İsrail’in dev işkence yuvaları
İsrailli bir insan hakları örgütünün raporu, İsrail’deki hapishanelerde Filistinlilerin işkence ve istismara maruz bırakıldığını gözler önüne serdi. Bu uç bir örnek değil, yaklaşık 10 bin mahkûm sistematik işkenceye uğruyor.
Alex N. PRESS
İsrailli bir insan hakları grubunun yeni bir raporu, Gazze Savaşı’nda İsrail hapishanelerinde ve gözaltı merkezlerinde tutulan Filistinlilerin işkence, cinsel istismar, şiddet, aşağılanma, açlık, uyku yoksunluğu ve tıbbi bakımın reddedilmesi gibi kötü muamelelere maruz kaldığını gösterdi.
İsrail hapishaneleri, birer işkence kampı sistemi olarak işliyor. 7 Ekim’den bu yana İsrail tarafından tutuklanan Filistinliler, aylar boyunca böyle iddialarda bulunmuştu ve gözaltından salınanların aşırı kilo kaybı bu iddiaları destekler nitelikteydi. İsrailli insan hakları kuruluşu B’Tselem’in bu hafta yayımladığı korkutucu ve kapsamlı raporu, bu iddiaları İsrail hapishanelerinden salıverilen 55 Filistinli tutuklunun ifadeleriyle kanıtlıyor. Görüşülen kişilerin çoğu hiçbir suçtan yargılanmamış.
‘CEHENNEME HOŞ GELDİNİZ’
Raporun başlığı olan “Cehenneme Hoşgeldiniz”, bir İsrailli askerin sözü. Qusrah’tan kırk beş yaşındaki Filistinli Fouad Hassan, araştırmacılara Megiddo Hapishanesi’ne otobüsten indiklerinde kendisi ve diğer tutukluların bu sözlerle karşılandığını anlattı.
“Cehennem” abartı değil. Raporun detaylarına göre, Gazze Savaşı’nın başından bu yana İsrail hapishanelerinde ve gözaltı merkezlerinde tutulan Filistinliler işkence, cinsel istismar, şiddet, aşağılanma, açlık, uyku yoksunluğu ve yeterli tıbbi tedaviye erişimden mahrum bırakılma gibi kötü muamelelere maruz kalıyor. Rapor, savaşın başlangıcından bu yana kırk sekiz Gazzeli mahkûmun askeri gözaltı tesislerinde ve on iki kişinin Hapishane Servisi gözetiminde öldüğü 60 dosyayı içeriyor. Birçok ifadede, isyanları kontrol etmek için özel bir birim olarak faaliyet gösteren Hapishane Servisi’nin Keter birimine atıfta bulunuyor.
B’Tselem raporun girişinde, “Tanıkların ifadeleri, on iki kadar İsrail hapishane tesisinin, askeri ve sivil, mahkûmların sistematik olarak kötü muameleye maruz bırakıldığı bir kamp ağına dönüştürülmesinin sonuçlarını ortaya koyuyor” diyor: “Her mahkûmun kasıtlı olarak sert ve amansız bir acıya ve sıkıntıya maruz bırakıldığı tesisler, defacto işkence kampları olarak işliyor.”
İfadelerin tamamı baştan sona okunmaya değer, bazıları şunları içeriyor: Bir mahkûm, ateşkes olup olmadığını sorduğu için gardiyanlar tarafından dövülerek öldürülmüş. Birinin ağzında ve vücudunda sigara söndürülmüş ve testislerine ağır bir şey bağlı klipsler takılmış. Kulakları kanatacak kadar yüksek sesli disko müziği dinletilmiş. Bunlar diğer gardiyanların telefonlarıyla cinsel saldırı ve sodomi anını kaydetmeleri; mahkûmların kasıtlı olarak aç bırakılması gibi hikâyeler.
İSTİSMAR SAVUNULDU
Son günlerde, İsrail toplumu, İsrail Savunma Kuvvetleri (IDF) mensuplarının Sde Teiman Askeri Üssü’nde bir Filistinli tutukluyu topluca cinsel istismar etmekle suçlandığına dair bir mahkeme iddiasıyla sarsıldı. Bu iddia, söz konusu askerleri savunmak için IDF üyeleri ve İsrail’deki siyasi partilerin seçilmiş liderleri tarafından teşvik edilen bir isyana yol açtı. “Tecavüz yanlısı” kalabalık askeri üssü bastığında, şiddeti bastırmak ve kontrolü sağlamak için IDF birimleri Batı Şeria’dan üste yeniden konuşlandırmak zorunda kaldı, böylece.
B’Tselem raporunun ve Birleşmiş Milletler’in (BM) ek bulgularının açıkça belirttiği gibi, Sde Teiman’daki tecavüz suçlamasıyla ilgili askerler uç örnekler değil. İsrail ordusu, şu anda İsrail’de gözaltında tutulan yaklaşık on bin Filistinliye sistematik olarak işkence yapma politikası uyguluyor.
Raporun sonuç kısmında “Eylemlerin ciddiyeti, uluslararası hukukun çiğnendiği bu ihlallerin Filistinli tüm mahkûmlara her gün ve sürekli olarak yöneltilmesi göz önüne alındığında — tek olası sonuç, İsrail’in bu işkencelerinin bir savaş suçu olduğu ve hatta insanlığa karşı suç teşkil ettiğidir” deniliyor.
TANIMAK ZORUNDA KALDI
IDF’nin Filistinli tutuklulara cinsel şiddet uyguladığına dair uzun süredir güvenilir iddialar mevcut. İsrail toplumunun artık bunu bir mahkeme kararıyla kabul etmek zorunda kalması, İsrail'in iddia edilen sayısız savaş suçu nedeniyle kendisini soruşturamayacağı ve dolayısıyla Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) gibi kurumlar tarafından yargılanması gerektiği konusunda uluslararası hukuk camiasında giderek artan fikir birliğinin bir sonucudur. İsrail kamuoyunun IDF içindeki iddia edilen cinsel istismarcılara verdiği destek ve IDF’nin B’Tselem’in raporundaki ifadelere verdiği oldukça sessiz tepki de bunun bir kanıtıdır.
Haaretz köşe yazarı Gideon Levy, İsraillilerin raporda yer alan ifadelere karşı duyarsızlığını şu şekilde değerlendiriyor: “Tüm bu şeylere karşı duyarsızlık, İsrail’i tanımlıyor.” ABD’nin Guantanamo Körfezi gözaltı kampında yirmi yılda dokuz mahkûm öldü; İsrail’de ise on ayda altmış tutuklu öldü.
Kaynak: Jacobin
Çeviren: Ezgi Can CEYLAN