Google Play Store
App Store

Ülkemizde müzik üstüne pek çok kitap yayınlandı. Müziğimizin geçmişi, bugünü, geleceği üstüne görüş ve öneriler sunan araştırma-inceleme kitapları aracılığı ile tarihimizde bir yolculuğa çıkabiliriz

Kimliğimizin aynası müzik

Toplumsal değişim ve kimlik arayışımıza tanıklık etmek için müziğimiz üstüne yazılmış kitaplara bir göz atmak yararlı olabilir. Bu kitapların bir kısmı anı kitapları… En yenisi, önceki hafta, ‘Yaşamak Hatırlamaktır’ başlıklı yazımda değindiğim değerli müzikolog Prof. Filiz Ali’nin “Bir Tutkunun Peşinde Carl Ebert - Genç Cumhuriyetimizin Tiyatro ve Opera Serüveni” başlıklı kitabı… Filiz Ali, daha önce de “Müzik ve Müziğimizin Sorunları”, “Dünyadan ve Türkiye’den Müzisyen Portreleri”, “Ferhunde Erkin Tuşlar Arasında”, “Cemal Reşit Rey Unutulmaz Marşın Bestecisi”, “Elektronik Müziğin Öncüsü Bülent Arel” gibi müzik tarihimize ışık tutan kitaplar yazmıştı.

Bir dönem İBB Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nun Sanat Yönetmenliğini yapan Prof. Filiz Ali’nin en büyük eseri, kurduğu AIMA (Ayvalık Müzik Akademisi) hiç kuşkusuz. Akademi’nin düzenlediği Ayvalık Müzik Festivali şu günlerde 10. yaşını kutluyor. Festivalde bu akşam “Rüya Taner ve Kürşat Başar ile Yerelden Evrensele” dinletisi var. Ona yetişemesem de gelecek hafta sonu (21 Eylül Cumartesi) Kisuk Kwon’un piyano resitalini kaçırmamaya çalışacağım. Nasılsa Ayvalık Film Festivali için orada olacağım. İki festivalin buluşması Ayvalık’ın entelektüel izleyicisine zorlu ama keyifli günler yaşatacak. İki festival de devlet desteği olmaksızın mucizeler gerçekleştiriyor.

CUMHURİYET VE MÜZİK

Haftaya Ayvalık’ta buluşmaya söz vererek, biz dönelim konumuza; müzik tarihimizi konu alan kitaplara… Değerli müzik araştırmacısı Melih Duygulu’nun Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’ndan çıkalı henüz iki ay olan yeni kitabı “Cumhuriyet ve Müzik”, müzik tarihimizi toplumsal bağlamından soyutlamadan ele alan kapsamlı bir çalışma. Etnomüzikolog Melih Duygulu’yu Milletlerarası Halk Kültürü Kongresi’ne sunduğu “Küreselleşme ve Sosyal Değişim Sürecinde Türk Halk Müziğinde Kimlik, Tavır, Teknik” adlı bildirisi ile tanıdı müzik camiası. Ardından halk müziğimiz üstüne başka kitapları çıktı. Duygulu yeni kitabında Cumhuriyet dönemi müziğini ideoloji, politika ve kültürel kodlar açısından inceledikten sonra, süreci dört dönemde değerlendiriyor: Kuruluş (1923-41), Esneme (1941-60), Kırılma (1960-90) ve Kopuş - Popüler Kültür (1990-2023) dönemleri.

Kitabın ikinci bölümünde, müzik türlerini ve kurumları (Resmi Kurumlar: eğitim kurumları, icra kurumları, araştırma kurumları ve arşivler ile yarı resmi ve özel kurumlar) ele alıyor. Ardından, bestecileri (geleneksel/ Batı Müziği / popüler müzik), ses ve çalgı icracıları ile müzik gruplarını tanıtıyor; Cumhuriyet döneminde müzik araştırmalarını ele alarak, halk müziği araştırmaları, derlemeler, müzikologlar ve etnomüzikologlara ilişkin bilgiler veriyor. Üçüncü bölüm, ‘Cumhuriyet Dönemindeki Her On Yılın Müzik Serencamı’ üstüne. Bu bölümde, her dönemin toplumsal-siyasal atmosferi ile ekonomik yaşamdaki değişimlerin müzik üzerindeki etkileri yorumlanıyor.

