Google Play Store
App Store

Kadın sağlığı, Sağlık Bakanlığı’nın politikaları ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle giderek daha büyük bir çıkmaza sürükleniyor. 2023 Sağlık İstatistikleri Yıllığı verileri, kadınların kanser taramalarına ve önleyici sağlık hizmetlerine erişimde ciddi engellerle karşılaştığını ortaya koyuyor.

Kadınların sağlığa erişim sorunu derinleşiyor

Ezgi Can CEYLAN

Kadın sağlığı, sınırlı politikalar ve toplumsal cinsiyet eşitsizliği nedeniyle geri plana itilmeye devam ediyor. İktidar, her alanda olduğu gibi sağlık alanında da özellikle kadın sağlığında sınıfta kalıyor. Kutsal aile kavramıyla beslenen mevcut iktidar, sağlık politikalarında da kadının sağlığını yalnızca doğuma endeksleyen bir anlayış benimsiyor.

Sağlık Bakanlığı'nın 2023 Sağlık İstatistikleri Yıllığı verileri, kadın ve çocukların nitelikli sağlık hizmetlerine erişiminde büyük sorunlar olduğunu gözler önüne seriyor. Özellikle kanser vakalarında artış gözlenirken, ekonomik kriz ve sağlık sistemindeki eksiklikler kanserle mücadeleyi zorlaştırıyor. Kanser taramaları ve farkındalık çalışmaları kritik bir önem taşıyor, ancak mevcut politikalar bu konuda yetersiz kalıyor.

KANSER ORANI ALARM VERİYOR

2019 verilerine göre, kadınlarda en sık görülen kanser türleri arasında meme kanseri %29,3 oranıyla ilk sırada yer alıyor. Bunu %6,1 ile rahim kanseri (Uterus Korpusu) ve %2,6 ile rahim ağzı kanseri (Uterus Serviksi) takip ediyor. Uluslararası karşılaştırmada ise meme kanseri oranları, Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Avrupa Bölgesi'nde %71, dünya genelinde ve Türkiye'de ise %47 seviyesinde bulunuyor.

Serviks kanseri, en yaygın HPV tiplerine karşı geliştirilen aşılarla büyük oranda önlenebilir bir kanser türü olmasına rağmen, Türkiye’de HPV aşısının Sağlık Bakanlığı’nın aşı takviminde yer almaması büyük bir eksiklik olarak değerlendiriliyor. Kadın sağlığı için kritik olan smear testi ve mamografi taramalarına erişim de giderek zorlaşıyor.

POLİTİKALAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİ

Sağlık Bakanlığı'nın 2023 verilerine göre, 15 yaş ve üzeri kadınların kendi kendine meme muayenesi yapma oranı 2019’da %22,1 iken 2022’de %20,9’a düşmüş. Aynı dönemde mamografi çektiren kadınların oranı %10,4’ten %7,3’e gerilerken, smear testi yaptıran kadınların oranı da %11,7’den %7,2’ye gerilemiş durumda.

Kadınların sağlık hizmetlerine erişimindeki sorunları değerlendiren İstanbul Tabip Odası (İTO) Genel Sekreteri Ayşen Yavru, smear testi, mamografi gibi taramalara erişim sıkıntısına ilişkin “Tıp fakültesinden mezun olurken heyecan içinde genç bir hekim olarak ettiğimiz yeminde 'Yaş, hastalık ya da engellilik, inanç, etnik köken, cinsiyet, milliyet, politik düşünce, ırk, cinsel yönelim, toplumsal konum ya da başka herhangi bir özelliğin, görevimle hastam arasına girmesine izin vermeyeceğime' diyoruz. Kadınların böylesi hem kişisel hem de toplumsal sağlığı etkileyen sağlık hizmetlerine erişimlerinin çeşitli nedenlerle kısıtlanması beni derinden yaralıyor. Bu tetkikler sadece kadının sağlığını korumakla kalmayıp koruyucu hekimlik olarak toplum sağlığını desteklemekte ve ekonomik olarak da tedavi edici hekimliğin getirdiği yükü ciddi oranda azaltmaktadır’’ diye konuştu.

Yavru, kadınların sağlık haklarındaki erişimi için ise şunları söyledi: ‘’Kadına biçilen rol günümüzde de eşitsizlik bağlamında devam etmektedir. Kadın iradesini ve kadının kendi bedeni üzerindeki haklarını ne yazık ki yok saymaktadır. Patriyarkal neoliberal sağlık sistemi kadınları yok sayarak, kadınların en temel anayasal hakkı olan sağlığa erişimini kısıtlıyor. Ekonomik güvencesizlik, özellikle kadın yaşamını tehdit eden şiddet ortamı, hukuksuzluk, kadına verilen değerin hala gerçek yerini bulamaması kadınların bu konuda mücadele etmesini engelliyor, sağlığa erişimde geri kalmasına neden oluyor.’’