Google Play Store
App Store

Umudumuz, dünyada en sık görülen kanserlere, siğillere yol açan bu çok yaygın infeksiyonun önlenmesini sağlayan dokuz bileşenli aşının artık ve bir an önce ulusal aşı programına alınmasıdır.

Kanser önleyici aşılar

Kanser, yaşam biçimi, biyolojik, çevresel olmak üzere çok sayıda etmenle ilişkili olarak uzun, sessiz bir süreçte gelişen bir hastalıktır. Bazı infeksiyonların kanser riskini artırdığı ve bazı kanserler ile de doğrudan ilişkili olduğu bilinmektedir. İlk kez ülke, bölge ve küresel düzeyde infeksiyonlarla ilişkili kanser oranlarını tahmin etmek için yayınlanan 2018 GLOBOCAN kanser insidans verilerine göre dünyadaki tüm kanserlerin %13’ünün infeksiyonla ilişkili olduğu öngörülmektedir. (de Martel C, Georges D, Bray F, Ferlay J, Clifford GM. Global burden of cancer attributable to infections in 2018: a worldwide incidence analysis. Lancet Glob Health 2020; 8: e180–90.)

Dünyadaki infeksiyon kaynaklı kanserlerin de %90’ından dört patojen sorumludur. Bunlar aralarında rahim ağzı kanseri ve penis kanseri de olan kanserlerle yakın ilişkili “İnsan Papilloma Virüsü” (HPV ), karaciğer kanserine yol açan Hepatit B (HBV) ve Hepatit C virüsleri (HCV) ve mide kanserine yol açan Helicobacter pylori adlı bakteridir.

Ayrıca AIDS etkeni olan HIV de bağışıklık sistemini baskılayarak kanser gelişimine yol açabilmektedir. İnfeksiyon kaynaklı bu kanserler farklı şekillerde önlenebilir veya tedavi edilebilir. HPV ve HBV aşı ile önlenebilen kanserlerdir. H. pylori için antibiyotik tedavisi ve iyileştirilmiş hijyen, HIV ve HCV için antiviral tedaviler ile infeksiyon kontrol altına alınarak bu kanserler etkili bir şekilde azaltılabilir.

HPV

Kanser gelişiminde infeksiyonun önemli belirleyici olduğu modellere verilebilecek en iyi örnek ”serviks” yani “ rahim ağzı “kanseridir. HPV, özellikle seks, öpüşme veya dokunma, temas gibi yakın fiziksel temas yoluyla yayılan ve çok yaygın bir virüstür. Virüs dış ortama dayanıklı ve birçok dezenfektana dirençlidir. Yetersiz ya da uygun olmayan dezenfeksiyon, hastane/sağlık bakım ortamında önemli bir bulaş sebebidir. Mesela, transvajinal ultrason probu gibi tıbbi aletlerle bulaş olabilir.

HPV ile rahim ağzı kanseri arasındaki bağlantı, 1980’lerde bilim insanı Harald zur Hausen tarafından keşfedilmiş ve bu keşif nedeniyle bu bilim insanı Nobel ödülü kazanmıştır. Daha ileri araştırmalarla da doğrulanan bu bulgular HPV’nin diğer kanser türlerindeki rolünün de ortaya çıkarılmasını sağlamıştır. HPV infeksiyonunda bağışıklık sistemi yaklaşık %90 oranında virüsü temizlemektedir.

RAHİM AĞZI KANSERİ

Virüsün temizlenemediği yüksek riskli HPV tipleri ile infekte olan bazı kişilerde, virüs kendini hücrelerin DNA’sına entegre ederek,uzun, sessiz bir dönem sonunda kansere yol açmaktadır. Doğal bağışıklık, bu uzun sessiz dönemde virüsü tamamen yok edemediği için kansere karşı koruyucu olmamaktadır. HPV ile rahim ağzı kanseri arasındaki ilişkiye ilişkin göreceli riskler, kanser epidemiyolojisinde şimdiye kadar belirlenen en güçlü istatistiksel ilişkilerden biri olan 20-70 aralığındadır.

