IOC gururla sunar: Bir varmış bir yokmuş, adil bir olimpiyat varmış!
IOC’nin başındaki isimler “barış”, “özgürlük”, “kardeşlik” nutku ata dursun arka planda yaptıkları mobbing ve baskı olimpiyat ruhu dediğimiz kavrama büyük bir ihanet içinde. İhanetin bir diğer kanıtı ise Rusya’ya uygulanan ama bir diğer işgalci devlet İsrail’e uygulanmayan yaptırımlar. İsrail, şu âna kadar Filistin’de on binlerce insanı katletti. Bunlardan 300’den fazlası sporcuydu, bazılarının olimpik sporcu olma hayalleri vardı.
Bundan yaklaşık iki yıl önce yine BirGün Pazar sayfalarında Katar’da düzenlenen 2022 Dünya Kupası öncesi yaşananları elimden geldiğince anlatmaya çalışmıştım. Katar’ın organizasyonu düzenleyebilmek için yaptığı hak ihlalleri, göçmen işçilere uygulanan insanlık dışı muamele hâlâ hepimizin aklında. Aradan geçen iki yılda yine çok büyük bir organizasyon var ancak değişen pek fazla bir şey yok. Paris’te düzenlenen ve sporun zirvesi olan Olimpiyat Oyunları, politik olarak eğilip bükülüp neredeyse bütün değerlerinden arındırılmış bir şekilde devam ediyor.
Olimpiyat medeniyetin belki de en köklü geleneklerinden biri. Antik dönemde başlayan bu gelenek 1896 yılında modernize edildi ve tarih boyunca sadece II. Dünya Savaşı nedeniyle 1940 ve 1944’te düzenlenmedi. 2020’de ise pandemi nedeniyle bir yıl rötarlı yapılabildi. Oyunları düzenlemekle görevli olan kuruluş Uluslararası Olimpiyat Komitesi (IOC) 1894’te kuruldu ve modern sporun en eski kurumlarından biri. 130 yıllık tarihe sahip olan IOC, FIFA’yla beraber dünyadaki en büyük spor ekonomilerinden birini yönetiyor. Dolayısıyla kâğıt üzerinde bağımsız olan bu kurum belirli bir politik tavır içinde. İddia ettikleri gibi tarafsız değiller ve sporun, olimpiyatın temsil ettiği değerler giderek muğlaklaşıyor.
SPORCULARA MOBBİNG
Değerlerin nasıl yitirildiğini açıklamak için en basit örnek, İsrail ve Rusya için uygulanan ya da uygulanmayan yaptırımlar. Rusya aslında ortaya çıkan doping skandalları nedeniyle 2014’ten bu yana kara listede. Ancak doping onların Rio’da düzenlenen 2016 Oyunları’na katılmasına engel olmamıştı. Rus sporcular, “çürük elmalar” ayrılıp kendi bayrağı ve ülkesinin ismiyle yarışabildi. 2022’de Rusya’nın Ukrayna’yı işgal etmesiyle başlayan savaş sonrası Batı tarafından aforoz edilen Rusya spor dahil olmak üzere her yerde yaptırıma uğramaya devam ediyor. Paris 2024 de bunun istisnası değil. Organizasyonda Rus sporcular var ancak Rusya bayrağı altında değil. 15 Rus atlet tarafsız sporcu olarak oyunlara katılabildi. Sayının bu kadar az olmasının sebebi ise IOC’nin Rus sporcuların oyunlara katılabilmesi için belli şartlar getirmesi. Bu şartlar arasında Rusya'nın Ukrayna'yı işgalini desteklemediklerini ya da ordu ile aktif bağları olmadığını kanıtlamak var. Bu şartları karşılayamayan birçok sporcu hak etmelerine rağmen olimpiyatta mücadele edemiyor. Kimlikleri nedeniyle dışlanan bazıları çareyi başka ülkelere iltica etmekte ve iltica ettikleri ülke adına oyunlara katılmakta buluyor. Onlar da Rusya’da “vatan hainliğiyle” suçlanıyor.
