Google Play Store
App Store

Kurgulanmış toplantı, servis edilen fotoğraflar, kürsüden verilen mesajlarla ülke siyaseti üçüncü sınıf sinema filmine dönüştü. Başrolünden figüranına kadar rejim, tam kadro oynadığı rolde inandırıcılık sorunu yaşıyor.

Kurgu fotoğrafın ömrü uzun değil: Seti kurmakta ucuza kaçtılar
Fotoğraf: CHP

Meclis’in açılış resepsiyonunda, Numan Kurtulmuş tarafından kurgulandığı anlaşılan bir toplantı sonrası ortaya çıkan fotoğraf, Erdoğan’ın düşüşe geçen siyasi kariyerinde en azından kısa dönem için can simidi işlevi gördü. Kısa dönem olarak not etmek gerekiyor, çünkü bu fotoğrafın uzun erimli bir siyasal sonuç üretmesi neredeyse imkânsız. Bu bölümü ikinci yazıda tartışmak üzere, şimdi fotoğrafla devam edelim.

Bir yıl önce yaşanan Meclis açılışının ve resepsiyonunun yıldızı Devlet Bahçeli olmuştu. Bu kez sahne Erdoğan’ın oldu. Meclis açılış resepsiyonlarına bugüne kadar katılmayan Erdoğan, bu kez yerini aldı. Meclis muhabirlerinin o akşama dair anlattıkları, senaryonun Saray’da yazıldığı, yönetmenliğinin Kurtulmuş tarafından yapıldığı üçüncü sınıf bir gösteri organizasyonu olduğunu gösteriyor. Erdoğan’ın oturduğu sandalyeden siyasilerin dizilişine kadar her bir kare önceden hesaplanmıştı. Meşruiyet çıkmazına düşen iktidar, bir fotoğrafla yanıt vermeye kalktı. İstediği sonucu alıp alamadığı sorusuna bugünden yanıt vermek pek mümkün değil.

MESAJI KİME VERDİ?

Erdoğan ve Bahçeli, Meclis görüntüsünden çok memnun kaldılar. Bunun Türkiye fotoğrafı olarak görülmesi gerektiğini söylediler. Erdoğan’ın fotoğraf karesindeki duruşu, beden dili, parti liderleriyle kurduğu diyalog, “Burada olmanın kıymetini bilin” der gibiydi. Özellikle DEM tam saha pres altındaydı.

Meclis’te verilen fotoğraf sonrası sadece iktidar ortakları değil, karede yer alan muhalefet partileri de açıklama yaptı. Daha doğrusu, açıklama yapmak zorunda kaldı. DEM yetkilileri, tek bir kareden büyük anlamlar çıkarmanın doğru olmayacağının altını kalın çizgilerle çizmek durumunda kaldı.

Bu açıklamayı yaptıran kuvvetin esas olarak Kürt seçmeni olduğunu söylemek zorundayız. BUPAR’ın geçen hafta sonu açıkladığı araştırmaya göre, Kürt seçmenin yüzde 70’i “Öcalan’ın devrede olması durumunda bile” Erdoğan’a ‘oy vermem’ diyor. Sadece yüzde 11’lik bir dilim bu koşullar altında Erdoğan’a destek sunuyor. DEM yöneticilerinin bu manzarayı bir kenara bırakma şansları yok. O yüzden “bir an önce adım atılsın” çağrılarını yenilemek durumunda kalıyorlar. Hâlihazırda DEM yöneticileri, seçmenlerini ikna edecek pozitif bir gelişme bulmuş değil.

CHP’YE SALDIRI SÜRECEK

Aslında benzer durum diğer muhalefet partileri için de geçerli. İYİ Parti, DEVA ve Gelecek Partisi’nin seçmeninin önemli bir bölümü Erdoğan’a karşı benzer bir yaklaşım içinde.

Bahçeli’nin Meclis kürsüsünden, Erdoğan’ın Azerbaycan topraklarından verdiği mesajlar da gösterdi ki CHP’siz bir “iç cephe” planı sürecek. Ama bu yolun kolay aşılmayacak engellerle dolu olduğunu da söylemek lazım. Muhalefet cephesi içinde hiçbir parti, seçmenini bir kenara bırakıp hareket etme şansına sahip değil. Bu partilerin seçmeniyle iktidar arasında uzlaşmaz çelişkiler devam ediyor.

Çok kısa süre içerisinde Suriye, ekonomi, yargı gibi konuların etkisiyle bu fotoğraf hızla parçalanmak durumunda kalacak. Bu süreci hızlandıracak olan da fotoğraf karesinin dışında kalan muhalefet güçlerinin, istikrarlı bir şekilde halkın talepleriyle birlikte hareket etme kabiliyetini gösterebilmesi. Gösteriye dönüşen siyasetin yeniden hayatın içine dönmesi gerekiyor. Kötü yazılmış bir senaryo ve yapımcısının ucuza kaçtığı bir projeyle siyasetin tepesi dizayn edilmeye çalışılıyor. Üstelik başrolünden figüranına kadar filmde oynayan herkesin izleyici karşısında inandırıcılık sorunu var.

∗∗∗

KOCABIYIK MESELESİ

Eski AKP milletvekili Hüseyin Kocabıyık, ‘Cumhurbaşkanına hakaret’ iddiasıyla önce gözaltına alındı, sonra da tutuklandı. Tutuklama, Kocabıyık’ın Cumhuriyet gazetesine verdiği demeç sonrasında gerçekleşti. Küçük bir eleştiri sonrası AKP’ye yıllarca hizmet etmiş bir ismin tutuklandığı bir ülkede normalleşmeden bahsetmenin inandırıcı olmayacağı ortada.

Bu olay bir başka gerçeği de açığa çıkarıyor: AKP, gerçek eleştiriden —hele de içeriden gelen eleştiriden— çok fazla korkuyor. Kocabıyık’ın tutuklanması, eleştiri yapmak üzere öne çıkmaya hazırlanan her AKP’liye gözdağı niteliğinde.