Google Play Store
App Store

Yenidoğan Çetesi olayı kamuoyunda tartışılmaya devam ediyor.

İddianamede toplam kırk yedi şüpheli var. Bunların üçü “Suç İşlemek Amacıyla Örgüt Kurmak” ile otuz dördü “Suç İşlemek Amacıyla Kurulan Örgüte Üye Olmak”- la suçlanıyor. Diğer on şüpheliye ise “Örgüte Bilerek İsteyerek Yardım Etme, Kamu Kurum ve Kuruluşlarının Zararına Dolandırıcılık” gibi suçlamalar yöneltiliyor. İddianamede yer alan en ağır suçlama ise tabii ki “İhmali Davranışla Kasten Adam Öldürme.”

Olayın tam olarak ne olduğunu iddianamenin tamamını görünce anlayacağız ama, geçen hafta da yazmıştım, “Yenidoğan Çetesi AKP Döneminin Eseri!”

Çünkü AKP öncesinde değil iddia edildiği gibi otuz yedi kişilik bir çete, Türkiye’nin bütün çeteleri bir araya gelip konsorsiyum kursalar böyle bir suç işleyemezlerdi.

Oysa bu ülkede AKP öncesinde de sosyal güvenlik kurumları ve özel hastaneler vardı. Ancak SSK olsun, Emekli Sandığı, Bağ-Kur olsun istisnai durumlar dışında özellerden hizmet satın almazlardı. Özel hastaneler de şimdilerde olduğu gibi devletten geçinmez “özel hastane gibi” çalışırlardı.

AKP daha önceki sigortaları Sosyal Güvenlik Kurumu adı altında birleştirip SGK’nin kasasını özel hastanelere açtığı için bütün bunlar oldu

∗∗∗

Yenidoğan Çetesi skandalı olayının geçtiği dönemde İstanbul İl Sağlık Müdürü olan Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nu da fena zorluyor. Özellikle iki soruya cevap veremediği görülüyor.

Birincisi; “Sekiz yıl İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü yaptınız. Bir vatandaş 27 Mart 2023’te CİMER’e şikayette bulunana kadar bu olaydan, bu tür olaylardan haberiniz yok muydu? Neden hiçbir şey yapmadınız?”

İkincisi; “Yenidoğan Çetesi operasyonu 2024 Nisan ayında yapıldı. Olayda adı geçen hastaneler ise 18 Ekim 2024’te kapatıldı. Altı ay neyi, niçin beklediniz?”

Birkaç soru da ben sorayım.

Neticede bütün diğer sevkler gibi yenidoğan yoğun bakım sevkleri de İl Sağlık Müdürlüğü kontrolunda yapılıyor. Hangi bebeğin hangi hastaneye sevk edildiğini de, hangi bebeğin hangi hastanede yattığını da günlük olarak takip edebiliyorsunuz. Her şey elinizin altında, bir tık uzağınızda. Bu sevklerin ve yatışların özellikle bazı hastanelerde kümelendiğini hiç göremediniz mi?

İstanbul İl Sağlık Müdürlüğü bünyesinde bir “Bebek Ölümleri İzleme Kurulu” var. Bu olayda adı geçen bebek ölümlerini zamanında incelemediniz mi? Ortada bir sorun olduğunu fark etmediniz mi?

Son bir soru daha.

Kapatılan hastanelerde çalışıp da olayla hiçbir ilgisi, alakası, haberi bile olmayan ve şimdilerde işsiz kalan 469’u doktor, toplam 3.128 sağlık çalışanının mağduriyetlerini gidermek için Sağlık Bakanlığı olarak bir şey yapmayı düşünüyor musunuz?

∗∗∗

Birkaç ay önce oturduğu Sağlık Bakanlığı koltuğunda fazla kalamayacağı şimdiden belli olan Kemal Memişoğlu’nun iletişim tarzı da tam bir felaket.

Olay kamuoyunun gündemine yoğun olarak yansıdığı günlerde “Sistemimiz örnek, kamuoyu Yenidoğan Çetesiyle meşgul ediliyor.” diyerek olayı kapatmaya çalıştı ama beceremedi.

Geçen gün de “Benim bakanımın hastanesini de kapattım arkadaşımın hastanesini de kapattım.” diyerek yeni bir gafa imza attı.

Bu işe bulaşan “arkadaşı” kim bilmiyorum ama “benim bakanım” dediği geçmişte hem Sağlık Bakanlığı, hem de SGK’nın da bağlı olduğu Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yapmış olan Mehmet Müezzinoğlu.

İlahi Bakan, ne yani böyle insanlık dışı bir olaya adı karışan hastane sahibi senin bakanın, senin arkadaşın diye görmezden mi gelecektin?

Danışmanlarının kendisini uyarmadığı belli, ne de olsa SSK Okmeydanı Hastanesi’ndeki çömezlik günlerinden tanışırız, ben uyarmış olayım; konuştukça batıyorsun!

Naçizane tavsiyem; “Kendini daha fazla yıpratmadan istifa et” diyemeyeceğim, Başkanlık modelinde atanmış bürokratların istifa bile edemediğini biliyoruz ama “görevden affını” isteyebilir.