Google Play Store
App Store

Psikiyatrlar, sosyologlar, siyasetçiler, farklı disiplinlerden araştırmacılar politik mücadelede yenilgilere rağmen umudun nasıl korunduğuna dair epey kafa yoruyor. Önemli bir soru olduğu şüphesiz. Özellikle bugünün dünyasında oldukça da çetrefilli de bir konu. Yani, yılın en popüler kelimelerinin “beyin çürümesi”, “manifest” ve “kutuplaşma” olduğu bir çağda…

Tuğçe Çelik’in Çağın koşulları dili de belirliyor[1] başlıklı haberinden alıntıyla hatırlatalım:

“‘Manifest’, sosyal medya araçlarında ‘gerçekleşme olasılığını artıracağı inancıyla istediğiniz bir şeyi elde etmeyi hayal etmek’ anlamında kullanıldı. ‘Beyin çürümesi’, ‘bir kişinin zihinsel veya entelektüel faaliyetlerinin önemsiz, boş ve zorlayıcı olmayan içeriğin aşırı tüketiminin bir sonucu olarak görülen bozulması’ olarak tanımlandı. ‘Kutuplaşma’ ise ‘keskin bir şekilde zıt iki şeye bölünme özellikle bir grup veya toplumun görüşlerinin, inançlarının veya çıkarlarının artık bir süreklilik içinde olmadığı, zıt uçlarda yoğunlaştığı bir durum’ anlamına geliyor.”

Bu gibi kelimeler bugünün bireysel çaresizliğini ve kişisel kurtuluş arayışlarını temsil ediyor. Böylesi bir gerçeklikte umudun nasıl korunduğu, korunabileceği, üretilebileceği soruları hem ilgi çekici hem de acil... Çok açık ki kimse sağdan umut beklemiyor. Umut solun omuzladığı bir görev.

∗∗∗

Zira her şeyin ötesinde umut bugünün gerçekliğini mutlak kabul etmemek anlamına gelir. Politik mücadelenin, bugünkü dili belirleyen koşulları değiştirmeyi hedeflemesi anlamına gelir. Yarının ne olabileceğine dair ortak bir tahayyül geliştirmek geçer. Yani beyin çürümesi, manifest ve kutuplaşmanın karşısında, mesela kolektifliğin, demokratik müzakerenin ve eylemlilliğin dili belirlemesinden geçer. Daha iyi bir gerçeklik için umut, bugünden bir araya gelerek geleceği örgütlemenin adıdır.

Diğer yandan öyle görünüyor ki umut ve umutsuzluk birbirinin ayrılmaz parçası. Paradoksal bir şekilde kriz anlarında, gerçekliğin ağırlığı en çok hissedildiğinde akla umut düşüyor... Brechtyen bir ifadeyle, “umudumuz çelişkilerde” olduğu için belki de, baskı ve mücadeleyi aynı anda düşünebiliyoruz. Her şeyin sıkıştığı, şimdinin pek bir şey sunmadığı ve geleceğin kapalı göründüğü anlarda umudu hatırlıyoruz. Geçmişe bakıyor, şimdinin göründüğü kadar mutlak olmayabileceğini, değiştirilebileceğini fark ediyoruz.

Umut aynı zamanda bir iktidar aracı. Nasıl ele geçirildiğini, kontrol mekanizmasına dönüştüğünü görmek zor değil. Daha iyi bir gelecek vaadi çoğu zaman bugünün mücadelesini, adaleti ertelemek ve acıyı katlanılabilir kılmak için de kullanılır. Bunu siyasette, umut verici söylemlerin gerçekliği gizlediği yerde görebiliriz.

∗∗∗

Son RTÜK kararı da bu çerçevede güzel bir örnek. Haber bültenleri için ceza uyarısı yapan RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin’in yaptığı açıklamayı kastediyorum: “RTÜK izleme uzmanları tarafından yapılan incelemelerde, ana haber bültenlerinde çok sayıda şiddet içeriğine yer verildiğinin ve haber sunucularının tarafsızlıktan uzak, maksatlı yorum yaptığının tespit edildiğini” belirtmiş ve “Ülkemizde enerji, savunma sanayi, yerli ve milli teknoloji, sanat, kültür ve spor olmak üzere birçok alanda başarılı çalışmalar ortadayken, karamsarlık aşılayan ‘yandık’, ‘bittik’, ‘mahvolduk’ haberciliğinin kimseye bir faydası da yoktur” diyerek bu tür yayınlara en üstten yaptırım uygulanacağını bildirmişti.

Umut vaat ederken umutsuzluğa boğmak gibi bir şey... Elbette bu sadece bir sansür değil, aynı zamanda baskı yoluyla kendi gerçekliğini dayatma girişimi. Değiştirilmesi gereken bir gerçeklik yokmuş gibi davranma çabası. Ancak baskının gerçeği ortadan kaldırması mümkün değil. Gözaltına alınan her gazeteci, engellenen her haber sitesi, sansürlenen her haber değişmesi gereken bir hakikatin varlığını hatırlatmıyor mu?

Neticede tüm çelişkilere, zorluklara rağmen umut varlığını sürdürecektir. Dünyayı olduğu haliyle kabul etmeyi reddedenler her zaman olacak. Gelecek, daha iyi bir yarın tahayyül edenlere ve bunun için mücadeleyi sürdürenlere ait olacak.

[1] https://www.birgun.net/haber/cagin-kosullari-dili-de-belirliyor-583900