1953-63 döneminin koşullarını anlatırken, “İlk başlardan beri söylenen ‘Batı’nın teknolojisini, bilgi birikimini alıp modern dünyayla eklemlenmek, fakat Türk kültürünün niteliklerini korumak’ fikri artık bu aşamadan sonra hayal olmuştur” diyen Duygulu, 1983-93 dönemine ilişkin şunları söylüyor: “Ne liberal, ne demokratik, ne kolektivist, ne de çoğulculuğu esas alıyordu bu rejim. Söylemler Kemalist, uygulamalar baskıcıydı… Kürtçe şarkıların seslendirilmesi, yayımlanması yasaklandı. Türk ve Kürt kimliklerin ortak paydasına din oturtularak yeni politikaların bunun üzerinden bina edilmesi teşvik edildi”… 2013-23 döneminde sanata ilginin azalmasını, müzik endüstrisindeki tıkanıklığı ve giderek yoğunlaşan popülizmi vurgulayan yazar, sanat etkinliklerinin ücretsiz sunulmasının sakıncaları üzerinde duruyor…

Çağdaş bir insan ve toplum yaratma hedefi ile yola çıkan Cumhuriyetimiz bu hedefe yaklaşabildi mi sorusunun yanıtını merak edenler müziğimizin bugününe bakabilirler. Kimliğini aramaktan yorulan bir toplumun müziğinin de yorulması şaşırtıcı değil… Müziğimizin serüvenine ayna tutan Melih Duygulu’nun kitabı yalnızca müzik tutkunları için değil, sanata ilgi duyan herkes için bir başvuru kitabı niteliğinde. Politikacılar dâhil…

KARA LİSTE VE İDİL BİRET

Farklı alanlardaki inceleme yazılarıyla tanınan Serhan Yedig’in “Kara Liste” adlı kitabı da müzik dünyasında fırtınalar koparan bir olguyu konu alıyor. Yedig, EMI, Deutsche Gramofon gibi büyük plak şirketlerinin dünya piyasalarındaki egemenliklerini kaybetmemek için verdikleri mücadeleyi ve tekellere teslim olmayıp Hong Kong’da kurulmuş olan ve uygun fiyatla klasik müzik CD’si üreten Naxos firması ile sözleşme imzalayan İdil Biret gibi yorumcuların ‘Kara liste’ye alınmasını anlatıyor kitabında. Bunun sonucu olarak da menajerler, orkestra şefleri onlarla çalışmak istemiyor, kitabın önsözünü yazan sevgili Filiz Ali, Biret’in bu süreçten yüzünün akıyla çıktığını vurguluyor: “Bu utanç verici uygulamalar İdil Biret’in üretimini engellemeye yetmez. O, kendi bildiği ve inandığı yolda müziğini icra etmeyi ve dinleyicilerini, öğrencilerini hayranlarını mutlu etmeyi sürdürür”.

Serhan Yedig, Tarihçi Kitabevi’nin yayınladığı kitabında öncelikle ‘Kara Liste’nin tarihçesine değiniyor. 20. yüzyıl başlarında ABD’de sendika mücadelesiyle gündeme gelse de Kara Liste’nin kökeni Avrupa. ‘İstenmeyen kişiler’ anlamında ilk kez 17. yüzyılda İngiliz yazar Massinger’in ‘Unnatural Combat’ oyununda kullanılmış. Almanya’da Hitler rejiminin, ABD’de Amerika Karşıtı Eylemler Komitesi’nin (HUAC), Sovyetler Birliği’nde Stalin iktidarının muhaliflere karşı bir silah olarak kullandığı Kara Listelerin 21. yüzyıla miras kaldığını söyleyen Yedig, müzik endüstrisi patronlarının Kara Listesi’nde yer alan diğer virtüözler hakkında da bilgi veriyor. Kapakta ise, III. Reich döneminde Kara Liste’ye alınan büyük yazarların, bestecilerin isimleri yer alıyor. Çağımızın bu utanç verici uygulamalarına yabancı değiliz. Gene de, kültürel emperyalizmin suçlarından birine ışık tutan Yedig’in kitabından öğrenecek çok şey var.

