Güç merkezleri arasındaki jeopolitik kapışma peş peşe yapılan BRICS ve G20 Zirveleri’ne damga vurdu. Çin’in Kuşak Yol Girişimi’ne karşı ABD öncülüğünde Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomik Koridoru kuruldu. Türkiye devre dışı. "Darbeci" Sisi ile el sıkışan Erdoğan, "Türkiye'siz koridor olmaz" dese de jeo politik gerçeklik aksini söylüyor

Koridor savaşları
Erdoğan Yeni Delhi'deki G20 Zirvesi'nde ‘darbeci’ Sisi’yle el sıkışırken ABD öncülüğündeki koridor anlaşmasında Türkiye teğet geçildi.

Güç merkezleri arasındaki küresel jeo politik çekişmenin geldiği muhtevayı anlamak için son üç hafta içinde yapılan uluslararası zirvelere bakmak dahi kafi. Bunlardan birincisi 22-24 Ağustos tarihlerinde Güney Afrika Johannesburg’da düzenlenen BRICS’di. İkincisi Hindistan Yeni Delhi’deki G20 Zirvesi’ydi.

Her iki zirve de değişen küresel dengeler açısından önemli doneler içeriyordu. Açıkça ifade edilmese de bir genel kabul olarak, II. Dünya Savaşı sonrasında egemen Batılı güçlerin kendi ihtiyaçları ve önceliklerine göre belirlediği uluslararası düzene ciddi meydan okumalar var. BRICS’te de G20’de de bugünkü güç dengesinin çatışması her adımda görüldü. Zaten mesele de “uluslararası düzen” adı verilen sistemin bugünün çıkarlarını ve beklentilerini karşılar hale getirilmesi mücadelesi.

Yeni ortaya çıkan aktörler, mevcut paylaşımdan daha fazla pay kapmak isterken, hegemon güçler –bugüne kadar sistemi yönlendirenler- buna şiddetle karşı.

BRICS VE G20’DE KARŞILIKLI HAMLELER

Uzun erimli, çok boyutlu, çok aşamalı, güçlüklerle dolu bu mücadelenin kapıları aralanırken, BRICS de G20 de bu kapışmanın yalnızca bir ayağı.

1-Çin’in çalımı: Arjantin, BAE, İran, Etiyopya, Mısır ve Suudi Arabistan’ın kabul edildiği tarihi genişlemenin damga vurduğu BRICS’in 15. Zirve’si bir gövde gösterisiydi. Latin Amerika, Afrika ve Ortadoğu olmak üzere “küresel güney”in önemli merkezilerine kanca atılarak, çarpıcı bir adım atıldı. Sırada üyelik için bekleyen onlarca ülke de hesaba katıldığında BRICS’in önümüzdeki dönemde kapsayacağı hacim ve buna paralel olarak oynayacağı rolün büyüklüğü hesaplanabilir.   

2- ABD’nin çalımı: Çin-Rusya ittifakının BRICS kadrosuna 6 yeni aktör takviyesinde bulunmasına ABD-Batı cephesi G20’de Afrika Birliği’ni eklemleyerek yanıt verdi. Rusya ve özellikle de Çin’in Afrika yönelimi dikkate alındığında 53 ülkeli Afrika Birliği’nin G20’ye dahil edilmesi çekişmenin şiddetini ve hızını gösteriyor.

HİNDİSTAN-ORTADOĞU-AVRUPA EKONOMİK KORİDORU-IMEC

6 ülkenin BRICS çatısı altına alınmasıyla eşdeğerde olan bir diğer önemli gelişme ise G20 Zirvesi’nde  Hindistan- Ortadoğu -Avrupa Ekonomik Koridoru’nun kurulmasıydı. Hindistan, Suudi Arabistan, Avrupa Birliği, Birleşik Arap Emirlikleri, Ürdün, Fransa, Almanya, İtalya ve ABD arasında imzalanan ekonomik koridor zaptı G20 zirvesinin en önemli sonuçlarından birisiydi.

Kısa adı IMEC olan Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Ekonomi Koridoru, ABD-Batı İttifakının Çin’e ikinci çalımıydı. Koridor’un önemi Çin’in Kuşak ve Yol girişimine karşı alternatif bir rota geliştirilmeye çalışıyor olması. Buna göre Hindistan’dan başlayan koridor, petrol zengini Körfez Arap coğrafyasından ve İsrail’den geçerek Yunanistan-İtalya üzerinden Avrupa’ya ulaşıyor. Hindistan’ın yakın ilişkilere rağmen İran’ı teğet geçerek proje güzergahı oluşturmasında ABD, İsrail ve Suudi Arabistan’ın etkisi var.

