Google Play Store
App Store

Öğretmenlik mesleğimde 26. yılım. Kampüslerden liselere yükselen dalga dalga yayılan eylemlerdeki tüm öğrenciler, gençler AKP iktidarı döneminde doğmuş veya büyümüş çocuklar. Son 23 yılın her anı biz öğretmenlerin, velilerin ve çocuklarımızın hayatı, eşit, laik, bilimsel, parasız, eğitim hakkı ve çocuklarımızın gelecek hayalleri için mücadele etmekle geçti.

Defalarca değiştirilen müfredat ve sınav sistemleri, 4+4+4 yasası, velilerin, öğrencilerin, öğretmenlerin itirazlarına rağmen zorunlu imam hatip dönüşümleri, Ensar, Aladağ, Kulp, Taşkent, Dikili; memleketimizin her yerinde tarikatlarda, tarikat yurtlarında çocuklarımızın çalınan hayatları, sınavlarda kopya skandalları, proje okulları, salgında ve depremde yaşatılan eşitsizlik, MESEM’lerde (Mesleki eğitim merkezleri) ve mesleki eğitim adı altında meslek liselerinde iş cinayetlerinde kaybettiğimiz çocuklar, gençler, eğitimin paralılaştırılmasından, yoksulluktan kaynaklı artan okul terkleri, ÇEDES başta olmak üzere protokol ve iş birlikleri eliyle tüm eğitim kurumlarının şirketleşmiş tarikat yapıları ile kuşatılması, mülakat gibi onlarca yöntemle ellerinden alınan gelecek umutları, yasaklanan şenlikler, festivaller hatta yasaklanan satranç turnuvaları, karma eğitim hakkı ihlalleri… Saymakla bitmez.

Çocuklarımızın, öğrencilerimizin, gençlerin yaşamadığı ne kaldı?

Üniversitelerdeki eylemlerin üçüncü gününde Anadolu Kız İmam Hatip Lisesi’ndeki bir öğrenci defter sayfasına döviz hazırlamış. "Korkma, biziz halk" diye yazmış.

Şimdi 23 yıldır farklı siyasi partilere oy vermiş yüzlerce ailenin, anne babanın çocukları ya tutuklandı, ya gözaltına alındı veya sabahın köründe gözaltı için evlerine gelindi, ev hapsi veya adli kontrol şartı aldı, gözaltı sırası ve sonrasında darp edildi. Bizim bir damla gözyaşına kıyamadığımız çocuklarımıza yaşatılmayan ne kaldı?

Proje okulu adı altında öğretmenlerinin sürgün edilmesine karşı günlerdir öğrencilerimiz eylemde. Bu uygulama aslında yıllar önce başlatıldı. 14 Mart 2014 tarihinde yürürlüğe giren 6258 Sayılı Kanun ile proje okullarının yönetici ve öğretmenlerinin atama yetkisi şu anki Milli Eğitim Bakanının aynı zamanda müsteşar olduğu yıllarda Milli Eğitim Bakanına verildi. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın sayıları 3-5’i geçmez dediği okulların sayısı iki bini aştı. Her geçen yıl proje okulu ilan edilen liselerin sayısı artırıldı. Ülkemizin her yerinde liseliler o günlerde de açıklamalar yayınladı, eylemler yaptı, okullarından uzaklaştırılan öğretmenlerini gözyaşları ile alkışlarla uğurladı. Amaçlanan siyasal kadrolaşma projesiydi.

Projeniz değiliz diyerek bir araya gelen veliler olarak aylarca mücadele ettik. Gün geldi Vefa Lisesi önünde boza dağıttık, gün geldi Cağaloğlu önünde balon uçurduk, Kadıköy Anadolu Lisesi önünde lokma dağıttık. Her gün bir lise önündeydik. Tutuklanan, gözaltına alınan, ev hapsi alan çocuklarımız için bir araya gelerek kurduğumuz Anne Baba Dayanışma Ağı’mız gibi, 4+4+4 döneminde kurduğumuz Öğrenci Veli Derneği’miz (Veli Der) gibi o günlerde de adımız Projeniz Değiliz olmuştu.

Proje okulu uygulamasına karşı en önde koşturanımız, CAL’ın (Cağaloğlu Anadolu Lisesi) efsane öğretmeni Mustafa Turgut’tu, öğrencilerinin Mutu’suydu. En çok biz öğretmenler, biz anne babalar koşturmalıyız diyordu. Ve öyle koşturduk ki gece gündüz koşturduk. Her gün bir okul önü, imza kampanyaları, basın açıklamaları… Ve bir gece yarısı öğrendik. Sendikadan çıkıp otobüse bindiğinde kalp krizi geçirmiş ve kaybetmiştik onu… İnanamadık, yıllar geçti biz onu kaybettiğimize hala inanamıyoruz. Her güçlüğe dayanan yüreği öğrencilerinden, o çok sevdiği okulundan ayrılmaya dayanamadı.

Onu. o çok sevdiği okulu CAL’ın önünden uğurladık. Öğrencileri, veliler, öğretmenler yüzlerceydik. Sürgün edildiği imam hatip lisesindeki öğrenciler ile CAL öğrencilerinin birbirlerine sarılarak ağlayışını her hatırladığımda… Nasıl sevmişti tüm öğrencilerini… Nasıl inanmıştı her birine. Öğrencilerinin deyişiyle Cağaloğlu’nu inletmiş dev gibi bir adamdı, dev gibi yüreğiyle bir devrim yapmıştı. O bir devrimci öğretmendi.

Kızı Dilan, Dilan’ımız yazmış.

“Köklü liselerdeki eylemler gündeme tekrar gelmişken size babam öğretmen Mustafa Turgut’un ölümünü hatırlatmak isterim. Kendisi 20 sene öğretmenlik yaptığı Cağaloğlu Anadolu Lisesi’nden proje okul sistemi ilk çıktığında ilk sürülen öğretmenlerdendi…. Aynı liselerde yine aynı cezayı kesiyorlar. Amaç köklü liselerdeki öğretmenlerle aktarılan gelenekleri hafızadan silmek. Mustafa Turgut evinden 2,5 saatte uzakta bir imam hatibe sürüldü. Mücadelesini bırakmadı ama o okula da her gün gidip aynı özveriyle çalıştı. 3 ay sonra evine dönerken kalp krizi geçirerek vefat etti. Onu omuzlarında okuldan uğurlayan öğrenciler cenazesini yine omuzlarında taşıdı. 3 ay öğretmenlik yaptığı imam hatipten öğrencileri okuldan izin alamamalarına rağmen okuldan kaçıp geldi. Başında hem dua okudular, hem slogan attılar. Vefat ettiğinde 57 yaşındaydı. Emekli olup bir köy evinde bahçesinde kedileriyle yaşamak istiyordu. Onu bu karanlık, proje okul silahıyla öldürdü. Bu silahı şimdi tekrar çıkartıp öğrenci ve öğretmenlere doğrultuyorlar.”

Kampüslerden liselere öğrencilerimiz, çocuklarımız tek ses oldular. Projeniz değiliz.

Bugün (18 Nisan) çocuklarımızın ilk duruşması için Anne Baba Dayanışma Ağı olarak 09:30’da çocuklarımız için adalet diyerek Çağlayan Adliyesi’ndeyiz. Öğrenci Veli Derneği olarak ta proje okuluna ve tarihin en büyük öğretmen kıyımına karşı Kartal’da öğrencilerimizin, mezunların yanındayız. Çocuklarımız, öğrencilerimiz için ortak geleceğimiz için.