Kontrol noktasından sahneye: İşgal altında stand-up
"Filistin Açık Mikrofon", komedyenlere sansürsüz bir alan sağlıyor. Ofansif mizah; işgal, savaş ve yoksulluk koşullarında Filistinlilerin savunma mekanizmalarından biri haline gelmiş durumda. İşgal altında zorluklar, şakalara ilham kaynağı oluyor.
Stefano LORUSSO
Ramallah’ta, güneş binaların arasında kaybolurken spot ışıkları Asthar Tiyatrosu’nu aydınlatıyor. Komedyenler, müzisyenler ve şairler, Açık Mikrofon etkinliklerinde Filistin’e olan bağlılıklarını göstermek için bir araya geliyorlar.
Komedyen Khaled Tayeh onlardan biri… Ramallah’ın dört bir yanında repertuarını sergileyerek şehrin canlı stand-up camiasında şöhret kazandı. Sosyal medya kullanımı, bireylerin bedenleriyle kurdukları ilişki ve hayat pahalılığı üzerine ofansif mizah yapıyor.
Filistin Açık Mikrofon’da hem seyirciler hem de komedyenler bilet parası ödüyor. Tahey gösterisine “Bu gece aramızda inanılmaz yetenekler görüyorum. Ama gösteri yapabilmek için neden para ödemek zorunda olduğumuzu anlayamıyorum…” diyerek başlıyor. “Neden mi? Çünkü burası Ramallah ve burada her şey için iki kat ödeme yapmalısınız. İlk maaşımı aldığımda öğle yemeğinde suşi yedim. Birkaç gün sonra kendimi bir falafelcide açlıktan ağlarken buldum.”
“Filistin’in farklı şehirlerinde 20 şekil ile neler alabileceğinizi gösteren videolar izlemişsinizdir. Ramallah'ta bunu kimse yapmadı. Burada zengin bir kocaya veya bir ‘sugar mama’ya ihtiyacınız var.” Gösterisi sıklıkla alkışlarla veya kahkahalarla kesiliyor.
32 yaşındaki Tahey aynı zamanda bir gazeteci ve Filistinli-Amerikalı stand-up komedyeni Mona Aburmishan'ı örnek alıyor. “Kendinize ve karşılaştığınız zorluklara gülebilme yeteneğiniz varsa kimse sizi incitemez. Burada komedi, koruyucu bir kalkan sağlayan psikolojik bir oyuna dönüşüyor.” Tayeh, sadece eğlendirmeyi değil aynı zamanda İsrail işgali hakkında eleştirel düşünmeyi de amaçlıyor. Mizahını tarihi olaylara ışık tutmak için bir araç olarak kullanıyor. Skeçlerinden biri Nekbe'den sonra Filistinli mültecilerin karşılaştığı acıları yansıtıyor: “Hayfa'da bir restorandaydım ve burası çok tanıdık geldi. Sanki bir akrabamın evindeymişim gibi hissettim” diyerek Filistinliler’in evlerine el konulmasına atıf yapıyor.
YENİ TOHUMLAR EKMEK
“Açık Mikrofon” etkinlikleri Ramallah'ın kültürel ortamının demirbaşı haline geldi. Amatörler ve profesyoneller birlikte sahne alıp yeteneklerini sergileyebiliyorlar. İlk gösteri bir pizzacıda 50 kişinin katılımıyla gerçekleşmiş olsa da artık kendilerine ait bir mekânları var. Asthar Tiyatrosu sanat yönetmeni Emile Saba genç izleyicilere ulaşmaya çalıştıklarını söylüyor: “Geleneksel tiyatronun unsurlarına daha az ilgi duyan ama stand-up komedinin iğneleyici ve alaycı içeriğinden daha çok hoşlanan bir izleyici kitlesine seslenmeyi amaçlıyoruz.”
Filistin Yönetimi'nin merkezi olan Ramallah, geçtiğimiz on yıl içinde büyük bir dönüşüm geçirdi. İkinci İntifada sırasında İsrail harekâtlarıyla harabeye dönen, sokağa çıkma yasakları ve elektrik kesintileriyle yerel ekonomisi felce uğrayan semtler şimdi kültür merkezleri, kafeler ve yüksek binaların olduğu hareketli bir kent merkezine dönüştü. İsrail ordusunun şehre düzenlediği saldırılar bugün de devam ediyor. 1967 yılında Altı Gün Savaşı’ndan önce Ramallah, 12 bin kişinin yaşadığı sakin bir şehirdi. Ancak son on yıllarda Filistin'in ekonomik, kültürel ve siyasi yaşamının merkezi haline geldi. Şehrin demografik yapısında da önemli bir dönüşüm yaşandı. 2017'de yapılan son nüfus sayımında 39 bine ulaşan nüfusun, 2026'da 47 bine yükseleceği tahmin ediliyor.