FİLİSTİN’İN İSYANI
IOC’nin başındaki isimler “barış”, “özgürlük”, “kardeşlik” nutku ata dursun arka planda yaptıkları mobbing ve baskı olimpiyat ruhu dediğimiz kavrama büyük bir ihanet içinde. İhanetin bir diğer kanıtı ise Rusya’ya uygulanan ama bir diğer işgalci devlet İsrail’e uygulanmayan yaptırımlar. İsrail, şu âna kadar Filistin’de on binlerce insanı katletti. Bunlardan 300’den fazlası sporcuydu, bazılarının olimpik sporcu olma hayalleri vardı. Savaş suçlusu bir ülkenin herhangi bir yaptırıma uğramadan bu denli büyük bir organizasyona bayrağıyla ve siyonizm gibi kanlı bir ideolojinin propagandasını yaparak katılabilmesi IOC’nin bir diğer ayıbı. Filistin Olimpiyat Komitesi Başkanı Jibril Rajoub uğradıkları haksızlığı ve Olimpiyat Komitesi’nin İsrail’in onca suçuna karşı üç maymunu oynamasını şu ifadelerle anlatıyor:
“Kanaatime göre bu Filistinlilere yönelik bir zulümdür. Bu aynı zamanda uluslararası bazı kurumların çifte standart uygulamakta ısrar ettiğini gözler önüne serdiği gibi olimpiyat anlaşmalarına, uluslararası kanunlara ve spor ahlakına da uymamaktadır. İsrail hem hukuki hem ahlaki hem de insani sebeplerden ötürü bu insancıl toplulukta yer alma hakkını kaybetmiştir. Burada İsrail bayrağını dikmek isteyenler, birkaç gün önce füze üzerindeki “Gazze'deki çocuklara hediyemdir” sözüne imzasını atmış olacak. Nitekim İsrail Cumhurbaşkanı da Gazze'ye yönelik katliamlara teşvik için bir füzeye imzasını atmıştı. İşgalcinin Gazze'de sürdürdüğü savaşın kurbanlarının yüzde 85'inden fazlası çocuk, kadın ve yaşlılardır. Bunlarla hem irademizi kırmaya hem de bizleri topraklarımızdan kovmaya çalışıyorlar. Bizler ise vatanımızda ve topraklarımızda direnmekten vazgeçmiyoruz. Bu arada Filistin halkı olarak içinden geçtiğimiz büyük zorluklara rağmen bir grup sporcuyla Paris'e gelerek Filistin'i ve Filistin'in yaşadığı çileleri anlatmaya gayret ediyoruz. Ahlaki ve insani bir mesaj taşıyan sporcularımız, dünyaya Filistin halkının acılarının son bulmasının zamanı geldiğini iletecek.”
RÜŞVET İDDİALARI
Rajoub’ın haklı isyanı, Batı’nın müesses nizamının sporu getirdiği noktanın da kısa bir özeti. Görevi olimpiyat düzenlemek olan bir komite şantaj ve mobbing başta olmak üzere birçok suçu işlemekten çekinmezken uygulaması gereken bazı yaptırımları yine hukuk tanımadan görmezden gelebiliyor. Üstelik bütün bunlar da değil kurumun geçmişte adının geçtiği birçok rüşvet skandalı da mevcut. Onlardan bazıları şu şekilde:
■ 2002’de ABD’nin Salt Lake kendinde düzenlenen kış olimpiyatının rüşvet karşılığında bu bölgeye verildiği ortaya çıktı. Organizasyon Komitesi Başkanı Frank Joklik ile önde gelen yöneticilerden Dave Johnson istifa etti. Joklik, IOC yetkilileri ve onların ailelerine 70 bin doları aşkın nakit ödemeler yapıldığını doğruladı.
■ 2017’de, IOC’nin bazı üyeleri, Rio 2016’nın düzenlenmesinde rüşvet aldıkları iddiasıyla soruşturma altına alındı. Bu iddiaları IOC Başkanı Thomas Bach detaylı bir şekilde araştıracaklarını söylese de ortaya somut hiçbir bilgi sunulmadı. Bach, bu iddialara karşı mücadele ettiğini ve tüm süreçlerin adil olduğunu söyledi. 2019’da ise Bahc’ı yalanlayan dönemin Rio de Janeiro Valisi Sergio Cabral, oyunların düzenlenmesi için yaklaşık 2 milyon dolarlık bir rüşvet ödediğini itiraf etti.
■ İstanbul’un da adaylar arasında olduğu 2020 Olimpiyat Oyunları Tokyo’ya verilmişti. Pandemi nedeniyle 2021’de düzenlenen organizasyon için ortaya atılan iddialar hâlâ ciddi şekilde tartışılıyor. O dönemde ortaya atılan iddialar o kadar güçlüydü ki dönemin Japonya Olimpiyat Komitesi Başkanı Tsunekazu Takeda, organizasyon yapılmadan 2019 yılında görevinden istifa etti.
Bütün bunlar kamuoyuna yansıyan, hepimizin az ya da çok bildiği şeyler. Yani gözümüzün önünde alenen yapılan ve kimsenin karşı koyamadığı hukuksuzluklar. Bütün dünyayı kendi istedikleri kalıpta şekillendirmek isteyenlerin spor üstünden bizlere sunduğu perspektif bu. Olimpiyat yukarıda anlattığımız sığ kalıplara indirgenemeyecek kadar evrensel ve özel bir organizasyon. Umarım bir gün yönetenler de adil ve tarafsız olur. O günlerde sporun güzelliğini konuşmak dileğiyle, hoşça kalın.