İstanbul ve Deprem Haftası: Ya hep beraber ya hiçbirimiz!

Ali KURT - İBB Şehircilik Grubu Başkanı
Özel günler ve haftalar hiç unutulmaması gerekeni ısrarla hatırlamak içindir. 1-7 Mart tarihleri arasındaki Deprem Haftası da bunların başında gelir. Halkta deprem bilincinin oluşturulması amacıyla anılan bu hafta, deprem riskinin yüksek olduğu ülkemizde oldukça önemlidir.
Deprem ülkesi olduğumuzu AFAD verileri ile ortaya koyalım. Ülkemizde 2000-2024 yılları arasında, 426 bin 311 deprem meydana geldi. Yüzbinlerce depremden, sadece birkaçı ise on binlerce vatandaşımızın yaşamını yitirmesine neden oldu.
16 milyonluk nüfusu ile ülke nüfusunun yaklaşık yüzde 20’sini ve ayrıca ülke ekonominin 1/3’ünü oluşturan İstanbul; ekonomi, sanat, eğitim ve turizmin başkenti konumundadır. İstanbul’da bilim insanlarınca beklenen yüksek şiddetli bir deprem, sadece konutları yıkmayacak! Az önceki satırlarda yer alan ülkenin dinamiği olan sosyal alanları da yıkacak. Olası İstanbul depreminin sonuçlarına bu gözle de bakmalıyız.
2019 yılında yapılan tespit çalışmalarında Kuzey Anadolu Fay Hattı üzerinde beklenen depremle İstanbul’da 500 bin binanın hasar alması öngörülüyor.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum’un açıklamasına göre ise “İstanbul’da 7,5 milyon konutun 1,5 milyonu yüksek risk altında. İstanbul’da acilen yıkılacak 600 bin evde oturuluyor.” Bu rakamlara göre basit bir hesap yapalım: Bir evi 4 kişilik aile olarak düşünürsek, 2,4 milyon İstanbulluyu olası bir 7,5 büyüklüğündeki depremde yitirebiliriz! 2,4 milyon kişi çok mu geldi! Yarısı olur mu? Yarısının da yarısı olur mu? Yani 600 bin İstanbullu! 600 bin kişinin depremle vefatı kime nasıl anlatılacak!
∗∗∗
Ülkemizin tüm kurumlarının paydaşı olması gereken tek hedef var: İstanbul’daki riskli yapıları yenilemek!
Bu noktada, İstanbul Büyükşehir Belediyemizin çok ciddi bir verimlilik sunan "İstanbul Yenileniyor" sistemi devreye giriyor. Riskli yapıların dönüşüm sürecinin hızlandırılmasını amaçlayan bu sistem, vatandaşların evlerini kentsel dönüşümle yenilemek için, müteahhitlerin de bu yapıları yeniden inşa etmek için başvuru yaptığı bir platform. Ancak bu sistemin etkin şekilde çalışabilmesi için halkın sürece aktif katılım sağlaması, yerel yönetimlerin sorumluluk alması ve kamu bankalarının finansal destekleri büyük önem taşıyor.
İstanbul Yenileniyor sistemine bugüne kadar, 1.833.156 insanımızı ilgilendiren 35.734 başvuru yapıldı. Elimizde üçüncü aşama olarak ifade ettiğimiz, 31.857 riskli bağımsız birimin salt çoğunluk imzası var.
Bu insanlar uygun finans seçeneği ile buluştuğu an yapılarını yıkıp yapmayı taahhüt ediyorlar. Tam 1.006 farklı nokta 1.006 şantiye demek, yani 120 binin üzerinde insanı etkiliyor. Bu vatandaşlar “borçlanmayı kabul ediyorum” diyor!
Elimizde 31.857 bağımsız birimin de uzlaşısı var. Gerekli paydaşların sürece dâhil olması gerekiyor çünkü enflasyon aldı başını gidiyor, vatandaş bilinçlendi ama çaresiz. Vatandaşın sorununa doğru çözüm üretilmeli.
Merkez Bankası Konut Fiyat Endeksi 2024 yılı dördüncü çeyrek verisi ekim, kasım ve aralık ortalamasına göre; Türkiye’de bir konutun metrekare başı fiyatı 36 Bin 131 TL iken, İstanbul’da bir konutun metrekare başı fiyatı 55 bin 730 TL’ye yükseldi. Böylece, 100 metrekare bir dairenin fiyatı İstanbul’da 5.6 Milyon TL’yi bulmuş oldu.
