#KenetlensendeOrtadaFutbolYok

Son haftalarda sahada oynanan çok kötü futbol dışında saha dışındaki birçok olaya odaklanan Galatasaray, şampiyonluk yolunda Kasımpaşa deplasmanında ağır bir yara aldı.
12 Kasım 2023 tarihinde Başakşehir’i deplasmanda 7-0 mağlup eden Galatasaray, Okan Buruk teknik direktörlüğünün futbol olarak en parlak dönemine giriş yapmıştı. Bu dönemin aynı sezonun ikinci yarının ortalarına kadar sürdüğünü söyleyebiliriz, zira sarı-kırmızılıların formu düşse de son 10 haftada 13 gol atan Icardi’nin performansı ile mutlu sona ulaşmıştı. Bir nevi o sezonun, kabaca, başında Gomis, sonunda Icardi ve bu ikisi arasında Okan Buruk performansları ile kazanıldığını söylemek mümkün.
Herhalde 2024-25 sezonunda, ekim ayındaki Antalyaspor maçından bugüne kadar geçen sürenin de Buruk’un görev döneminin en kötü performansı olduğuu söyleyebiliriz. Üstelik bu 2 performans arasında doğal olarak şöyle bir fark da oluyor. Birisinde futbolcular ve taraftarlar dahil, tüm camiada, ne olursa olsun işlerin iyi gidebileceğine dair inanç varken, diğerinde çığ gibi büyüyen negatif ortam, oyuncuların sahada oynatılmek istenen oyuna asla ikna olmamasını da beraberinde getiriyor. Tabii işlerin böyle gitmesinin sebebi psikolojik olmasının ötesinde sahadaki oyunla ilgili. Galatasaray, dünyada, bu seviyedeki liglerde, sadece Arap Yarımadası’ndaki ve Çin’deki bazı takımlara nasip olacak bir maaş bütçesi ile, alanının en iyilerinden olan bir forvetle, rakip ceza sahasında doğru dürüst hiçbir hücum organizasyonu yapamıyor, kritik maçlarda kaleyi bulabilen bir şut dahi çekemiyor ve dahası, bu sezona özel olarak, transfer edilen her futbolcu sonrası diziliş ve taktik anlayışını değiştiriyor. Özellikle, Okan Buruk’ın, neredeyse her savunma oyuncusu transferinden sonra defans formasyonunu (3lü veya 4lü) değiştirmesi ve geçen haftaki sezonun en önemli maçına, kafasınndaki, Ajax maçından sonra söylediğine göre meşhur tadının damağında kaldığı, formasyon ile değil (3lü), zorunda kaldığın formasyon ile çıkması (4lü) bu sezonki planlamaların nasıl kötü yapıldığını da gösteriyor.
Kasımpaşa maçının da önemli bölümü tabloda hiçbir değişikliğin olmadığı bir mücadeleye sahne oldu. Galatasaray futbol takımının tüm hücum planı, mevcut takımın dikine oynayabilen ve oyunun 2 tarafında da etkili bir performans veren tek oyuncusu Mario Lemina’ya kendi yarı alanının ortasında rahat oyun kurabilecek ortamı yaratabilmekti, fakat tek oyuncuya böyle bir bağlılık, beraberinde hazırlık pasları dediğimiz, hiçbir katkısı olmayan pasların sayısını giderek artırıyordu. Galatasaray’ın bir başka problemi de, uzun süredir Victor Osimhen’i, 2 rakip stoperin arasından kurtaracak, özellikle cepheden yapılacak varyasyonların yokluğu. Osimhen, her maç bu yüzden çok daha büyük bir alanda efor sarfetmek zorunda kalıyor ve yüksek ihtimalle de maçın 1 saati geçildiğinde, gol pozisyonlarında verdiği kararlar çok etkili olmuyor. Nijeryalı süperstar buna rağmen geriye düşülen maçta, kabullenmeyen birkaç oyuncunun başında geliyordu ki Galatasaray’ın 2 golü onun adeta yoktan var ettiği 2 pozisyonla geldi. Galatasaray’ın, maçın son anına kadar, kendisini bu kadar adamış bir süperstarla ortaya koyduğu bu oyun teknik kadro açısından bir utanç olmalı.
Galatasaray, camia açısından hep mutlulukların yaşandığı bahar aylarına büyük bir krizle giriyor. Buradan çıkış kolay olmayacak. Hele hele, sahadaki oyuna odaklanmak yerine, başarısızlık sarmalına girmiş takımların tipik davranışı olan, saha dışında yaratılmış hayali canavarlara odaklandıkları sürece hiç.