Karnavalesk noir ve efsanevi intikam
Yaşayan en sevdiğim oyuncu Dev Patel’in yönetmen koltuğundaki ilk deneyimi ‘Maymun Adam’ ve Guillermo del Toro’nun noir estetiğini karnavalesk bir dünyayla buluşturduğu ‘Kabus Sokağı’, Amazon Prime’da yeni eklenenler arasında.
Her kavramın bir tarihi vardır; karnavalın da. Geleneksel kültürlerde halkın eğlencesi olarak başlayan karnavallar, otoriteye karşı özgürleşme ve kural ihlallerine kahkahalar atma alanlarıydı. Ancak bu alanların her zaman karanlık bir yanı da oldu. Grotesk imgelerin, deforme bedenlerin sergilendiği bu dünyalar, Umberto Eco’nun Çirkinliğin Tarihi kitabında işaret ettiği gibi kutsal inançların parodileri ve müstehcenlikle doludur. Mihail Bakhtin’in ‘karnavalesk’ kavramını geliştirdiği Rabelais ve Dünyası kitabı da bu çerçevede okunabilir. Guillermo del Toro’nun Kabus Sokağı filmi, bu uğursuz karnaval ruhunu sinematik bir dehşetle sunuyor. William Lindsay Gresham’ın 1946 tarihli romanına dayanan film, daha önce 1947’de Edmund Goulding tarafından uyarlandı.
Del Toro’nun Fox Searchlight desteğiyle 2021’de çektiği bu yeni versiyon, onun Suyun Sesi (The Shape of the Water, 2017) ve Pan’ın Labirenti (Pan’s Labyrinth, 2006) gibi önceki işlerinin etkisini taşıyor. Güçlü oyuncu performansları, kusursuz yapım tasarımı ve güçlü temalar ve dikkat çekici karakter gelişimleriyle şekillenen bu film, Stan’in (Bradley Cooper) karnavalda başlayıp büyük bir dolandırıcıya dönüşerek sona eren karanlık hikâyesini işliyor. Filmin her perdesi giderek daha da karanlıklaşıyor; öyle ki finalde kimin sağ çıkacağını ancak son sahnelerde anlayabiliyoruz. Stan’in hikâyesi, insan ve ‘ucube’ olmanın sınırlarını sorgularken, kader, özgür irade ve yanlış seçimlerle yoğrulmuş bir anlatıya dönüşüyor.
Stan’in başladığı noktaya daha kötü bir biçimde dönmesi, romanın yazarının otobiyografik izlerini taşıyor. William Lindsay Gresham’ın ruhsal sorunları, alkol bağımlılığı ve dünyadaki materyal gerçeklikten öteye geçerek, içsel bir anlam arayışına giren ezoterik arayışları, Stan karakteri üzerinden yansıtılıyor. Tarot kartları ve spiritüalizm etkisi filmde de hissediliyor. Yazarın trajik sonu -körlük, hastalık ve intihar- bu hikâyeye gömülü bir gerçeklik sunuyor. Kabus Sokağı, del Toro’nun en iyi filmi olmasa da Film Noir türüne kattığı derinlik ve görsellik sayesinde önemli bir eser.
∗∗∗
MAYMUN ADAM
Dev Patel’i çoğumuz ‘Slumdog Millionaire’ (2008) ile tanıdık. Bu filmdeki performansıyla büyük övgü toplayan oyuncu, kariyerine ‘Lion’ (2016) ve ‘The Green Knight’ (2022) gibi önemli yapımlarla devam etti. Şimdi ise hem başrolünde oynadığı, hem ortak yazarlığını ve yapımcılığını üstlendiği ‘Maymun Adam’ ile yönetmen koltuğunda oturduğu ilk filmi karşımızda. Film, annesinin ölümünden sorumlu yozlaşmış liderlere karşı bir dövüş kulübü savaşçısının intikam hikâyesini anlatıyor. Patel’in canlandırdığı Kid karakteri, çocukluk travmasını, annesinin ona anlattığı Hanuman efsanesinin rehberliğiyle mücadeleye dönüştürüyor.
Patel, hikâyeye sınıf mücadelesi ve yolsuzluk gibi katmanlar ekleyerek filmi basit bir aksiyonun ötesine taşıyor. Bu filmi John Wick ile kıyaslayanlar çok oldu. Ünlü yönetmen ve filmin yapımcısı Jordan Peele’in filme dair yorumu da dikkat çekiciydi: “Bu film, ‘John Wick’in aksiyon kalitesini alıyor ve duygusal bağlarla zenginleştiriyor.” Hatta filmde Kid’in bir silah satıcısıyla geçen diyalogda, “John Wick’i sever misin? Aynı silah bende var!” detayı seyirciyi gülümsetiyor. ‘Maymun Adam’ sadık ve cesur yarı insan yarı maymun Hindu tanrısı Hanuman’ın efsanesiyle başladığından dolayı filmin ana karakterinin başlangıç hikâyesi de olağanüstü bir kahramanla eşleşmiş oluyor. ‘Maymun Adam’ın açılış sahnesinde yumuşak bir ton oluşturarak, seyirciyi hikâye anlatımının gücünün içerisine draması ile çekip, ancak hemen ardından aksiyon dolu sert dünyaya geçiş yapması ile ilginç bir stratejisi de var. Filmin sert ama aynı zamanda şefkatli olmasını sağlayan Dev Patel’in oyunculuğu gene harika. Ancak Patel’in oyunculuğu kadar yönetmenliğinden de çok etkilendim. Filmin yapım süreci zorluklarla dolu geçmiş; Pandemi, kazalar ve talihsiz olaylar ekibi zorlamış. Ancak sonuç, estetik ve duygusal derinliğiyle öne çıkan, aksiyon ve mitolojiyi harmanlayan bir yapım olmuş. Dövüş sahneleri ve müzikleri etkileyici, bazı olay örgüsü kopukluklarına rağmen, film izleyiciyi içine çekiyor ve aksiyonla toplumsal mesajları dengede tutmayı başarıyor. Sonuç? ‘Maymun Adam’ hem aksiyona doyuran, hem düşündüren, hem de ikinci bir devam filmini hak eden bir yapım olarak öne çıkıyor. Patel’e hayranlığınız artacak!