İstanbul Eğleniyor, bize kalan hicran
Hikmet Temel AKARSU
Kimi zaman bir yazıya başlayabilmek günlerce, gecelerce uykusunu kaçırabilir insanın; hüzün labrentlerinde kaybolmasına, keder deryasına ve yürek ağrısına düşmesine neden olabilir. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları’ndan çıkan iki ciltlik devasa kitap İstanbul Eğleniyor için böylesi duygulara gömülmenin nedeni ne olabilirdi ki? Oysa şen şakrak, muzip ve nostaljik, bilgi dolu, hepimizin yaşamlarından tatlı hatıralar içeren bu muhteşem kitap için yazı yazmak dünyanın en zevkli işi; hatta bizatihi kendisi harikulade bir eğlence olabilirdi… Eğer kitabın müelliflerinden çok sevdiğimiz dostumuz, değerli yazar, eşi bulunmaz akademisyen, renkli kişilik, genç ve özgün profesör, canımız, bir tanemiz Özlem Kumrular bu kitabın muhteşem edisyonunu ve başarısını dünya gözüyle görebilmiş olsaydı…
YILLAR GEÇTİKÇE KIYMETLENECEK
Ne yazık ki yazgı böyle kötü oyunlar oynayabiliyor. Sevgili Özlem Kumrular kötü bir senaristin elinden çıkmışçasına saçma bir olaylar zinciri sonucunda inanılması güç bir kaza geçirerek bir yıl yaşam kavgası verdikten sonra bizlere ve bu zalim dünyaya veda etti. Olayın bizleri teselli eden tek bir güzel tarafı var ki işte o da bu harikulade kitaplar... İki cilt halinde çıkan İstanbul Eğleniyor külliyatı muhteşem bir edisyonla, lüks kağıda, renkli ve sert kapaklı olarak basılmış ve son derecede nadide görsellerle bezenmiş, önemli kaynaklarla desteklenmiş özellikli bir hazine. Yıllar geçtikçe daha daha kıymetlenecek müthiş bir kaynak kitap.
Set iki ciltten oluşuyor fakat içerik varsıllığı göz önüne alındığında ben buna külliyat demeyi daha uygun buluyorum. Birinci ciltte 1870 – 1955 yılları arası İstanbul eğlence hayatı anlatılırken ikinci ciltte ise 1955- 2023 arasına odaklanılıyor. Birinci ciltte müellif olarak Özlem Kumrular’ın adı geçerken ikinci ciltte Levent Kaya Ocakaçan’ın adı var. Proje kitaplar “İstanbul Eğleniyor Cilt I ve II”, içerisinde yer alan son derecede özgün ayrıntılar ile tarihimizde iz bırakmış mekânlara ve eğlence stillerine yorumlu açıklamalar ve betimlemeler getirirken bu mekânların tarihsellik içinde tuttuğu yeri, dönem modalarını ve toplumdaki sosyolojik dönüşümü de özetleyen, referansı bol kısa metinler içeriyor. Kanaatimce Özlem’in köklü akademik mazisi, geniş yazınsal çerçevesi ve tarihçilik ile edebiyatı buluşturan yazınsal kişiliği, alıntılar ve referanslardaki ciddiyet ve varsıllığı yüksek bir seviyeye taşımış. Üstelik bunlar edebiyatçılarla yarışabilecek bir belagatla ve yer yer edebî, ironik bir dille verilebilmiş. Edebî bir metin hazırlamakta olmadıklarının farkında olan müellifler bir yandan da oldukça zengin istiareler, göndermeler, ironiler, tasvirler ve anekdotlarla eserlerini süsleyerek akıcı, cerbezeli bir anlatım dili yakalamayı başarmışlar.
MEKÂN ADLARIYLA İLHAMDAN İLHAMA
Kitapların içerdiği ve çok sayıda olan başlıkların her biri için oturup birer uzun mu uzun makale yazmak mümkünken bu yazının sınırları içinde sadece adlarını zikretmek mümkün olabiliyor ne yazık ki... Her biri birbirinden ilginç olan eğlence modalarının ve yaşandıkları mekânların adlarını sayarken bile insan ilhamdan ilhama düşüyor, etkileniyor, gözleri buğulanıp geçmişe dalıyor. Nasıl mı? Şu başlıklara bakınız: Tepebaşı Belediye Bahçesi, Tango Sadece Bir Dans Adı Değildir, Diskoteklerin Babaları Dansingler, Türk’ün Balo’yla İmtihanı, Tatavla ve Şehre Taşan Rum Eğlenceleri, Direklerarası, Esrarkeş Kahvehaneleri, Sulukule’ye Giden Yol, Kadıköy’ün Çayırları, Savarona’yla Gelen Gitar, Strip Tease Salgını… Kefeşantanlarıyla, Trianonlarıyla, Pera Palası ile, Degüstasyonuyla koca bir devrin hikâyesi…
İKİNCİ CİLTTE ALAFRANGA HAVA
İkinci ciltte ise daha alafranga bir hava esiyor; belli bir yaşı geçen ve İstanbul’da yaşlanmış herkesin, hayatlarından çokça ayrıntı bulabileceği nice nice eğlence türleri, mekânlar, akımlar… Rock’n Roll İstanbul’da, Dans Çılgınlığı, Safa meyhanesi, Çiçek Pasajı, Liselerarası Yarışmalar, Diskotek Çağı, Açık Hava Sinemaları, İstanbul Festivali, Devekuşu Kabare, Kulis, Papirus, Kemancı, Safahathane-Roxy, Andon, Çiçek Bar ve daha neler neler… İkinci cildin oluşumunda sayfa 43-208-250-251-384-385 ve 404’te benden de referanslar var ki bunların da yazarların kendi özgün metinleri içine ustaca yerleştirilmiş fragmanlar olduğunu söyleyebiliriz. Yani külliyatın yazarları; edebiyatçılar, arşivciler, sanatçılar ve tarihsel bellek oluşturacak diğer insanlardan aldıkları metin ve görselleri olduğu gibi sayfalara yerleştirmek yerine, özenle elekten geçirmiş ve anlamlı bir düşünsel dizgede yarayışlı olacak şekilde yazınsallaştırmışlar. Bu da yaptıkları işin niteliğini daha da yukarılara taşımış.
“İstanbul Eğleniyor” kitabını, kent belleği, kent kültürü, sosyoloji, tarih, edebiyat, sanat ve kültür insanlarına ve koleksiyonerlere hararetle tavsiye ederim. Elbette ki bu kenti yaşayan ve seven; baktıklarında gözlerinin mutluluktan dolu dolu olacağı tüm sakinlerinin de bu dev eseri kitaplıklarına taşımalarını öneririm. Bu projeyi emekle, özenle, bilgi, görgü ve sevgi ile işleyen müellifleri coşkuyla kucaklamak isterdim. Ama sen neredesin şimdi sevgili Özlem?! Neden bu şenlik şamatanın ortasında bizi hüzünlere terkedip gittin?! Sensiz bir tadı kaldı mı bu işlerin?!...