ABD Başkanı Joe Biden projeyi “Büyük bir anlaşma” olarak değerlendirdi. Hindistan Başbakanı Narendra Modi, “Koridor, Hindistan, Batı Asya ve Avrupa’da büyük bir ekonomik entegrasyon aracı olacak, sürdürülebilir kalkınmaya yeni bir yön verecek” dedi. AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen de koridoru, “Kıtalar ve medeniyetler arasında yeşil ve dijital bir köprü” diye nitelendirdi.

Çin ile ABD arasında kalan ve kendisi de bir süper güç olma hayalleri kuran Hindistan’ın bu koridora öncülük etmesi çarpıcı. Hindistan-Ortadoğu-Avrupa ekonomik koridoru projesinin mimarlarından olan yeni Delhi, aynı zamanda BRICS ve Şangay İşbirliği Örgütü’nün önemli aktörlerinden.

KUŞAK VE YOL GİRİŞİMİ-BRI

Yeni süper güç Çin'in tarihi İpek Yolu'nu yeniden canlandırmak amacıyla resmi olarak 2013’te başlattığı Kuşak ve Yol Girişimi’nin (BRI) deniz rotası Güney Çin Denizi’nden başlayıp Akdeniz üzerinden  Avrupa’ya uzanırken kara rotası ise Orta Asya, İran, Türkiye üzerinden Rusya’ya oradan da yine Batı Avrupa’ya ulaşıyor.

Dünyayı bir ağ gibi saran bu devasa proje için Pekin, şu ana kadar 70'e yakın ülke ve onlarca uluslararası örgütle anlaşma imzaladı. Sadece demiryolu değil, liman ve fiber optik yapılar, enerji hatları inşası da barındıran dev projede Covid-19 salgını sonrası yavaşlamalar yaşansa da, yeni aktörlerin dahil edilmesiyle koridor genişliyor.

Ukrayna savaşı ve diğer jeo politik gelişmelerin yanı sıra güzergahın kapsama alanındaki kimi ülkelerde yaşanan ekonomik ve siyasi gelişmeler de ilerlemeyi zorlaştıran etmenlerden. Ancak yaşanan gecikme ve yavaşlamaya rağmen Kuşak ve Yol Girişimi'nden bir sapma yok. 21. yüzyılın hegemon gücü olmaya kararlı görünen Pekin yönetimi için bu koridor yaşamsal önemde.

KORİDORLAR DÖNEMİ

Dr. Barış Adıbelli’ye göre “koridorlar dönemine giriyoruz. Hint-Avrupa bağlantısı bunun bir ayağıydı. Diğer ayağı ise Trans Afrika Koridoru olacak. Çin’in artan etkisine karşı Biden yönetiminin hayata geçirmeye çalıştığı bu güzergahla Afrika  Avrupa’ya bağlanacak.”

Dr. Adıbelli, “İndi-bindi projesi” olarak nitelendirdiği Hint-Körfez-Avrupa koridorunun işleyemeyeceği görüşünde. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in Hint koridoruna tepki olarak Yeni Delhi’deki zirveye katılmadığı ileri sürüldü.

Hindistan’ın Çin’in Kuşak ve Yol girişimine karşı böyle bir adım atması oldukça çarpıcı, ama şaşırtıcı değil. Dr. Adıbelli’ye göre başından beri Çin-Pakistan ekonomik koridorunun kendisine bir tehdit olarak gören Hindistan, bu koridorun alternatifini oluşturabilmek için daha öncesinden çeşitli adımlar atmıştı. İran’ın Basra Körfezi’nin girişindeki Çabahar limanına yatırım yapılması, burayı Çin’in elindeki Pakistan’ın Gwadar limanına alternatif olarak inşa etmenin ürünüydü.

YA ÇİN YA HİNT-ABD HATTI

Çin, Kuşak Yol Girişimi’nin 21. yüzyılın en büyük projesi olarak görüyor. İtalya’nın da girişime dahil edilmesiyle Çin, Uzak Doğu’yu Avrupa’ya bağlarken, kara ve deniz yollarıyla büyük bir ekonomik/siyasi çıkarma yapacak.

