Google Play Store
App Store

Şeyda Yılmaz, Narin Güran, Reşit Kibar, Ata Emre Akman, Oğuz Erge, Ceren Özdemir, Onur Şener… Art arda gelen cinayetler... Her geçen gün artan erkek şiddeti, kaybedilen çocuklar… Hayvanların toplu biçimde katledilmeleri… Yoğun yoksulluk… Travmalar ülkesi Türkiye.

Eşi benzeri olmayan torba yasa yöntemi ile gidilen yolda, handiyse yasaların görüşüldüğü ihtisas komisyonlarının üyelerinin bile yasa değişikliklerini takip edemez durumda olduğu, sadece birkaç hafta içerisinde temel yasaların değiştirildiği ülkeyi 2002’den bu yana yöneten AKP,  2003 senesinden beri 45 kez Ceza Yasası’nı değiştirdi.  İki-üç senede bir İnfaz Yasası’nı değiştiren, geçici maddeler ilave ederek adli suçlardan hüküm giyenlerin cezaevine girmeden dışarıda cezalarının infazını tamamlamalarını sağlayan, esasen adli suçlara sık sık örtülü af getiren de AKP. Kuşkusuz tüm bu değişikliklerin sonuçları ise çok can yakıcı.

Küresel Organize Suçlar Endeksi 2023 Raporu’na göre Türkiye Avrupa'da birinci, dünyada ise 193 ülke arasında 14'üncü sırada. İnsan ticareti, insan kaçakçılığı, silah kaçakçılığı, eroin ticareti, kokain ticareti, sentetik uyuşturucu ticareti, mali suçlar, yenilenemez kaynakların yasadışı ticareti, uyuşturucu ticareti gibi başlıklarda Avrupa'daki en kötü durumdaki ülkeyiz. Türkiye’nin Avrupa’da organize suç endeksinin en yüksek ülke olmasındaki sorumluluk kimin? Kuşkusuz bir toplumda olup biten her şeyden iktidar sorumludur. Bundan da öte, bir iktidar 20 yıldan fazla yönetimde kalmış ve kalmakta ise sorumluluğu normal iktidarların çok daha ötesindedir.

∗∗∗

İnfaz Yasası’nda 2020 yılı değişikliğini yani Kalıcı Af Yasası teklifini 31 Mart 2020 tarihinde meclise getiren, hızlıca yasalaştıran AKP’dir. Hatırlarsanız o düzenlemenin esası ise cezaevlerindeki doluluktu. Bu akıl almaz gerekçe ile birkaç senede bir hataların tekrarlanması meşruiyet oluşturur mu?

Adalet binaları büyüdükçe, adalete olan güven zayıflıyor. Bu ters orantıda yükselen suç ikliminde geçtiğimiz hafta polis memuru Şeyda Yılmaz 26 ayrı suç kaydı olan Y.E.G. tarafından öldürüldü. 19 yaşında olmasına rağmen 26 ayrı suç kaydı olan Y.E.G.’nin Ceza İnfaz Kurumu’nda olmamasını değerlendirirken arka planda yatan sebep-sonuç ilişkilerine ve sorumlulara gözümüzü çevirmemiz gerekiyor. Bu cinayete dair ele alınması gereken diğer bir husus da, gözaltı işlemleri sonrası basına verilen görüntülerdeki işkence gerçeği. Y.E.G., çöp poşeti giydirilmiş olarak ve Hayvan Durum İzleme (HAYDİ) uygulamasında kullanılan ‘Hayvan Nakil Aracı’na ters kelepçeli ve yarı çıplak halde bindirilirken göründü. Bununla kolluğun adeta kendi yargılamasını ve infazını yapmış olduğunu gördük oysa işkence yasağı, işkenceye sıfır tolerans prensibiyle devletin her kademesinde etkin uygulanması gereken evrensel temel bir ilkedir. Y.E.G.’ yi yargılayacak olan yargı makamıdır. Aksine bir kabul ihkak-ı hak yolunu açar. Bu da bir toplumdaki kamu düzenini alabora eder. Öncelikle hiç kimsenin hiçbir şartta işkenceye tâbi tutulamayacağı temel ilkesi üzerinde anlaşmalıyız ki, başka
herhangi bir şeyi konuşabilelim.

∗∗∗

Konunun daha fena bir boyutu da; işkencenin cezasız kalacağını, hatta alkışlanacağını bilerek adeta övünerek yapılan işkence olsa gerek. Oysa polis memuru Şeyda Yılmaz’ın öldürülmesine karşı vereceğimiz tepki hukuk sınırları içinde kalmak zorundadır. Sosyal medyada paylaşılan mesajların bazıları ise oldukça vahim. İşkenceyi alkışlamak ve sonra hukuk devleti yokluğundan dem vurmak derin bir çelişki. Oysa evrensel temel ilkeler; kişilere, olaylara göre değişmez. Ama’lı, fakat’lı değil, kayıtsız şartsız işkence yasaktır denmesi gerekmekte. Şüphesiz ki sonuçları ülke için ağır olan bu duruma tepki göstermek hukuk devleti ısrarında olmanın bir gereğidir.

Büyük muştuyu sona sakladım. Cümleten gözümüz aydın! 22 senedir iktidarda olan AKP, Türkiye Yüzyılı’nın Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin tamamlanmasında son aşamaya gelmiş. Dört gün önce AKP adaletinin Bakanı Tunç yeni bir “adalet sarayının” temel atma törenindeki konuşmasında bu konuya dair şöyle dedi: “Yargı Reformu Strateji Belgesi'ni son aşamaya getirdik. Yapanın yanına kâr kaldığı algısını ortadan kaldıracak düzenlemeleri hayata geçirmeye devam edeceğiz. Toplumda adalet duygusunu güçlendirecek çalışmalara hız vereceğiz.”

Hakkını verelim, samimi itiraf!