Şöyle açıklamak mümkün olacaktır; HPV olmasa rahim ağzı kanseri gelişmez yani bu kanser bu virüs ile %100 ilişkilidir ki bu sigara, akciğer kanseri ilişkisinden çok daha güçlü bir ilişkidir. Ama HPV infeksiyonu bu hastalığı tetiklemek için tek başına da yeterli değildir, yani HPV ile her infekte olanda rahim ağzı kanseri gelişmez. Çevresel veya kişisel diğer faktörler de rol oynar.  Bu faktörlerden bazıları sigara içmek, yüksek doğum oranı, doğum kontrol hapı kullanımı, vitaminlerinden yoksun diyetler, genetik duyarlılık özellikleridir.

HPV AŞISI

İlk HPV aşısı 1990’larda Avustralyalı araştırmacılar tarafından geliştirilmiştir. Önce 2006’da dört ana HPV türüne karşı etkili olan, 2014 yılında da kapsamını kansere ve siğillere neden olan ek HPV türlerine karşı koruma sağlayacak şekilde genişleten dokuz bileşenli bir diğer versiyon uygulanmaya başlamıştır. HPV aşıları, büyük ölçekli randomize kontrollü çalışmalarda da gösterildiği üzere çok etkilidir. Araştırmalar, aşı, insanlar virüse maruz kalmadan önce erkenden uygulandığında rahim ağzı kanseri riskini %99 oranında azalttığını göstermektedir. Bu nedenle, okul aşılama programları HPV aşılarından en iyi şekilde yararlanmada çok etkili bulunmaktadır. Ayrıca bu aşıları okullarda vermenin bir başka önemli nedeni de, aşının etkinliğinin uzun süreli olmasıdır. Yüksek aşılama oranlarına sahip ülkelerde rahim ağzı kanseri oranlarında büyük düşüşler sağlanmıştır. HPV aşılarının ilk onayları, rahim ağzı, vulva, vajina ve anüs kanserleri için olmakla birlikte son yıllarda artan kanıtlar, aşının oral (ağız, boğaz) kanserlerle yakın ilişkili HPV infeksiyonlarını azaltmadaki rolünü de ortaya koymaktadır. Kanser önleyici bir aşı olan HPV aşısı 150’ye yakın ülkenin ulusal aşı takviminde yer almakta, 50’yi aşkın ülkede hem kız hem erkek çocuklar için uygulanmaktadır. Koruma penceresi artan dokuz bileşenli aşı, 9-45 yaş aralığında, rahim ağzı ve genital kanser önleyici onaylarına ek olarak hem baş-boyun kanserleri hem de genital siğiller için kullanım onayı almıştır. Türkiye’de yapılan çalışmalar ve veri ne yazık ki kısıtlıdır. Ama en sık 15-44 yaş arası kadınları etkileyen rahim ağzı kanserlerinde, ikili ya da dörtlü aşı bileşeninin yeterli korumayacağı türlerin de önemli rol oynadığını göstermektedir. Ayrıca önemli psikolojik ve kozmetik sorunlara yol açan ve çoğunlukla kayıt dışı kalan genital siğillerin arttığı gözlemleri paylaşılmaktadır.

Umudumuz, dünyada en sık görülen kanserlere, siğillere yol açan bu çok yaygın infeksiyonun önlenmesini sağlayan dokuz bileşenli aşının artık ve bir an önce ulusal aşı programına alınmasıdır. Yapılan modelleme çalışmaları; kadın,erkek bireylerin dokuz valanlı aşı ile %80-90 aşılanmaları durumunda, dünya ölçeğinde yaklaşık 50 milyon olgunun kanser olmasını önleneceğini göstermektedir.

KAYNAK 

https://ourworldindata.org/cancer#some-cancers-are-caused-by-infections-which-can-be-effectively-prevented-or-treated

http://nap.nationalacademies.org/11026