Uluslararası Barış ve Ekonomi Enstitüsü (Institute for Economics and Peace) tarafından 17 Haziran 2015 tarihinde yayımlanan bir raporun koalisyon pazarlıkları ve standart gündem slalomları arasında dikkatimizi çekmemesi belki de doğaldı. Cumhuriyet ve Al Jazeera dahil birkaç mecra raporu dün “Türkiye ‘huzur’da Avrupa sonuncusu” başlığıyla vermişti, fakat raporun adı ‘Küresel Barış Endeksi’ idi (Global Peace Index). Raporu hazırlayanlar ölçümlerini üç temada toplanan 23 gösterge üzerinden yapmışlar. Göstergeler arasında ordunun büyüklüğü de var, hapisteki insan sayısının toplum geneline oranı da. Askeri harcamalar da var, kişi başına düşen polis sayısı da. Dolayısıyla rapor, huzurla ilgili olduğu kadar toplumsal barışa, genel olarak barış durumuna dair bir şeyler de söylüyor.

Enstitünün web sayfasında raporu özetleyen bir videoya ve ülkelerin üzerine tıklayarak raporun sonuçlarına bakabileceğiniz bir dünya haritasına yer verilmiş. Makul eleştirileri akılda tutarak incelemeye değer bir tabloyla karşı karşıya olduğumuzu düşünüyorum. Bu yazıda kendi gözüme çarpanları paylaşmaya çalışacağım.

SURİYE VE IRAK:
Küresel Barış Endeksi 162 ülkeyi kapsıyor ve son iki sırayı Türkiye’nin güney komşuları Irak ve Suriye paylaşıyor. Başka bir deyişle, dünyanın en ‘huzursuz’ yerleri bu ülkenin hemen yanı başında. Irak’la ilgili durum son yedi yılda neredeyse hiç değişmemiş, Irak hep listenin sonlarında yer almış. Ama Suriye’nin durumu oldukça farklı. 2012 yılından itibaren listenin dibine demir atan Suriye, bu tarihten önceki raporlarda sıralamada Türkiye’nin üzerinde yer alıyor. Hatta 2008 yılının Küresel Barış Endeksi’ne göre 138 ülke arasında 88’inci durumda olan Suriye; Brezilya, ABD, Sırbistan gibi ülkelerden daha ‘huzursuz’ görünmüyor.

SİLAHLI ÇATIŞMALARDAKİ ARTIŞ:
Geçen yıl tüm dünyada silahlı çatışmalarda ölen insanların sayısı 180 bin. Bu, 5 yıl öncesine göre yüzde 267’lik bir artış demek. Bunun sonucu olarak, yerinden yurdundan edilmiş insanların, mültecilerin sayısı neredeyse dünya nüfusunun yüzde 1’ine ulaşmış durumda.

AVRUPA VE ORTADOĞU
Dünyanın en huzurlu/barışçıl ülkeleri sıralamasındaki ilk 20 ülkeden 15’i Avrupa’da. Avrupa, dünyanın en huzurlu yeri gibi görünüyor. Ortadoğu ise, Kuzey Afrika ile birlikte listenin diğer ucunda yer alıyor. Bu iki bölgenin verileri ve durumu, neredeyse iki ayrı dünyaya işaret ediyor. Ortalarında Türkiye var. Hem veriler, hem coğrafya aynı şeyi söylüyor. Türkiye, en azından birkaç yıldır, şiddet sarmalıyla toplumsal barış arasında sallanan bir sarkaç gibi. Bunların hiçbirini anlamak için bu rapora ihtiyaç yok belki, ama sizi temin ederim ki bir dünya haritası üzerinde Türkiye’nin etrafında olanları gözlemleyerek yıllar içinde kısa bir yolculuk yapınca, tartıştığımız bazı şeyler çok lüzumsuz görünüyor.

Rapordan birçok başka sonuç çıkarmak da mümkün mutlaka, ama kısaca dün yayımlanan başka bir çalışmadan da bahsetmek istiyorum. Anglia Ruskin Üniversitesi Küresel Sürdürülebilirlik Enstitüsü’nün modellemesine göre, küresel iklim değişikliğinde ve buna yol açan yaşam biçimlerimizde kayda değer bir değişim yaratmayı başaramazsak, 2040 yılında gıda üretiminin talebe karşılık verememesi sonucu insanlık büyük bir kıtlıkla karşılaşacak ve tarihte benzeri görülmemiş ‘açlık ayaklanmaları’na tanık olacağız. Ki bu model, küresel ısınma ile oluşacak doğa felaketlerini ve politik çatışmaları hesaba katmıyor.

Yani, herkes yeterince ihale aldıysa, yeterince inşaat ve askeri harcama yapıldıysa, yeterince kardeş kanı döküldüyse ve yeterince koalisyon pazarlığı yapıldıysa, büyük bir hızla konuyu değiştirmemiz gerek. Hemen.