Google Play Store
App Store

Osmanlı’da oyun çoktur derdi Kemal Tahir. Bu tuzağa düşmemek, bu oyuna gelmemek de bizim boynumuzun borcu olsun! Yakında evlere bile kayyum atayacak olan bunlarla anayasa değişikliği yapmak mı, hayır, asla ve haşa!

Kayyum çito?

Daha dün gibi diyeceğim, dedim bile, ama özlemden gözlerim yaşardığı, nostaljiden kalbim ayaklandığı için filan değil, nerdeee, herhalde 50-60 yıl önce Eskişehir’de Göçmenevleri’ndeki evimizde, sokağımızda filan yaşamış olmalıyım o saf ve katıksız neşeyi!

Onu da yazla kış arasına iki darbe sokup, kanımızı akıtıp canımıza okuyarak bitirdiler! Güzün de adını kötüye çıkardılar! Bir daha da ne bahar gördük ne iyilik, ne sokağın şenliği ne arkadaşlığın neşesi! Gezi’de yüzümüz güler gibi oldu, hazirandır, iyidir diye bir umut yine yeşerdik, çiçeklendik... Fakat ardından askerî darbeleri aratmayan sivil darbe gelecekmiş, bilemedik!

Eski darbeler “Atatürk ilke ve inkılapları, Cumhuriyeti koruma” dümeniyle yapılırdı, en çok da Cumhuriyetçiler, demokratlar zarar gördü bunlardan, memleketin gördüğü zararsa ortada! Cumhuriyeti bir avuç azgın siyasal İslamcıya ve faşiste, ırkçıya teslim etmekmiş meğer niyetleri, o da oldu! Dahası öyle büyüttüler ki işi, kendi aralarında, birbirlerine askerî darbe yapmaya kadar götürdüler! Bize de müdahil olmak ne, seyirci olmak kaldı kala kala!

Yetti mi, yetmedi, 12 Mart 1971 Askerî Muhtırasının başlattığı işi 12 Eylül 1980 askerî darbesi büyüttü, genişletti, sağlamlaştırıp kurumlaştırdı, Cumhuriyetin tüm kurumlarını, başta TDK, TTK olmak üzere gericilere, sağcılara, milliyetçilere teslim etti!

“Bir dokun bin ah” işit ya da “bin ağla!” Daha dün gibi dediğim 1994, her şey daha kötüye gittiği için son 30 yılda, ha dün ha bugün, hiç farkı yok, BDS Yayınları, “Ben Devletim ...” diye başlayan bir dizi kitap yazmıştı, pasaport vermem, işkence ederim, vururum, fişlerim, suçlarım, hatta kelime oyunuyla şöyle bir başlık da yapılmıştı, “Ben dövletim döverim!” Ona ne şüphe!

Öğrenciler üniversitenin önünde protesto gösterisi yapıyor, güvenlik güçlerinin içinden genç bir ses onlara “ben devletim!” diyor, belki o öğrencilerle yaşıt bir ses! Son günlerin moda kavramıyla, galiba “devlet aklı” bunu emrediyor, “devlet aklı/devlet haklı” diye uyaklı da üstelik!

O uyaklı da vaziyet dayaklı! Yakında Anadolu’nun pek çok yerinden, kar yolları kapattı haberleri gelmeye başlayacak kış koşullarından ötürü! O doğal, inananlar için Allah’ın emri, kayyum da kasabaları, şehirleri kapattı kıştan önce, bu da devletin emri!

Kayınpederim, devri daim olsun, Muşluydu, Mesrur Bey, veterinerdi, çok hikâye anlatırdı eskilerden, yörede şarap bulamayıp, Varto’ya gittiklerinden, Postacı Haydar’dan, “iyi ki sizinkiler vardı, yoksa nasıl şarap bulurduk?” derdi, karakol kurulmuş, başına da komiser gelmiş, şaşırmışlar, “polos polos, komisar çito?” diye anlatır, eliyle koluyla da anlatımını destekler, adeta Kürtçeden Türkçeye çevirirdi bana, “polis polis de komiser ne?” diye şaşırdıklarından söz ederdi.

Esenyurt Belediye Başkanı Prof. Dr. Ahmet Özer’i aldınız, 1.5 ay önce Kardeşlik Festivali yapmıştı, Şeyhmus Diken’le ben de edebiyatta, şiirde kardeşlik üzerine kalabalık ve ilgili bir topluluğa konuşmuştuk. Hocayla meslektaş çıktık, o Hacettepe Sosyoloji’dendi benden 6-7 yıl sonra, ben ODTÜ Sosyoloji’den, o yüksek lisans ve doktorasını ODTÜ’de yapmıştı, ortak hocalarımızdan konuşmuştuk, roman yazmış, aile hikâyesini anlatan bir kitap, onu verdi, bugünlerde okuyacağım.

Onun şaşkınlığı geçmeden Mardin, Batman, Halfeti belediye başkanlarını aldınız, kayyum atadınız. Rehin almak diyoruz buna artık, Demirtaş’tan Kavala’ya, askerlere, komutanlara, Gezi tutsaklarına, şairlere, yazarlara pek çok insanı, sözde yargı, sözde adalet ve sözde hukukla, sözde yasayla rehin aldığınız gibi, belediye başkanlarını da rehin alıyorsunuz, kayyum atıyorsunuz! Anayasayı değiştirmek, laik cumhuriyete son vermek, İslam Cumhuriyetinin yolunu açmak ve tek adamı ömür boyu cumhurbaşkanı yapmak için! Zaten açık açık söylüyorsunuz artık hiç saklamadan! Ver oyu, al rehinleri!

Osmanlı’da oyun çoktur derdi Kemal Tahir. Bu tuzağa düşmemek, bu oyuna gelmemek de bizim boynumuzun borcu olsun! Yakında evlere bile kayyum atayacak olan bunlarla anayasa değişikliği yapmak mı, hayır, asla ve haşa!