DÜNDEN BUGÜNE

Yeni müzik kitaplarından bir diğeri de, İletişim Yayınları’ndan çıkan “1930’lar Türkiye’sinde Müziğin Ekonomi-Politiği - Erken Cumhuriyet’in Sesleri”. Bilen Işıktaş imzasını taşıyan kitapta, 30’ların müzik ortamı ve müzisyen portreleri ele alınıyor; dönemin ekonomik koşullarının müzik üretimi üzerindeki etkileri inceleniyor-muş. Henüz okuyamadığım bu kitabın müzik tarihimiz açısından önemli bulgular içerdiğini sanıyorum. Işıktaş, dönemin saygın gazetecilerinden Ahmet Sırrı Uzelli’nin, önde gelen ses ve saz sanatçılarıyla 1932 yılında Vakit Gazetesi için yaptığı söyleşilerden oluşan “Kimlerdir, Ne Kazanırlar?” tefrikasını da gün yüzüne çıkarıyormuş. Ülkemizin eğlence tarihine ışık tutan bu değerli çalışmayı da kütüphanenize kazandırmayı düşünmelisiniz.

Türkiye’nin müzikal serüveni dünden bugüne çok sayıda kitaba konu oldu. Murat Meriç’in “Pop Dedik” adlı kitabı yakın zamanların gözde türü Türkçe sözlü Hafif Batı Müziği’nin toplumsal koşullarla ilişkisini değerlendiren önemli bir çalışma. Müzik -ve genel anlamda sanat- politikası üstüne düşünen, yazanlardan da birkaç örnek vermek isterim. Kültür Bakanlığı’nda, CSO’da, Devlet Opera ve Balesi’nde uzun yıllar yöneticilik yapan Hüseyin Akbulut’un “Türkiye’nin Kültür ve Sanat Siyaseti” kitabı aslında bir anı kitabı. Ama yaşadıklarından derlenmiş anektodlarla yetinmiyor Akbulut; Türkiye’nin kültür-sanat politikasına ilişkin saptamalar yapıyor. Müziğe ilişkin kuramsal yayınların sayısı epeyce fazla. Cevad Memduh Altar’ın, İlhan Mimaroğlu’nun, İlhan Usmanbaş’ın, Yalçın Tura’nın, Muammer Sun’un, Ahmet Say’ın, Fırat Kutlu’nun, Ersin Onay’ın, Serhan Bali’nin, Cem Behar’ın kitapları ve kolektif bir yayın olan “Cumhuriyetin Müzik Politikaları” bunlardan yalnızca birkaçı.

Cumhuriyet’imizin 75. yılında Tarih Vakfı’nın yayınladığı ‘Bilanço 98’ dizisinden çıkan, Gönül Paçacı’nın editörlüğünü yaptığı “Cumhuriyetin Sesleri” adlı kitaptaki farklı yazarların makaleleri ve geçen yıl Cumhuriyet Kitapları’ndan çıkan “100. Yılında Cumhuriyet’in Sanatı” başlıklı inceleme kitabının Evin İlyasoğlu imzalı ‘Cumhuriyet’in 100. Yılında Müzik’ bölümü müziğimizin dünü ve bugünü üstüne değerlendirmeler içeriyor. Değerli müzik eleştirmenimiz Evin İlyasoğlu Leyla Gencer, Ayla Erduran, İlhan Usmanbaş, Necil Kazım Akses, Gürer Aykal biyografileri ve klasik müziğin bin yıllık yolculuğuna damga vuran yerli ve yabancı ustaları tanıttığı “Zaman İçinde Müzik” adlı kitabıyla müzik külliyatımıza önemli katkılar sundu.

Bu külliyatın sözünü ettiğim yeni kitaplarla daha da zenginleştiği bir gerçek. Ama daha yazacak çok şey var… Örnek mi istersiniz: önümüzdeki hafta (20 Eylül’de) değerli Ruhi Su’yu anacağız ölüm yıldönümünde. Hakkında bugüne dek yazılanlar yeterli mi? Sanmıyorum… İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin her zaman beğeni ile okuduğum üç aylık yaşam ve kültür dergisi “İSTanbul”da Güneş Ayas’ın “Ruhi Su: Bir Başka Çiçeğin Peşinde” yazısında dediği gibi “duruşu günümüze miras kalan” kaç sanatçımız var? Dergiyi okurken, İBB’nin bu güzel yayınının son sayısı olduğunu bilmiyordum… Gerekçe, ‘tasarruf tedbirleri’ imiş. Söyleyecek söz bulamıyorum…