Google Play Store
App Store

Balıkçılar kahvesinde kimse iktidar yanlısı kanalları izlemiyor bu ara. Eskiden bunun sık sık tartışması olurdu. Sanki inkâr edilen çöküşün çoktan gerçekleştiği kabul edilmiş. Yaratılan kamusal fanteziler de artık inkâr edilemeyen ekonomik krizle birlikte çökmüş anlaşılan. Kamusal fanteziler, bir siyasi partinin anlatacak bir hikâyesi olması meselesinden daha fazla bir şey. Çünkü insanları bir arada tutan şey, yaratılan kamusal fantezilerdir. Örneğin Hitler, o dönem geniş kitleler için bir kamusal fantezinin vücut bulmuş haliydi. O dönem Alman halkının bir kesimi yaratılan bu kamusal fantezilerle bir başka gerçeklik içinde yaşıyordu. Değerler, bir gruba ya da topluluğa bağlılık, ancak bizi birbirimize bağlayan fanteziler sayesinde bir anlama kavuşur. İyi sinemacılar, yazarlar, gerçeğe gömülü bir halde duran bu olumlu ve olumsuz fantezilerle uğraşırlar çoğunlukla. Kamusal fanteziler, içinde yaşadığımız veya yaşamak istediğimiz toplumun türünü tanımlar, iç dünya ve dış dünya arasındaki bir ara bölgede gerçekleşir. Sosyal ve siyasal süreçleri anlamak için bu fantezileri de anlamak gerekir.

VAROLUŞSAL TEHDİT

Özellikle pandemiden sonra, bütün dünyayı içine alan derin bir varoluşsal tehdit algısı ortaya çıkmıştı. Bu algıyla oluşan fanteziler, geçmişi ve geleceği değerlendirişimizi etkiledi. Yapabileceğimiz en iyi şeyin düşman güçlere karşı hayatta kalmak için mücadele etmek olduğu şiddetli bir irade yarışmasını ya da kayıtsızlığı dayattı insanlara. Çünkü dünya hayatta kalmanın her zaman şüpheli olduğu bir yere dönüşmüştü, artık bir ev hissi vermiyordu çoğu kişiye. Bu psikolojik atmosfer, her tür yabancı düşmanlığına ve güvenlikçi yaklaşımlara daha uygun bir ortam sağlıyordu.

KAMUSAL FANTEZİLER

19 Mart'tan sonra ortaya çıkan toplumsal manzara, bu yıkıcı kamusal fantezilerin yapıcı olanlarla yer değiştirme çabası bir bakıma. Çökmüş bir dünya fantezisi özellikle Gazze'de yaşananlar gibi pek çok olay, durum ve politik gelişmelerle yaygınlaştı. Geçen haftaki yazımda, "Hayatta kalmaktan daha fazlasını talep eder hayal kuran. Hayatı devam ettiren de bu fazlalıktır, hayatta kalmanın fazlalılığı" diye yazmıştım. Hayatı devam ettiren bu fazlalık azalmış durumdayken, siyaset ya da sanat yapmanın da anlamı azalmış gibiydi, kayıplar ve yasla dolu ıssız bir dünyada gibiydik. Tıpkı son yıllarda bolca tükettiğimiz post apokaliptik diziler ve filmlerdeki gibi.

FANTEZİ AĞI

İlginçtir, bu film ve dizilerin çoğunda, kıyamet öncesinden farklı olarak kıyamet sonrasında insanlar birer özneye dönüşürler. Yıkılan dünyanın ortasında kendi kimliklerini yeniden yaratma çabasına girerler. Hayatta kalma mücadelesi, kendilerini ve hayatı yeniden keşfetmeye evrilir. Çöküşün inkâr edilemeyecek şekilde kabulü, sanki yeni bir varoluşun kapısını aralar, başka bir fantezi ağı kurulmaya başlar o ıssız dünyada. Siyaset ve sanat, çöküşün inkâr edilmesini engellediği sürece, başka bir dünyanın kapısını aralayabilir. Antroposen, posthümanizm tartışmaları bu yüzden anlamlı; özellikle yapay zekânın da ortaya çıkışından sonra.

İYİ NESNE

Çökmüş bir dünyada kayıp olan şey, psikanalitik anlamda iyi nesnedir. İyi nesne, insanın içinde taşıdığı, güven ve sevgiyle bağ kurabildiği ilk deneyimlerin temsilidir. İyi nesnenin yokluğu insanın iç dünyasında bir ıssızlık yaratır, ıssız bir dünya. İyi nesne, ancak insanların birbirleriyle ve diğer canlılarla bağlarını yeniden kurabilmesiyle yeniden kamusal fantezilerde yerini alabilir. Bu bağları neoliberal politikalar bozup dağıtmışken, bağlantısızlık otokratik ve totaliter siyasetleri yüzeye çıkardı. İyi nesne içimizden sökülüp alındığı için anlamsızlık ve melankoli her yeri sarıp sarmaladı. Ortak bir amaç için insanların bir araya gelebilmesi ve birbirine teması bu yüzden iyileştirici bir etkide bulunur, hem tek tek insanlara, hem de dünyaya. Pek çok düşünürün günümüzde benliğin azaldığına, özne olma kabiliyetinin yitirildiğine dair endişelerini düşününce, son zamanlarda sokaklardaki bu kıpırdanma umut verici.