Google Play Store
App Store

Fransa’da Sol İttifak ikinci turda zafer kazandı: Parlamentoda kimsenin çoğunluk sağlayamadığı bir kilitlenme ve belirsizlik doğdu. Olsun, faşistlere dur dendi ya! Britanya dünde kaldı ve belki Fransa yazmak gerek ama ne yazık ki Fransızcam yok.

Ancak şunu söylemeliyim: Mamak’ta ne zaman baskı ve dayak artsa solcular komünlerimizi birleştirir, biraz gevşeme olunca da ayrılırdık. Fransa da o misal, madem birleşerek zafer kazanabilecektiniz, neden faşistlerin gelip kapınıza dayanmasını beklediniz!

Fransa’nın aksine, Britanya’da İşçi Partisi parlamentoda ezici çoğunluk sağladı: Dar bölge sistemi, sağın kendi arasında didişmesi ve Muhafazakâr Parti’nin hezimeti sayesinde ve eskisinden az oy almasına karşın! Partiyi sola çeken Corbyn’i aforoz ederek yerine geçen Starmer’le, 14 yıl sonra, bir İşçi Partisi iktidarı var.

Ancak, bu sonuca ve sandalye sayılarına bakarak Britanya’nın Avrupa’nın tersine sola yöneldiğini söylemek hata olur.

Bir kere, faşist Reform UK oyların yüzde 14’ünü alarak ilk kez parlamentoya temsilci soktu ve şimdi göçmen/LGBTİ+ karşıtı popülist söylemlerle hem Muhafazakâr Parti hem de sağa kaymış İşçi Partisi’nin arka bahçelerine dalıp, sandıktan uzak duran seçmenlerini hasat hazırlığındalar.

Aslında, Britanyaehem mühimme müreccahtır” aklını kullanarak, hele önce şu muhafazakârlardan bir kurtulalım dedi!

Dedi, çünkü 14 yılda gelinen nokta, 7.6 milyon insanın hastanede tedavi sırası beklediği, vatandaşların yüzde 3’ünün gıda bankalarına muhtaç olduğu, paranın değer kaybedip orta sınıfın fatura ödemekte zorlandığı bir ülke!

Yani, “Adam kazandı” değil “Adam kaybetti”.

Yalnızca rakamlara bakarsak, vurgulanması gereken başka şeyler de var. Seçime katılma oranı yüzde 60 civarında ve bu ülke tarihindeki en düşük oranlardan biri. Milyonlarca insan, bir seçenek görmedikleri için oy kullanmadı. Starmer’in sağa çektiği İşçi Partisi bu katılımla, solcu Corbyn’in 2017 ve 2019’da aldığı oydan çok daha az aldı.

Bir de sermayenin sesi The Sun, The Sunday Times, The Economist, Financial Times gibi gazetelerin desteği var. Başlıktaki “endişeye mahal yok” onların mesajı. Hep bir ağızdan iş dünyasına Starmer’in İşçi Partisi’nden kaygıya gerek olmadığını söylediler.

Ancak, seçimin hem Starmer hem de ondan memnun sermaye açısından endişe gerektiren sonuçları da var.

Bir kere, İşçi Partisi’nin seçilmesin diye elinden geleni ardına koymadığı Corbyn rakibine fark attı. Starmer ise kendi seçim bölgesinde, yüzde 19 oy alan savaş karşıtı bağımsız aday karşısında zar zor seçilebildi.

Anketler, İşçi Partisi seçmenlerinin partilerine yönelik coşkusunun en düşük seviyede, Starmer’i olumlu bulanların yüzde 22, olumsuz bulanların yüzde 60 civarında olduğunu gösteriyor.

Corbyn artık yalnız da değil. Savaş karşıtı, Filistin destekçisi çizgileriyle seçilen 5 bağımsız milletvekili var. Benzer bir çizgi izleyen ve ilk kez 4 milletvekili çıkaran Yeşiller de seçimin galiplerinden. Sol çevrelerde Corbyn liderliğinde yeni bir sol parti ve Yeşillerle ittifak tartışmaları başladı bile. Fransa’daki sonuç da bu tartışmayı harlayacak.

Şimdi İngiltere’nin önünde, sermayeyi endişelendirmeyen, düzenin çarklarına bir çöp sokamayacak İşçi Partisi iktidarı ve onu soldan ve sağdan zorlayacak iki dinamik var.

Corbyn, ilk konuşmasında, soldan zorlayacak dinamiğe işaret etti: “…sonuçlar bize çoğunluğun çıkarlarını azınlığın çıkarlarının önüne koyan farklı bir geleceği gösterdi… Bu gece kutluyoruz. Yarın, örgütleniyoruz. Açığa çıkardığımız enerji boşa gitmeyecek!

Not: Bu konuda BirGün’de daha önce yayınlanan H. Kozanoğlu ve M. Nişancıoğlu’nun, Cumhuriyet’te de E. Yıldızoğlu’nun dünkü yazılarını da okumanızı öneririm.

https://www.birgun.net/makale/isci-partisinin-secim-zaferi-542637

https://www.birgun.net/makale/ingiltere-secimlerinde-isci-partisinin-kirilgan-zaferi-542844

https://www.cumhuriyet.com.tr/yazarlar/ergin-yildizoglu/isci-partisinin-tarihsel-zaferi-2224874