Hindistan’ın ABD desteğiyle devreye sokmaya çalıştığı Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru da benzer emellere sahip.

Artan hegemonya, güç, paylaşım mücadelesi “koridorlar” üzerinden kendisini gösterirken Dr. Adıbelli’nin de vurguladığı gibi yeni Hint koridoru  kısa ve orta vadede Ortadoğu ülkelerine bir tercih de dayatacak: Ya Kuşak Yol ya da Hindistan-Orta Doğu-Avrupa Ekonomik koridoru.

Asya, Ortadoğu ve Afrika’da birbirleriyle bağlantılı yeni ekonomik koridorlar kuruluyor. ABD-Hindistan’ın IMEC’i Çin’in BRI’sına karşı.

TÜRKİYE NEDEN DEVRE DIŞI?

Ukrayna savaşıyla ortaya çıkan yeni denklemde “jeopolitik satarak” oyun kurmaya çalışan Türkiye’nin Hindistan-Ortadoğu-Avrupa Koridoru’ndan bypass edilmesi dikkat çekici ve oldukça manidar.

AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan, “darbeci Sisi” ile el sıkışıp pozlar verirken Türkiye’nin Mumbai’den Hamburg limanına uzanan koridora dahil edilmemesi yeni dönemin jeo politik denklemine dair önemli ipuçları sunuyor.

Erdoğan projeye kızgınlığını “Türkiyesiz bir koridor olmaz. Doğudan batıya trafik için en uygun hat Türkiye üzerinden geçmek durumunda” dese de, jeo politik gerçeklik başka bir şey söylüyor.

Yetkinreport.com yazarı Murat Yetkin, “Oyunun kurallarını değiştirebilecek” proje olarak nitelendirdiği “koridor”dan Türkiye’nin dışlanmasına dair şunları söylüyor: “Bu proje G20 zirvesinde birdenbire akıllara gelmiş, ortaya atılmış bir proje değil. 2018’de şekillenmiş bir proje. Hazırlıkları, diplomasisi yıllardır devam ediyor, pişiriliyor. Türkiye, Hindistan-Avrupa projesinin kasıtlı olarak tutulmuşa benziyor.” Yetkin’e göre bu durum Ankara’nın Rusya ile giriştiği askeri-siyasi-ekonomik ilişkiyle bağlantılı. ABD eski gücünde olmasa da hala çok güçlü ve Türkiye’ye açık mesaj veriyor; “Burada mısın (yanımda), orada mısın?”

Yetkin’e göre proje bitmiş, netleşmiş değil ve ABD, Türkiye’ye bir açık kapı bırakılmış durumda. Bunun için de Ankara’nın tercihini yapması gerekiyor. 

IMEC koridorunun ortaya atılması Ankara'nın peşinde koştuğu Irak'ın ortaya attığı "Kalkınma Yolu Projesi”ni sekteye uğratabilir. 1200 kilometrelik kara ve demiryolu koridoru Basra Körfezi'ni Mersin Limanı'na bağlamayı amaçlıyor. Koridor, Abu Dabi-Katar-Irak üzerinden Türkiye'ye oradan da Avrupa’ya uzanacak. Basra-Nasiriye-Necef-Kerbela-Bağdat-Samarra-Musul üzerinden Türkiye’ye getirilecek mallar/ürünler, Şırnak-Antep-Adana üzerinden Mersin Limanı’na ulaştırılacak.

YENİ DÖNEME DOĞRU

Yeniden paylaşım kavgasında rekabet sert. Palazlanan yeni hegemon güçlerin etkisi gün geçtikçe daha fazla hissediliyor. Eski Hegemonik güçler pastayı kaptırmama derdinde. 

Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu dünkü BirGün yazısında “Biden ile ABD’nin kendi liderliğinde dünya düzenini ihya etme, NATO’yu güçlendirerek diplomatik ve askeri anlamda, başını Çin ve Rusya’nın çektiği Avrasya Bloku’nu tecrit etme, yalnızlaştırma stratejisi istenilen sonucu vermemiş görünüyor” derken mevcut reel-politik durumun fotoğrafını çekiyordu. 

BRICS’ten G20’ye küresel zirvelerde güç merkezlerinin oyunları, manevraları ve restleşmeleri bir kez daha görüldü. Küresel hegemonya mücadelesi askeri çatışmalar, diplomatik manevralar, restleşmeler, ikili pazarlıklarla şiddetlenerek sürüyor.