Kimse oturmasın işçiler ayakta!
Erzincan İliç’te meydana gelen ve 9 işçinin öldüğü heyelanda, altın üretimi yapılan Çöpler Maden Sahası’ndan çıkarılan siyanürlü liç yığını çökmüş ve zehirli toprak vadiye akmıştı. Kanadalı ANAGOLD Madencilik ve Çalık Holding ortaklığındaki madene Çevre ve Etki Değerlendirme (ÇED) olumlu ve kapasite artışı iznini veren yetkilinin bizzat dönemin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum olduğu ortaya çıkmıştı.
Murat Kurum o sırada AKP’nin İstanbul belediye başkanı (İBB) adayıydı ve bilimin, büyük bir çevre felaketine sebep olacağını ısrarla tekrarladığı Kanal İstanbul Projesi gündeminde yoktu. Oysa biliyoruz ki öncesinde, Çevre Bakanı olarak, kanalla ilgili ÇED sürecini çevre hassasiyetini en üst düzeyde tutarak yürüttüklerini anlatmış ve projeyle ilgili endişelerin yersiz olduğunu açıklamıştı. Murat Kurum, Türkiye’nin geleceğine damga vuracak, çocuklar için çok kıymetli bir istiklal ve istikbal projesi olduğuna inandığı Kanal İstanbul’dan, İBB başkan adayı olduğu süre boyunca hiç bahsetmedi, onun yerine, yoksula uygun fiyata üç kap yemek hizmeti sunan Kent Lokantaları’nı projeden saymayarak küçümsemeyi tercih etti.
Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) maden kazasıyla ilgili hazırladığı raporda, altın madenlerindeki denetim ve işçi sağlığı sorunlarına değinilerek “İliç Çöpler Altın Madeni’nin kapatılması ve ruhsatının iptal edilmesi başta olmak üzere ülkemizde siyanürlü altın madenciliği yasaklanmalı, bundan sonra her türlü üretim ve tüketim ilişkileri doğayla uyumlu ve sömürüden uzak olmalıdır” denildi. TMMOB Kimya Mühendisleri Odası’nın hazırladığı raporda, maden işletmelerini sınırlayan en önemli teknik projelerden bir tanesinin ÇED raporları olduğunun altı çizildi. “Liç yığınlarının yüksekliğinden kapasitesine, siyanürün kullanım limitlerinden atık barajlarına kadar tüm süreçlerin Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığı’nın denetim ve takibinde olduğu hatırlatıldı. Kapasite artışıyla ilgili ÇED olumlu kararı veren Murat Kurum başkanlığındaki Çevre Bakanlığı’nın, 9 işçinin ölümüyle sonuçlanan bu faciada doğuran sorumluluğu olduğu belirtildi. Ve konuyla ilgili son rapor CHP Zonguldak Milletvekili Deniz Yavuzyılmaz imzasıyla TBMM İliç Maden Kazası Araştırma Komisyonu’na sunuldu. Raporda, entegre tesisinin ünitelerinin farklı projeler halinde gösterilerek ÇED’e ayrı ayrı başvurulduğu ve bunun ‘entegre tesisler için tek ÇED süreci işletilir’ kuralının ihlali olduğu tespitine yer verildi. Ayrıca, ÇED raporuna onay verdiği için birinci dereceden sorumlu olarak gösterilen Murat Kurum’un dinlenmek istediği halde komisyona gelmediğine dikkat çekildi. Kendisine ulaşılamayan eski Çevre Bakanı Murat Kurum, İstanbul’a başkan olamayınca yeniden Çevre ve Şehircilik Bakanı olarak atandı.
Bugünlerde ulaşılamayan AKP’lilerden bir diğeri de Batman Milletvekili Ferhat Nasıroğlu. Sahibi olduğu Fernas Madencilik’e ait iş yerinde sendikaya üye oldukları gerekçesiyle işten atılan işçiler haftalardır direnişte. Ancak seslerini ne AKP’li patrona ne de hükümete duyurabildiler. Bağımsız Maden İş Sendikası’nın, işçilerin çalışma koşullarına dair yayınladığı görüntüler, yeni facialara davetiye çıkaran ihmallerle dolu. İşçiler sürekli kablo ve ekipmanlarla suya batık şekilde gaz kaçağı, elektrik çarpması tehlikesi olmasına rağmen herhangi bir önlem alınmadan çalıştırılıyor. Kullanılan kimyasallar ve koruyucu ekipman eksikliği nedeniyle uzun vadede kanser, kısa vadede kör olma tehlikesi altındalar. Ve ortalamanın altında düşük ücret alıyorlar. İşçiler, AKP Milletvekili Nasıroğlu’nun iş güvenliği yönetmeliklerine ve kanun maddelerine uymadığı için ölüme gönderildiklerini söylüyor. Dönemin Başbakanı Erdoğan, Soma’da 301 madencinin hayatını kaybettiği madenle ilgili, işçi sağlığı iş güvenliği noktasında başarılı olduğunun tespit edildiğini söylemiş ve “Bunlar olağan şeyler. Bunun fıtratında var” demişti. Fernas işçilerinin çalışma koşulları, olası bir faciayla burun buruna yaşandığının apaçık kanıtı. Güvenle ve insanca çalışma ve yaşama hakları için direnen madenciler bugüne kadar karşılarında devletin polisi ve jandarmasından başka muhatap göremedi. Tartaklandılar, gözaltına alındılar. Şimdi de Soma’dan Ankara’ya bir yürüyüş başlattılar. Bağımsız Maden İş Sendikası örgütlenme uzmanı Başaran Aksu aracılığıyla biz de soralım, yasa yapan TBMM’de yemin etmiş birisi olarak, nasıl oluyor da kendi iş yerinde en az üç Anayasa maddesi, on tane kanun maddesi çiğnenebiliyor? Cem Dinlenmiş’in çizdiği işçi ve çiftçi eylemleri haritası çarpıcı şekilde gösteriyor ki, emekçiler Türkiye’nin her yerinde direniyor. Umut arayan oraya baksın ve destek için harekete geçsin. Sesi, duymazdan gelinemeyecek kadar büyütelim.