarda insan eliyle mi üretildiği çokça konuşulan bir konu. Bu meselenin özünü ortadan kaldıran bir tartışma. Esasen var olan ‘kapitalist uygarlık’ gezegenimizi bir yok olma riskiyle karşı karşıya getirdi. İnsanlık bu ‘uygarlığı’ sırtından atıp yeni bir uygarlık inşa edemezse insanlığın daha birçok felaketle yüz yüze kalacağı aşikâr. Bugünleri aratacak bir tablo insanlığı bekler olacak. Bilinen ve giderek sonuçları daha belirgin olarak görülmeye başlanan iklim değişikliği felaketi karşısında kılını kıpırdatmayan; büyümeden, sömürmeden, kârdan vazgeçmeyen kapitalist düzenin temsilcilerinin Covid-19 gibi bilinmeyen ve aniden ortaya çıkan felaketlerle başa çıkması mümkün görünmüyor. Bu çöküş süreci biz insanlığa yeni bir olanak sunuyor. Bir “dayanışma uygarlığı” yaratma olanağı... Sosyalizm olanağı.

Sosyalist yönetim deneyimlerinin çözülmesiyle “sosyalizmin bir tarihsel döneminin sona ermesi” sola-sosyalizme ait değerlerin, fikirlerin, neoliberal zihniyet tarafından mahkûm edilmesine yol açtı. Neoliberal kapitalist düzenin ideolojik, politik, ekonomik, kültürel saldırısı ve hegemonyası altında bir dönem yaşadık. Bu dönem bitti. Sola-sosyalizme ait değer ve fikirlerin yeniden anlam ve önem kazanmaya başladığı bir dönemdeyiz. Yeni bir dönemini başlatmak insanlığın elinde.

“Özgürlükçü, özyönetimci, enternasyonalist, demokratik planlamacı, ekolojist, militarizm karşıtı ve feminist bir sosyalizm” hattı hem geçmiş sosyalizm deneyimlerin devrimci bir eleştirisini hem de bugünkü kapitalizme karşı mücadelenin temel devrimci başlıklarını ortaya koyuyor. Şimdi uzun yıllardır içine düştüğümüz savunma duygusundan kurtulma insanlık için ayağa kalkma emperyalist-kapitalist düzene karşı her yönüyle saldırıya geçme zamanıdır. Yoksa her şey eskisinden daha beter olacak.

VEGAN OLABİLMEK

Geçen haftaki köşede ‘Türcülükle Hesaplaşma’ yazım sonrası vegan arkadaşlardan hem türcülüğü sorguladığım için teşekkür, aynı zamanda “çelişkilerimden arınarak çıkmam için bir ahlaki sorumluluk” olarak vegan olma daveti aldım. Bir de vegan arkadaşlardan birçok mesaj aldım. Bir kısmını paylaşmak istedim: “Veganlık hayvan özgürlüğünün ilk adımıdır.” “Türcülük, cinsiyetçilik ve ırkçılık gibi toplumun genetik kodlarına işleyen bir virüstür. O virüslerin sökülüp atılması yapılması gerekendir. Eşitlik, özgürlük ve adalet arayışı aslında tabağında başlar.” “İnsan, çocuk vb. sömürüsü ahlaksızlıksa, hayvan sömürüsünü ahlaklı kılan nedir?” “Barış ve adalet dünyayı paylaştığımız diğer türleri sömürmeyi bırakmadıkça mümkün olmayacak.” “Tüketim alışkanlıklarımız değişmeden sistem nasıl değişir ki?”
“Solun veganlara ihtiyacı var.”

***

BUNLAR DA OLDU

Gazeteci Hakan Aygün paylaştığı tweet’ten dolayı tutuklandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan gazeteci Fatih Portakal hakkında attığı tweet’ten dolayı suç duyurusunda bulundu.

Yerel yönetimlerin Korona salgınına karşı açtığı bağış ve yardım kampanyasını yasaklayan Erdoğan, başlattığı Milli Dayanışma Kampanyasına katılımı arttırmak için Kurtuluş Savaşı döneminde yürürlüğe sokulan Tekalifi Milliye Emirlerinin 10 maddesini canlı yayında tek tek okudu.

Pazar yerinde terzide diktirdiği maskeleri halka ücretsiz dağıtan Bartın Halkevi Başkanı ve maskeleri diken terzi gözaltına alındı.

AKP-MHP, Meclis’e CHP’nin sunduğu sağlıkta şiddete ilişkin yasa teklifini reddetti, gelen kamuoyu tepkisi üzerine kendi yasa teklifini Meclis’e sundu.

İzmit’te Aile Sağlık Merkezlerine maske gönderen CHP’li belediyeye teşekkür eden doktor hakkında soruşturma açıldı.

İçişleri Bakanlığı CHP’li bazı belediyelerinin aşevlerine ait banka hesaplarına bloke koydu.

Sakarya Kaynarca’da Kolin inşaatın taşeronu Zeni Grup patronları ücretlerin ödenmesini isteyen işçileri döverek işten attı.

***

HAFTANIN ŞİİRİ

SEVDADIR / Arkadaş Z. Önger

Göğü kucaklayıp getirdim sana
kokla
açılırsın
Solmuşsun
benzin sararmış
yorgun bir işçinin yüzüne benziyor yüzün
öyle bükük bakma bana
çam kolonyası getirdim sana
kentli dağlıların haklı sevdasını
bolu ormanlarından çarpan bir koku
sanki köroğlunun ter kokusu
aman kokusu, billah kokusu
Canlarım, canım benim
üzme kendini bu kadar
sana umudu öğretemeyenlerin suçu mu var
bak yeryüzü ne kadar geniş
ne kadar dar...”

***

DAYANIŞMA YAŞATIRSA...

Eşi, benzeri olmayan bir sürecin içindeyiz ve elbette bu süreç nihayetinde bir biçimiyle geride kalacak. Böylesi dönemler aynı zamanda eşit-özgür bir Türkiye sınıfsız-sömürüsüz bir dünya mücadelesinde hepimizin ortak emeğiyle kurduğumuz kurumları da ayakta tutma ve yaşatma dönemi. BirGün gazetemiz bu kurumlarımızın başında geliyor. Herkes ve her şey gibi BirGün de zor günlerden geçiyor. BirGün emekçilerinin bir kısmı evden bir kısmı bürodan nöbetleşe her gün, her koşulda gazeteyi çıkarma iradesini ortaya koyuyorlar. Dayanışma esasen bugünler içinse şimdi BirGün’le de dayanışma zamanı. BirGün emekçileri bizden alkış ve teşekkür beklemiyor. Kendimizden başlayarak, bütün ilişkilerimizi BirGün’e dijital abone yapmamızı bekliyorlar.
Evet BirGün benim, BirGün sensin, BirGün biziz. Haydi öyleyse.

***

USTALARDAN

“Ölümden korkmaya başladığımız zaman yaşlanmışa dönüşürüz... Yaşama arzusu sürdüğü sürece, yaşamaktan bir tat aldığımız sürece ve hâlâ belirli bir hedefe yönelik olundukça her tür düzensizliğe, her tür hastalığa karşı direnebiliriz.”

Antonio Gramsci