15 kilo kokain içtikten sonra çıldıran ayının kara korku-komedisi ile alt tür bilgisayar ekranı filmlerinin yolundan ilerleyen dedektiflik hikâyesi vizyonda.

Kokain, ayı ve dijital dedektif
Fotoğraf: universalpic

Bu hafta vizyona giren iki enerjik filmden bahsetmek istiyorum. Bunlardan ilki vizyona “Çıldırmış Ayı” ismiyle sokulan “Cocaine Bear”. B filmlerin yükselişini her daim destekleyen, kafası iyi filmlerin neler sunacağını kestiren bağımsız sinemaya hayran birisiyseniz, bu filmi arkadaşlarla toplanıp sinemada izlemek son derece keyifli olacaktır. Ama illaki bir şeyleri ciddiye alarak izleyen birisiyseniz bu film size göre değil.

1985’te bir uyuşturucu kuryesinin uçağının düştüğü, kokainin kaybolduğu ve kokaini bir kara ayının yediği gerçek hikâyeden ilham alan bu film, kara korku-komedi türüne yakın duruyor. Olayın gerçek hikâyesinde; 80 kiloluk bir kara ayı, Blood Dağı yakınlarında Chattahoochee yaban bölgesinde dolaşırken uçaktan atılan bir çantaya takılıyor, biraz kokladığı kokaini yemeye karar veriyor. 15 kiloya yakın kokaini midesine gömen ayı haliyle beyin kanaması, yüksek ateş, solunum, böbrek ve kalp yetmezliği sebebiyle ölüyor. Filmin en çılgın yanı da senaryosunun bu gerçek hikâyeye dayanması. Gerçekte olanın en çılgın yanı ise; ölümünden sonra Pablo Escobear olarak adlandırılan bu ayının Kentucky’de bir alışveriş merkezinde içi doldurulmuş bir şekilde sergileniyor olması. Kafasına bir de utanmadan şapka koymuşlar. Neden böyle karanlık ve iğrenç şeyler yapıyor insanlar anlaşılır gibi değil?! Gore tarzında hikâyeleştirilmiş olan film aslında posterine bakıldığında dahi seyirciye ne vaat ettiğini gayet açık bir şekilde söylüyor. Bana kalırsa yönetmen Elizabeth Banks (Charlie’nin Melekleri, Pitch Perfect 2) elindeki malzemeyle daha iyi çıkarabilirmiş. En azından kullanılan flashbacklerin ruhsuz kurguları çok daha iyi olabilirdi. Ayrıca korku türünün kan dozunu belirleyen gore ögelerinin daha da çeşitli, kanlı ve sıçramalı olmasını beklerdim. Polislerden, suçlulardan, turistlerden ve çocuklardan oluşan tuhaf grupların ayrı bir şekilde ayıya doğru yol aldığı ve olayların patlama noktasına vardığı ana kadar ilerleyen sürede, yani 95 dakika boyunca film temposu doğru ayarlanmıştı. Sağlam film müzikleri kullanması ve komik sahnelerinin olması ise bu filmi izlerken, bir B film fanı olarak bana ortalama keyif verdi. İsterseniz bir şans verin. Son bir not eklemek istiyorum. Ray Liotta’nın 26 Mayıs 2022’de vefatından önce rol aldığı son film bu oldu. Liotta, repliklerini post prodüksiyonda yeniden kaydetmeye geldikten bir hafta sonra ne yazık ki vefat etti.

***

YENİ ONLİNE GERİLİMLER

Vizyonda göze çarpan diğer bir film ise yönetmenliğini ve yazarlığını Will Merrick ve Nick Johnson’ın yaptığı “Kayıp” (Missing) filmi. Erkek arkadaşıyla çıktığı Kolombiya tatilinde kaybolan annesini dijital dedektiflik yaparak bulmaya çalışan June’un mücadelesini izlemek oldukça merak uyandırıcıydı. “Kayıp” filmi de, hemen hemen her sahnenin bilgisayar başında veya telefonda geçtiği “Searching” (Kayıp Aranıyor) filmi ile aynı damardan besleniyor. Alt tür olarak da ele alınabilecek olan, bilgisayar ekranı filmlerinin yolundan ilerleyen bu filmde bilgisayar ekranındaki notlar her an okunabilir durumda olduğundan, dedektiflik oyununu seyircinin de rahatlıkla oynayabilmesi ve ana karakterle birlikte aynı şeyi aynı anda düşünüp ipuçlarının izini sürmesi interaktiflik hissi açısından başarılı kullanılmıştı.

kokain-ayi-ve-dijital-dedektif-1145282-1.

Buluntu görüntü (found footage) türlerinin artık miadını doldurduğunu düşünürsek, ekran bağımlısı olan milyonlar için çok tanıdık bir dünyadan, yerinden kıpırdamadan akan senaryo çıkarmak yeni olayımız diyebiliriz. Gerçi bu damar da çabuk tüketilerek rafa kaldırılacak gibi durmuyor değil. Özellikle Türkiye’den izleyenler için, bilgisayarın ışık hızında çalışması gibi filmin ufak tefek mantıksız sayılabilecek bazı yönleri olsa da, dedektif olarak iz sürme konusundaki başarısı tartışılmaz. Filmdeki sona doğru ortaya çıkan hikâye akışındaki beklenmedik gelişmeyi de beğendim. Sinemada izlenmeli mi derseniz, pek sanmam.