“Amacımız sanat alanını demokratikleştirmek ve herkese yeteneklerini sergileme fırsatı sunmak. Bu tarz mizah, izleyicilerle sanatçılar arasındaki sınırları ortadan kaldıran açık mikrofon gecelerimizden önce de yaygındı” diyor Filistin Açık Mikrofon’un eş-organizatörü Dalal Radwan. Birçok Filistinli genç için stand-up, günlük yaşamlarındaki absürtlükleri ortaya çıkarması ve özeleştiri yoluyla ihtiyaç duyulan ferahlamayı sağlaması nedeniyle ilgi görüyor. İşgal altında yaşamanın getirdiği zorluklar, örneğin kontrol noktalarında yapılan aramalar ve seyahat özgürlüğüne getirilen kısıtlamalar, şakalara ilham kaynağı oluyor.
Filistinli komedyenler kendi bakış açılarını ve deneyimlerini sahneye taşıyor ve bunu Filistin’in kültürel referanslarıyla besliyorlar. Ailevi sorumlulukları, muhafazakârlık, flört ve beden algısı gibi konuları işliyorlar.
MUHAFAZAKÂRLIK VE KOMEDİ
30 yaşındaki Alaa Shehada, 2022 yılında altı Filistinli komedyenle birlikte Palestine Comedy Club'ı kurdu. Hem Batı Şeria'da hem de Avrupa'da gösteriler düzenlediler. İlhamını ailesinden aldığını söylüyor. Ve ailesini eleştiren şakalar yapıyor. “Tartışamayacağınız bazı konular var” diyor Shehada. “Kadın-erkek ilişkileri, din ve siyaset kırmızıçizgiler... Mizah aracılığıyla bu sınırları zorlamayı hedefliyorum. Stand-up komedinin ruhu bu” diye açıklıyor. Tiyatro eğitimi alan ve 2017'de stand-up komediye başlayan sanatçı. Daha geniş bir izleyici kitlesine ulaşabilmek için gösterilerini hem İngilizce hem de Arapça olarak hazırlıyor.
Shehada skeçlerinden birinde, dolmuşlarda paranın elden ele uzatılması üzerinden cinsiyet ilişkilerini ele alıyor. “Eğer bunu yanlış şekilde yapar ve yanlışlıkla bir kadının eline dokunursanız, köye döndüğünüzde hakkınızda dedikodular çıkacaktır.” Shehada, bazı şakaların komedyenler hakkında soruşturma açılmasına neden olabileceğini söylüyor. Batı Şeria'da kültürel muhafazakârlığın arttığına dair işaretler var; konser gibi etkinlikler sık sık polis tarafından engelleniyor. Yıllardır süren çatışmalar, işgal, şiddet ve Filistin kimliğine yönelik sistematik baskı toplumda muhafazakârlığı besledi.
Filistin’de kültür merkezleri muhafazakâr grupların hedefi haline geldi. Ramallah'ta gençlere yönelik bir kültür merkezi olan al-Mustawda, Bashar Murad'ın konserine yönelik saldırının ardından kapatıldı. Ayrıca, kültürel etkinlikler ya da eğlenceler çatışmaların ardından şehitlere saygı ifadesi olarak iptal edilebiliyor. Bu tür gelişmeler Filistin toplumu içindeki önemli bir ayrışmaya işaret ediyor. Bir yanda Filistin kimliğini ve kendini ifade etme yollarını yeniden tanımlamak isteyenler, diğer yanda ise bu değişimlere şüpheyle bakan muhafazakârlar var. Böyle durumlarda sanat, sosyal ve psikolojik engelleri aşmak için veya yoksul köylerden Ramallah'a gelenlerin kırmak zorunda olduğu cam tavanlara karşı bir meydan okuma eylemine dönüşüyor. Batı Şeria'nın güneyindeki Filistin köyü Idhna'dan gelen 30 yaşındaki oyuncu ve yönetmen Khalil al-Batran: “Köyümdeyken yalınayak yürürdüm ama Ramallah'a vardığımda Nike almak zorunda kaldım” diye anlatıyor. “Burada sanatın sınırlı bir etkiye sahip olduğunu biliyorum. Filistinlilerin aklı, haklı olarak savaş, işgal ve özgürlük savaşçıları gibi daha ağır varoluşsal sorunlarda. Yine de komedi, mücadelenin bir aracı. Filistinlilerin kontrol noktalarında yaşadıkları sorunları esprilerimle, punchlinelarımla hafifletmek istiyorum.”
(Bu yazı, Aksa Tufanı'ndan önce yayımlandı. Filistin Açık Mikrofon 7 Ekim'den sonra uzun bir ara verse de haziran ayında gösteriler tekrar başladı.)
Kaynak: equaltimes.org
Çeviren: Kıvanç Eliaçık