Fiyatlar bu noktaya gelmişken, çözümü kim sunacak? Elbette, kamu bankaları. Kamu bankaları bu vatandaşlara uzun vadeli ve uygun koşullarda kredi imkanı sunarsa İstanbul’u depreme karşı dirençli hale getirebiliriz. Hala kendini “en büyük hayırsever” olarak gören banka yöneticileri dahil, tüm kamu bankalarına soruyoruz. Neden evini KİPTAŞ ile yenilemek isteyen tek bir vatandaşa bile kredi vermediniz. Tek bir vatandaşa bile… Alınan kararların şeffaflıktan uzak, siyasi saiklerle alındığını düşünüyoruz. Bizi yanıltın ve bir vatandaş dahi olsa evini yenilemesi için kredi verin! Biz vatandaşa kefil olmaya hazırız.
∗∗∗
Vatandaşın kentsel dönüşümle ilgili irade beyanı İstanbul Yenileniyor’a yapılan başvuru rakamlarıyla ortada, bizler bu başvuran yapıları tek başımıza yapalım hiçbir zaman demedik ve demeyeceğiz. Deprem dirençli İstanbul’u inşa etmeyi birlikte başarabiliriz. Bunun için de iş birliği yapmak zorundayız. TOKİ operasyonel gücünü riskli yapıları yenilemek için kullanmalıdır. Emlak Konut’a ayrı bir parantez açılması gerekiyor. Son günlerde açıklanan kar odaklı Kazançlı Yatırım Kampanyası’nı yakından takip ediyoruz. Şaşalı reklamlarla yüksek gelir grubuna hitap eden, yatırım amaçlı ve ikinci üçüncü konut alacakların önünü açan bir kampanyaya ihtiyacımız var mı! Sormadan edemiyorum, 4.500 konut için yapılan bu kampanya, Emlak Konut’un satılamayan konut stoklarını eritmek için mi yapıldı?
Bu kampanya açıkça, dar ve orta gelirliler için erişilemez konutları ifade ediyor! Asli görevimiz vatandaşın sağlıklı ve güvenilir konutlarda yaşamasını sağlamak olmalıdır. Konutun yatırım aracı olarak kullanılmasını teşvik etmek değil! Kamu otoritesi bu konutları satacağına öncelikli olarak riskli yapıda yaşayan vatandaşlara sunabilse kötü mü olur? Bu yapılsa da biz de alkışlasak…
İstanbul Büyükşehir Belediyesi olarak, İstanbul Yenileniyor kapsamında KİPTAŞ ile kentsel dönüşüm süreci yürütülen 1999 yılı ve öncesinde yapılan yapıların dönüşümünün sağlanması amacıyla düşük gelirli vatandaşlara %65’e varan yapım desteği sunuyoruz. Konuyu bir örnekle somutlaştıracak olursak, Gökay Apartmanı’nda İBB Kentsel Dönüşüm Mali Destek Paketi’nden faydalanan 11 emekli hak sahibimizin toplam 4 milyon 678 bin TL’lik inşaat maliyeti bedelini biz karşılıyoruz.
İBB olarak üstümüze düşen sorumlulukları yerine getiriyor ve merkezi iradeye ısrarla iş birliği çağrısı yapıyoruz. Bu çağrı riskli yapıda yaşayan vatandaşlar içindir, bu çağrı geleceğimiz olan çocukların güzel İstanbul’da deprem riskinden uzak, güvenli bir yaşam sürmesi içindir.
İstanbul, ülkemizin lokomotifidir. 85 milyonun içinde yer aldığı trende lokomotif durursa herkes durur. Bu gerçeklikle hareket etmeli, kentsel dönüşüm projelerini hızlandırmalı ve vatandaşa destek olmalıyız.
Bu yılki Deprem Haftası’nı İstanbul’un geleceğini güvence altına alacak bir eylem çağrısı olarak görmeliyiz. İstanbul’un deprem dirençli bir şehir olması için bugün hiç zaman kaybetmeden harekete geçmeliyiz.