Kız öğrenciler imam hatibi niçin tercih eder
ÖSYM’nin sınavlarında din dersi sorularına yer vereceği haberi ile Sorgun Anadolu İmam Hatip Lisesi öğrencilerinin Fatiha boykotu, haber olduğu gazetelerin aynı sayfasında yer aldı. Birincisini biliyorsunuz; ikincisinde, Sorgun AİHL’nin kız öğrencileri, düz lise ile aynı binada bulunan okullarına negatif ayrımcılık yapılmasını velileriyle birlikte protesto ediyorlardı. İddiaya göre bazı öğretmenler, imam hatip okulunu tercih etmiş kız öğrencilerine "Bu okula okumak için gelinmez, Fatiha okumak için gelinir. Buradan mezunlar ya ev hanımı, ya da imam olur " demiş. Radikal İslamcı gazetelerden biri haberi “Küstah öğretmenlere protesto” başlığı ile vermişti.
Olayın arka planını araştırırken edindiğim bilgi, öğretmenlerin öğrencilerine karşı doğrudan böyle bir ifade kullanmadıkları yönünde. Öğrendiğime göre öğretmenlere atfedilen sözler, aynı binada öğrenim gören düz lise ve AİHL öğretmenleri arasında geçen bir sohbetten alınmış. Anladığım kadarıyla, kadrosu düz lisede fakat ücret karşılığı AİHL’de derse girmek isteyen fen grubu öğretmenlerine, AİHL’in kadrolu öğretmenlerin tepkisi söz konusu. Bu tür tartışmalar her okulda olabilir (Performans Yönetim Sistemine geçişle daha da artacak). İlginç olan dersini savunurken öğretmen ya da öğretmenlerin okulunun gerçek amacını açık etmesi. İmam hatip okullarına Fatiha okumak için gelinir diyen öğretmenler de aynı okulun mezunu hatta siyer, fıkıh, Kuran, tefsir vb. din derslerinden birinin öğretmenleri olması muhtemeldir. Kendilerine “küstah” diyen gazetenin okurları da olabilirler.
Peki, bunca enformasyona rağmen İHL’ler, öğretmenlerin beyninde bu yalın tanımın dışında bir anlam ifade etmiyor? Yine muhtemeldir ki şöyle düşünüyorlar: İmam hatip liselerinin meslek dersleri her lisede temel dersler arasına alındı. Eğer veli, inancının (Sünni İslam) temel değerlerini bellesin kaygısından hareketle çocuğuna okul seçiyorsa, pekâlâ diğer lise türlerinden birini de tercih edebilir. Tüm dini bilgilerin verildiği din dersinin yanı sıra Peygamberin hayatı ve Kuran liselerde okutuluyor. Ayrıca tarih, sanat tarihi, felsefe, edebiyat gibi sözel derslerde de yeterince dini içerik mevcut. Bu durumda, bir öğrenci için imam hatip lisesinin tercih edilmiş olması, bu okulları diğer liselerden ayıran asıl kuruluş amacının gözetildiğini gösterir. O da “İmamlık, hatiplik ve Kur'an kursu öğreticiliği gibi dinî hizmetlerin yerine getirilmesi için gerekli olan bilgi ve becerilerin kazandırılması”dır.
Öyleyse İHL’leri kastederek öğretmenlerin “Buradan mezunlar ya ev hanımı, ya da imam olur." demesi niçin soruşturma konusu oluyor; gerçeği dile getirdikleri için mi?
Gizli bir kıyafet yönetmeliği daha
Milli Eğitim Bakanlığı, Öğretmen Adaylarının Milli Eğitim Bakanlığına Bağlı Eğitim Öğretim Kurumlarında Yapacakları Öğretmenlik Uygulamasına İlişkin Yönerge’de değişiklik yaparak stajyer öğretmenlerin statülerini belirsizleştirdi (R.G. 4 Aralık 2012). Değişiklik öncesi stajyer öğrenciler öğretmen adayı olarak derse girdikleri okullarda öğretmenler gibi bütün kurallara uymak zorundaydılar. Yönergenin yeni halinde ise aday öğretmenler müfredat dışında Yüksek Öğretim Kurumları mevzuatına tabi olacaklar (madde 15). Düzenlemenin amacını, Yönetmeliği hazırlayıp Eğitim Bakanına onaylatan Eğitim Bir Sen’in sayfasından okuyalım:
“Öğretmen adaylarının, stajyer olarak gittikleri okullarda başörtülü olarak derslere alınmaması ve MEB’in öğretmen adaylarına ilişkin mevzuatı gereğince 657 sayılı kanun’un bağlı bulunduğu disiplin hükümlerince muamelede bulunması üzerine, Eğitim-Bir-Sen olarak Milli Eğitim Bakanlığı’ndan, Öğretmen Adaylarının Bakanlığa Bağlı Eğitim Kurumlarında Yapacakları Öğretmenlik Uygulamasına İlişkin Yönerge’nin değiştirilmesi talebinde bulunmuştuk. Talebimiz üzerine (Yönerge), ‘adaylara, disiplin ve diğer konularda yüksek öğretim kurumları mevzuatı uygulanır’ şeklinde değiştirdi.
Öğretmen okurlarım, aday öğretmenin, görevlendirildiği okulda öğretmen muamelesi gördüğünü, öğrencilerin de onlara öğretmenim dediğini bilirler. Doğrusu da bu; çünkü aday öğretmen staj yaptığı okulda drama yapmıyor, Yönerge başlığında da belirtildiği gibi ileride asili olacağı mesleğin atölyesinde öğretmenlik uygulaması yapıyor. O, okulda bulunduğu sürece öğretmendir ve öğretmenden beklenen davranışı göstermek zorundadır. MEB, bu sinsi düzenlemeyle sadece dini kıyafetlerin okula girmesinin önünü açmıyor; aynı zamanda eğitim fakültesi öğrencilerine öğretmenlik mesleğine erkenden heveslenmemeleri gerektiğini de hatırlatıyor. Bir taşla iki kuş… Bence telkin edilmemiş bir mahkeme, dava konusu olursa hukuka, okula, öğretmenlik mesleğine açıkça tecavüz eden bu Yönergeyi hemen iptal eder.