Memleket yangın yeri. Kime dokunsan bin ah işitiyorsun. Resmi işsiz sayısı yaklaşık 4 milyon. İşsizlikte dönem rekoru kırılmış. Tarihi zirve çok yakın. İşbaşı eğitimdir, toplum yararına çalışmadır, evde bakımdır, kısmi çalışmadır, geçici çalışmadır, stajyerliktir: Esnek ve güvencesiz çalışmayı ne kadar yaygınlaştırırsan yaygınlaştır, istihdam dikiş tutmuyor. TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) kasım dönemi (Ekim-Kasım-Aralık) için açıkladığı işsizlik […]

Memleket yangın yeri. Kime dokunsan bin ah işitiyorsun. Resmi işsiz sayısı yaklaşık 4 milyon. İşsizlikte dönem rekoru kırılmış. Tarihi zirve çok yakın. İşbaşı eğitimdir, toplum yararına çalışmadır, evde bakımdır, kısmi çalışmadır, geçici çalışmadır, stajyerliktir: Esnek ve güvencesiz çalışmayı ne kadar yaygınlaştırırsan yaygınlaştır, istihdam dikiş tutmuyor. TÜİK’in (Türkiye İstatistik Kurumu) kasım dönemi (Ekim-Kasım-Aralık) için açıkladığı işsizlik verilerine göre, işsizlik nedenleri arasında birinci sırada geçici bir işte çalışıyor olmak var. Son 2 aydır iş arayanlar arasında (ki bunların büyük bir kısmının işsiz kalma süresinin bu dönem olduğunu düşünebiliriz) işten atıldığı için işsiz kalanların sayısı 200 bin. 773 bin kişi işe geçici bir işte çalıştığı için işsiz kalmış.

Bu veriler işsizliğin baş sorumlusunun esnek çalışma olduğunu ortaya koyuyor. İşçiler bir ülkede örgütsüz, sendikasız bırakılır, mevcut sendikalar zapturapt altına alınırsa, olacağı budur. İşgücü piyasalarını işverenlerin keyfine bırakan esneklik uygulamaları bir bir hayata geçirilir, siyaset işverenlerin önünü açmak olarak görülürse olacağı budur. Kriz kapıyı çaldığında işçinin güvencesi yoksa, dayanışması yoksa olacağı budur. İşçilerin sorunları öyle bir sahipsiz bırakıldı ki kim nasıl arkadaşının arkasında duracak?

Sonuçta esneklik uygulamalarının amaçlarından biri de kriz dönemlerinde, işverenlerin rahat etmesi. Burada işverenlerin rahatı, krizde işçiden kolayca kurtulabilmenin rahatlığıdır.

Bu süreçte inşaat sektörü de tepetaklak. Türkiye genelinde konut satışları TÜİK verilerine göre 2019 Ocak ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 24,8 oranında azaldı.

Tüketim daralıyor. TÜİK’e göre, takvim etkilerinden arındırılmış sabit fiyatlarla perakende satış hacmi 2018 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 9,2; gıda, içecek ve tütün satışları yüzde 2,7; gıda dışı satışlar (otomotiv yakıtı hariç) yüzde 12,6; otomotiv yakıtı satışları yüzde 9,5 azaldı.

Üretim geriliyor. İmalat sanayi üretimine bakarsan tablo acı. İmalat sanayi üretimi geçtiğimiz yılın aynı dönemine göre yüzde 10,8 azaldı. Hayvancılık desen daralma ciddi boyutta. Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre toplanan inek sütü miktarı yüzde 5,3, tavuk eti üretimi yüzde 7,6, tavuk yumurtası üretimi yüzde 1,3, toplam kırmızı et üretimi bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 12,1 oranında azaldı. Bitkisel üretimde de tablo benzer. Üretim 2018 Aralık ayında bir önceki yılın aynı ayına göre tahıllar ve diğer bitkisel ürünlerde yüzde 5,8, sebzelerde yüzde 2,6 azalırken; meyveler, içecek ve baharat bitkilerinde ise yüzde 0,8 oranında artış gösterdi. Tüketici güven endeksi 2004 yılından bu yana yayımlanan seriye göre Şubat 2019 için 2008 ve 2009 yılı verilerinin bile altında (Veriler TÜİK verisidir).

Birleşik Metal-İş Sendikası Araştırma Merkezi (BİSAM) verilerine göre, 2018 yılının ocak ayı ile 2019 yılının ocak ayı karşılaştırıldığında asgari ücretlinin alım gücünü gıda ürünlerinde yüzde 4,5 kaybettiği görülüyor. Asgari ücretlinin alım gücü kaybı yaşadığı ürünlerin başında soğan geliyor. Ocak 2019’da asgari ücretli, geliri ile Ocak 2018’deki gelirinin ancak üçte biri oranında (yüzde 38’si kadar) soğan alabiliyor. Söz konusu dönem için sivri biberde alım gücü kaybı yüzde 50, ıspanaktaki alım gücü kaybı yüzde 45, patlıcandaki alım gücü kaybı yüzde 43, patatesteki alım gücü kaybı yüzde 40.

Bu fahiş fiyat artışlarının nedeni nedir? Çiftçinin gübresi, mazotu fiyatını katlamış. Üretim azalmış. Örneğin soğan üretimi bir yılda yüzde 9 azalmış. Sivri biberde yüzde 1,6, çarliston biberde yüzde 26’lık daralma var. Patateste üretim kaybı yüzde 5,2 (veriler TÜİK verisidir). Yani mesele sadece stokçularla ilgili bir mesele değil.

Bunları kimsenin moralini bozmak için yazmıyorum. Zaten çarşıya pazara gidince bu gerçeklerle karşılaşıp moraliniz bozuluyor.

Yerel seçimlere böyle bir atmosferde gidiyoruz.

Hatırlarsınız, Cumhurbaşkanı Erdoğan “Ne diyorlar domates, patlıcan, patates… Ya düşünün be!.. Bir merminin fiyatı nedir?” diye sormuştu.

Merminin fiyatını bilmiyorum. Ancak sanayi üretimi için bir gerçek var. En çok üretim kaybı yaşanan iki sektörden biri inşaat sektörü ile bağlantılı hazır beton imalatı, diğeri ise tarım ve ormancılık makinelerinin imalatı. Birincide kayıp yüzde 50, ikinci de kayıp yüzde 45. Gıda ürünleri imalatında da daralma yüzde 7,7.

İşin ilginci silah ve mühimmat imalatında da yüzde 6,5’lik kayıp görünüyor. Yani kurşun meselesi de krize dahil. Ancak askeri savaş araçları imalatında üretim ikiye katlamış. Biliyorsunuz savaş, yıkımın ve krizin kardeşidir.

Sonuç olarak yerel seçimlere giderken silah, inşaat, gıda denkleminden ne gibi bir sonuç çıkacak göreceğiz.