Kazdağları'nda talan devam ediyor: Bu sefer de AKP’li belediye göz dikti

Aycan KARADAĞ

Kazdağları son yıllarda maden tehdidi altında. TEMA Vakfı tarafından yayınlanan ‘Kazdağları ve Yöresi’nde Madencilik’ başlıklı raporuna göre Biga Yarımadası’nın yüzde 79’u metalik madencilik için ruhsatlandırıldı. Yerli ve yabancı şirketler ise bölgede her gün yeni bir maden projesi adı altında talan projeleri için çalışma yürütüyor. 

Şimdi de AKP’li Balıkesir Büyükşehir Belediyesi bölgeye yakın bir alanda maden projesi yapmak için harekete geçti.

Belediye, Balıkesir’in İvrindi ilçesine bağlı Sarıca Mahallesi’nde kalker ocağı ve kırma eleme tesisi projesi için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’na başvuruda bulundu. 

AYDA BEŞ PATLATMA

25,9 hektarlık ormanlık alanda yapılacak projede patlama işlemi uygulaması yapılması dikkat çekti. Proje dosyasında yer alan bilgilere göre;  ormanlık alanda ayda 5 patlatma işlemi yapılacak. Proje kapsamında yılda 2 milyon ton üretim yapılması planlanıyor. Söz konusu proje için 5 yıllık çalışma izni alındı.  Proje alanı ise Sarıca Mahallesi’ne sadece 435 metre mesafede yer alıyor. 

CENGİZ HOLDİNG’E ONAY

Öte yandan Cengiz Holding’in Kazdağları’nda hayata geçirmek istediği maden projesinin ikinci başvurusu geçen ay kabul edildi. Cengiz Holding’in Kazdağları’nda yürüttüğü ‘Halilağa Bakır Ocağı Kapasite Artışı, Cevher Zenginleştirme Tesisi ve Atık Depolama Tesisi Projesi’  için Bakanlık ‘çevresel etki değerlendirme (ÇED)olumlu’ kararı verildi. Çevre örgütleri ve halk tarafından açılan toplam üç davada mahkemenin iptal ettiği proje ile ilgili davalar sürerken, ikinci başvuru yapıldı. Bakanlıktan yapılan açıklamada, ikinci başvurunun ‘inceleme değerlendirme komisyonu toplantısında komisyon çalışmaları ve halkın görüşleri dikkate alınarak’ ÇED olumlu’ kararı verildiği ifade edildi.

Gülpınar Sürdürülebilir Yaşam Derneği tarafından Kazdağları‘nda yaşanan çevre tahribatı raporlaştırıldı.  

Bölgede termik santrallar, metalik madencilik (altın, bakır, uranyum) taş ve kum ocakları, rüzgâr enerji santralları (RES), jeotermal enerji santralları (JES), artan yapılaşma, eko-turizm, tarım alanlarının, sulak alanların, tarihi ve doğal yapıların tahribi, yeni kıyı imar planları ve yoğunluğu artırılmış imar planlarına dikkat çekildi.

EKONOMİK TAHAKKÜM

Ayrıca Türkiye‘nin dört bir yanında doğasını korumak için mücadele eden insanların açılan davalarla nasıl bir ekonomik tahakküm altında olduğu da belirtildi. Projelerin tanıtımından, açılan sondajlara, verilen ÇED olumlu veya muafiyet raporlarına, bilirkişi raporlarından açılan davalara kadar birçok aşamada yaşam savunucularının ödemeler yaptığı ve bunları kendi aralarında toplamak zorunda kaldığına, hukuka erişimin önündeki ekonomik engellere vurgu yapıldı.