Küresel akıl gerekli
Küresel Türkiye, çeyrek yüzyıllık AKP iktidarında bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gerisine düştü; bununla da kalmadı, dış siyasette de giderek “içe dönük” bir konuma geldi.
Bugünlerde AKP’li yılların bu yetersizliklerinin sonuçları yaşanıyor.
Diğer taraftan iktidara hazırlanan CHP’nin küresel aklı kullanacak bir altyapıyı da bir an önce oluşturması gerekiyor.
AKP’NİN YAPTIĞI/YAPMADIĞI
Türkiye’nin dış politikada bu kadar yetersiz kalmasının ana nedeni, ülkenin AKP iktidarında küresel ana yarıştan, bilim ve teknoloji yarışından, iyice kopmuş; çok uzaklara düşmüş olmasıdır.
Yerküre, bugün, en önde giden ikilinin ABD ve Çin olduğu ülkeler arası bilim ve teknoloji yarışına göre biçimleniyor. Ülkeler, Yapay Zekâ ile at koşturulan bambaşka bir dünyaya doğru yelken yarışına benzer bir yarışa giriyor. Ülkemiz iktidarın, bilimselliğin kökünü kurutan uygulamalarıyla bu yarışta çok geride kaldı.
Önce, bilim üst kurumları ve üniversiteler iyice siyasallaştırdı; bilimsel üretimin temeli olan araştırma özgürlüğü ve üniversite özerkliği yok edildi.
Sonra, son yüz elli yılın bilimsel çalışmalarının esin kaynağı olan Evrim Kuramı 2016’da ders programlarından çıkarıldı; 4+4+4 uygulamaları ve Milli Eğitim Bakanlığı’nın tarikat sözleşmeleriyle gelişmenin temeli olan eğitim bilimsellikten tümüyle uzaklaştırıldı.
Yetmedi, “giderlerse gitsinler” anlayışı ve diğer işe alma ve yükselme süreçlerinde yaşanan ağır olumsuzluklarla ülkenin nitelikli işgücü kaybına uğramasına yol açıldı; dışarıya beyin göçü yaşandı; yaşanıyor.
Çok daha derinde, yargı bağımsızlığı, basın-yayın özgürlüğü ve ekonomideki ağır yıkımlar toplumu bunaltmaktaydı. Bu sırada özellikle, CHP’nin Cumhurbaşkanı adayı Ekrem İmamoğlu’nun 19 Mart’ta tutuklanması iktidarın ülke içindeki seçmen desteğinin daha hızla azalmasına yol açtı. Bu durum, ABD özelinde dış desteği gündeme getirdi. Anımsatmakta yarar var; Türkiye, uzun Soğuk Savaş yıllarında, 1945-90 arası, ABD tarafından, varıyla yoğuyla Sovyet Komünizmine karşı durmakla görevlendirilmişti; 1990 sonrasında da BOB ve CIA belgelerinde de yazıldığı gibi Ortadoğu’nun “örnek” Ilımlı İslam ülkesi olmakla görevlidir. Son gelişmeleri bu çerçeve içinde görmek gerekir. Daha önce ülkemizin “askeri gücünü” öve öve bitiremeyen ABD Başkanı Trump, geçen gün Başkan Erdoğan ile ilgili olarak “seviyorum, o da beni seviyor” dedi. Bu sözleri, üstelik tüm Ortadoğu’yu birlikte düzenlemekte olduğu, çok yakın dostu ve İran’a ne yapılacağını konuştuğu İsrail Başbakanı B. Netenyahu ile görüştüğü sırada yaptı.
Kimi zaman “ağzını bozması” ile ünlü Trump’ın bu “karşılıklı sevgi” dediği aşk ilânını bir uyarı ile noktalayayım: Soğuk Savaş yıllarının o çok yoğun ABD-Sovyetler Birliği silah yarışlarının yaşandığı günlerinde, deneyimli siyasetçi 2. Cumhurbaşkanı İsmet İnönü “büyük devletlerle ilişkiler ayı ile yatağa girmeye benzer, dikkatli olunmalı” demişti.
CHP İŞ YAPMALI!
19 Mart’tan sonra süreci Olağanüstü Kurultay ve diğer çalışmalarla, başarıyla yönetmekte olan Genel Başkan Özgür Özel’e yeni bir büyük görev düşüyor. CHP, hiç zaman yitirmeden ülkenin küresel gelişmeleri özümseyen aklını yeniden kazanmasının programını yapmalıdır.
Bir kez daha yazayım: Cumhuriyet, insanlığın üretim-özgürleşme temeline dayalı gelişme doğrultusunu yakalama ve onu geçme çabasıdır.
O bütüncül çağdaşlaşmanın bir parçası olarak, bu ülke, Cumhuriyet’in bilimsel eğitimi önemsediği parlak yıllarında Alman faşizminden kaçan onlarca bilim insanının geldiği, bilimsel gelişmesine büyük katkılar yaptığı ve üstelik üç yılda derslerini “Türkçe vermeyi” kabul ettiği ülkedir.
Bugün ise, çok büyük bir olanak, yurt dışında, bu ülke kökenli ve ülkesine hizmet vermeye hazır binlerce beyin var.
CHP’nin hazırlayacağı iktidar programının en çok önem verilmesi gereken bölümü bir “küresel akıl” programı olmalıdır. Akıl programı, insan ve parasal kaynakları, üniversiteyi de içeren bilimsel eğitimi, kamu ve özel kurumlaşma altyapısını ve uluslararası bilim kurumlarıyla ilişkileri içermeli, ülkenin geleceğinin motoru olarak tasarımlanmalıdır.
Yurt içinden ve dışından bilim insanı ve uzmanların etkin katılımıyla hazırlanacak böyle bir çalışma CHP’nin iktidar programının diğer ögeleri için de bir yol gösterici olacaktır.
Toplumun 19 Mart sonrası, çok büyük bir katılım ve coşku ile hak ve özgürlüklerine sahip çıkmasındaki gizilgüç, CHP’yi, küresel akıl konusunda da, kaçınılmaz ve “öncelikli” bir göreve çağırıyor.