Batı ile Rusya ve Sırbistan arasında bölünen Batı Balkanlar’ın 600 bin nüfuslu küçük ülkesi Karadağ’da pazar günü kritik bir seçim gerçekleşti. 1991’deki bağımsızlıktan bu yana 30 yılı aşkın bir süredir ülke yönetiminde partisi Karadağ Sosyalist Demokrat Partisi (DPS) ile birlikte söz sahibi olan Milo Djukanoviç seçimi kaybetti.

Başbakan ve cumhurbaşkanı olarak yıllar yılı görev yapan ülkenin en güçlü siyasi figürü konumundaki Djukanoviç, ülkesini NATO’ya sokan ve AB üyeliği için müzakere sürecini başlatan ana karakterlerdendi.

19 Mart’taki ilk turda yüzde 28,9 oy alan Avrupa Hareketi’nden merkez siyasetçi Jakov Milatoviç ikinci turda yüzde 60’a ulaşarak ülkenin sekizinci cumhurbaşkanı oldu. İlk turda oyların yüzde 35,3’ünü alan Djukanoviç ise ikinci turda yüzde 40’ta kaldı.

***

Karadağ Sosyalistleri Demokratik Partisi 1990’da çok partili sistemin kurulmasından bu yana iktidarda olan sosyal demokrat bir parti.

Ülke siyasetinde egemen bir rol oynadı.

Kampanyası sırasında yolsuzluğu azaltma, yaşam standartlarını iyileştirme, AB ve komşu Sırbistan ile bağları güçlendirme sözü veren Milatoviç, Sırbistan, Rusya ve Ortodoks Kilisesi’ne yakın partilerden destek aldı.

Milatoviç’in zaferinin partisi Avrupa Hareketi'ne 11 Haziran’da yapılacak parlamento seçimlerini de kazandırması bekleniyor. Şayet bir aksilik olmazsa.

Cumhurbaşkanlığı seçimindeki değişim dalgasının 11 Haziran’daki genel seçime de yansıması bekleniyor.

Bu sıradan bir seçim değildi. Bir nevi Sırbistan-Rusya ile Batı arasındaki bir seçimdi. Milatoviç’e kazandıran da ülkedeki Sırplardı. Uzun zamandır Batı-Sırbistan haliyle Rusya arasında bir çekişmeye sahne olan Karadağ, küçüklüğüyle ters orantılı olarak jeopolitik denklemde oldukça büyük bir yer kaplıyordu.

ABD ile geliştirilen ilişkiler neticesinde elde edilen NATO üyeliği Belgrad ve Moskova tarafından hiçbir şekilde affedilemeyecek hatalardandı. Ancak Djukanoviç’in Batı ve NATO yanlısı siyaseti ülkeyi dün itibariyle 74. yıldönümünü kutlayan savaş örgütünün bir parçası yaparken toplumsal ve siyasal kırılma da derinleşti.

***

Ukrayna Savaşı’yla birlikte Balkanlar’daki dengeler de sarsılıyor. Son dönemde krizlerle anılan Karadağ da bu nüfuz mücadelesine sahne olan ülkelerden. NATO üyesi Karadağ, AB’ye de girmek için çabalıyor. Bu durum ise Sırbistan ve Moskova’yı rahatsız ediyor.

Güç merkezleri arasındaki jeopolitik etkinlik mücadelesine sahne olan Gürcistan, Moldova, Bosna-Hersek gibi Karadağ da gelinen noktada Balkanlar’ın yumuşak karnı olan coğrafyalardan. Olası bir istikrarsızlığın tüm Balkanlar’ı ateşe atmasından endişe ediliyor. ABD liderliğindeki Batı Cephesi ile Rusya ve Çin hattı arasında nüfuz mücadelesi yerkürenin dört bir tarafında sürerken taraflardan hamle üstüne hamle geliyor. Sırbistan ve Batı yanlıları arasında bölünen ülkede ivme son seçimle birlikte Sırbistan-Rusya lehine dönse de zorlu bir süreç ülkeyi bekliyor.

***

BATI KAPİTALİZMİNİN EN DEĞERLİ KURUMU SAVAŞ ÖRGÜTÜ NATO!

Savaş örgütü NATO 74. yıldönümünü Finlandiya’nın askeri ittifaka alınmasıyla taçlandırdı. Soğuk Savaş öncesinde küresel kapitalizmin jandarmalığını yapmak için kurulan NATO, kendisinden beklenilen rolü bugüne kadar en kanlı şekilde oynadı. Küresel kapitalizmi korumak için elinden gelen her şeyi yaptı. Savaşlar, çatışmalar, müdahaleler ne varsa gerçekleştirdi. Tam da bu nedenle İlhan Uzgel hocanın da vurguladığı üzere “Batı kapitalizminin en değerli kurumudur NATO!” Batı emperyalizminin silahlı aparatı NATO genişlemeye, yayılmaya devam ederken yeni çatışmaların, gerilimlerin de tohumlarını ekiyor. Genel Sekreter Jens Stoltenberg, Çin ve Rusya’ya karşı gerilimi tırmandıracaklarını katılım töreninde bir kez daha vurguladı. Büyük kapışma öncesi saflar sıkılıştırılıyor. Bir süre öncesine kadar "beyin ölümü" gerçekleşti denilen NATO'nun Ukrayna Savaşı vesilesiyle yeniden aktifleştirilmesi tesadüf değil. Kapitalist-emperyalist barbarlığın yönelimleri doğrultusunda eli kanlı NATO bundan sonra da pek çok yerde karşımıza çıkacak.