Işıkhan’ın adalet terazisinde madenci yok mu?
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, ‘Türkiye Buluşmaları’ kapsamında önceki gün Van’daydı. Konuşmasında, mart ayında gerçekleştirilen yerel seçim sonrası bazı belediyelerde adaletin terazisini sarsan uygulamalara şahit olduklarını söyledi. Buna göre yeni yönetimler, kadrolaşma adına binlerce işçiyi haksız yere işten çıkararak emekçinin ekmeğiyle oynamıştı. AKP için, dedi Işıkhan, “Her işçi, her emekçi, alın teri döken her insan kutsaldır.” Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı olarak başlattıkları teftişler sonucunda, binlerce işçinin sendikal baskı, toplu işten çıkarma, ayrımcılık gibi konularda mağdur edildiğini görüp ilgili 16 belediyeye 25 milyon 700 bin lira idari para cezası kestiklerini açıkladı.
***
Bakan Işıkhan’ın, Anayasa Mahkemesi (AYM) kararlarını dahi tanımayan bir iktidarın mensubu olarak, adalet terazisindeki sarsılmadan bahsetmesi dikkat çekici. Aynı şekilde, kamu görevlisi alımında uygulanan sözlü sınav ve mülakat yöntemi ile AKP tarafından arşa taşınan kadrolaşmanın, söz konusu belediyelerde haksızlığa sebep olduğuna dair vurgusu da önemli. Diğer yandan Bakanın açıklamasındaki “Bizim için alın teri döken her insan kutsaldır. Kimsenin; çalışanların emeğini, ekmeğini heba etmeye, umutlarını kırmaya hakkı yoktur” sözleri, iddiasıyla öne çıkıyor. Maalesef ki AKP, insana ‘vay be’ dedirten bu güçlü vurgunun bırakın içini doldurabilmeyi, yıllar içinde gittikçe artan bir şekilde, altını oyan politikalar üretti. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi’nin (İSİG) raporuna göre sadece geçen yıl bin 932 işçi öldü. Bunların 54’ü çocuk, 95’i 65 yaş üstü insanlardı. AKP iktidarında bugüne kadar hayatını kaybeden maden işçisi sayısı en az 2 bin.
***
Bakan Vedat Işıkhan’ın işçinin kutsallığından bahsettiği konuşmasından bir gün önce, 301 işçinin öldüğü, 162’sinin de ağır yaralandığı Soma maden faciasına ilişkin kamu görevlilerinin yargılandığı davanın ikinci duruşması görüldü. Mayıs 2014’te gerçekleşen faciada ihmali bulunduğu belirtilen 28 kamu görevlisinin yargılanmasına ancak 10 yıl sonra, 8 Mayıs 2024’te başlanabilmişti. Bilirkişi raporlarında Enerji Bakanlığı ile birlikte Çalışma Bakanlığı’nın da ihmal ve kusuru bulunduğuna dikkat çekilmiş ama kamu görevlilerinin yargılanması için söz konusu iki bakanlık da izin vermemişti. Madenci yakınları AYM’ye başvurdu ve mahkeme işçilerin yaşam hakkının ihlal edildiğine hükmetti. Üçüncü duruşma 25 Aralık 2024’e ertelendi. Adaletin terazisini sarsan uygulamalar konusunda hassasiyet belirten Bakan Işıkhan’dan beklenen, haksızlığa uğrayan belediye işçileriyle birlikte “Polatlar kadar bizim çocuklarımızın değeri yok. Ne zaman işçiye, ezilene bu adalet işleyecek” diyen madenci annesinin mağduriyetine de kulak vermesidir.
***
Bakan Işıkhan’ın, hukuken emekçilerin yanında olduklarını, işçi ve emekçilere zulmü reva görenlerin bir daha ağızlarına ‘emek’ ve ‘emekçi’ lafını almaması gerektiğini söylediği sırada, sendikaya üye oldukları için işten atılan Fernas işçileri de direnişlerinin 19’uncu günündeydi. Fernas Madencilik, Vedat beyin partidaşı, AKP Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu’na ait. Bağımsız Maden İş üyesi işçiler dün Nasıroğlu’na ait Cape Bodrum Luxury Otel önünde direniş nöbetine başladı. 16 Eylül’de Ankara’da olacaklar. Fernas Holding Genel Merkezi ve Çalışma Bakanlığı önünde basın açıklaması yaptıktan sonra TBMM’ye giderek, haftalardır olduğu gibi, sendikal ve insani hakları için gece gündüz nöbet tutmaya devam edecekler.
***
AKP’li Ferhat Nasıroğlu’na ait Fernas Madencilik’teki çalışma koşulları, işçinin hakkını gasbedenlere karşı gereken adımları atacaklarını belirten Işıkhan’ın da gündeminde olmalı zira işçiler kendilerine reva görülen çalışma ortamını çektikleri görüntüler eşliğinde hepimize duyurdu. Öğrendik ki işçiler, kablo ve ekipmanlarla, kesintisiz şekilde akan yeraltı suyuna batık halde; gaz kaçağı ve elektrik çarpması tehlikesi olmasına rağmen herhangi bir önlem alınmadan çalıştırılıyor. Göze değdiği anda hızlıca kör eden kimyasallar kullanılıyor ve madencilerin buna uygun (gözlük tulum, maske gibi) koruyucu ekipmanı yok. Kimyasalların yeraltı sularından toprağa ve bölge halkının su kaynaklarına karışmaması için de tek bir önlem alınmıyor. Bu sulara batık halde çalışan madenciler başta olmak üzere binlerce kişi kanserojen madde karışan sular ile yavaş yavaş zehirlenirken denetim yapılmıyor. İşçiler kimyasal bidonlarının üzerinde, kablolara oturarak yemek yiyor.
İSİG önlemlerini, yönetmelikleri ve kanun maddelerini uygulamayan AKP’li patrona karşı, “AKP için her işçi, alın teri döken her insan, kutsaldır” diyen Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan’ı, sözü gereği, yarın bakanlığı önünde toplanacak Fernas işçilerinin yanında görmeyi bekliyoruz.