Kurultay’a doğru CHP-II
Bu hafta ortasında başlayacak olan CHP Kurultay’ında Tüzük tamamlanacak ve Program çalışmalarının da ilk adımları atılacaktır.
Yerel Seçimlerden birinci çıkan ve yapılacak ilk genel seçimi de—kendisi bir büyük yanlış yapmazsa - kazanacağına kesin gözüyle bakılan CHP’nin, iktidara yürüyüşü ve sonrasını kapsayan, hak ve özgürlük temelinde bir “iktidar programı” hazırlaması gerekir. CHP’nin “iktidar programı”, iki şu ana ögeyi içermelidir: 1.Onarım 2. Uygulama.
İLK İŞ: BÜYÜK ONARIM!
Bir “acil eylem” yaklaşımıyla yola çıkması gereken CHP’nin iktidar olur olmaz yapması gereken “ilk iş” anaokulundan üniversiteye dek eğitimi bir ahtapot gibi sarmış olan tarikat ve cemaatlerin ve Diyanet İşleri Başkanlığının elinden kurtarmaktır.
İkincisi, bugün ülke bir “savaş alanına” dönmüştür. CHP’nin bakım ve onarımı, iç ve dış barış ortamının oluşturulmasına ya da “güvenliğe” ayrı bir önem vermelidir. Sığınmacı sorununa da çözüm getirecek adımlar atılmalıdır.
Üçüncü olarak yapılması gereken ilk işlerden biri de, gerek devlet bütçesinin, gerekse ülkenin, yeraltı ve yer üstü doğal kaynaklarının “yağmalanmasına” derhal son verilmesidir.
Dördüncüsü, parlamenter düzene dönüş “kesin” olmalı, bunun nasıl yapılacağına açıklık getirilmelidir. Bugün, üç temel ya da tepe kurum, “yasama, yargı ve yürütme” erkleri sorunları çözüme kavuşturmalarını geçtik, kendileri, birer çözümü gerekli büyük sorundur.
CHP, öncelikle devletin yeniden yapılanması konusunda, katkı yapabilecek “tüm kesimlerin” de desteğini ve önerilerini alarak yargı bağımsızlığının, AYM, Yargıtay, Danıştay ve Sayıştay başta olmak üzere tamamıyla bağımsız kılınarak kurumsallaşmasını sağlamalı, TBMM’nin etkinliğini, özellikle “yasal düzenleme” ve “yürütmeyi denetim” yetkilerini, AKP öncesi duruma getirmekle yetinilmemeli, egemenliğin “kayıtsız koşulsuz halkta” olduğu noktaya çıkarmalıdır.
Devletin yeniden yapılanmasının çok önemli bir ayağı da kamu yönetiminin etkin ve verimli işleyişini sağlayacak “kurumsal yapıların”, düzenleyici ve denetleyici özellikleriyle oluşturulmasıdır. Kurumsal onarım, şu alanlarda öncelikle gerçekleştirilmelidir, TCMB’nin bağımsızlığı, TÜİK’in “güvenilir” kılınması, kamu ihale düzeninin açık, rekabetçi kılınması ve üniversite özerkliğinin sağlanması.
Son olarak, onarımın zamanlaması, aylık, altı aylık ve en çok yıllık dönemlere ayrılarak somutlaştırılması gereklidir. Ayrıca yalnız düşünceleri nedeniyle tutuklu ya da hükümlü olanların derhal salıverilmesi de gerçekleştirilmelidir.
EKONOMİ EKONOMİ!
AKP iktidarı, yalnız devletin yapısını hukuku ve eğitimi yıkıma sürüklemekle kalmadı, ülke ekonomisini de dümdüz etti. O kadar ki, ekonominin yeniden ayağa kalkması için çok özel bir bakım ve onarım gerekiyor.
CHP iktidarı ekonomide, bir ana politika olarak “yerli üretimi” artırmayı ve buna koşut olarak “dışa bağımlılığı” azaltmayı esas alan “gelişmeci” bir yaklaşımı ilke edinmeli, yaşama geçirmelidir. Adı halkçı olan bir parti, ekonomi politikasını “halkla birlikte” oluşturmalıdır. Ekonominin, üretici ve tüketici tüm kesimlerinin etkin katılımıyla ve günümüzün iç ve dış koşulları göz önünde tutularak yapılacak ön hazırlıkla yola çıkılmalıdır. Bu yaklaşımla, daha fazla ve daha nitelikli üretim, hakça paylaşım, enflasyonu ve işsizliği azaltarak sağlanabilir.
Yerli üretimin artırılmasında emek, sermaye ve teknoloji üçlüsünün niteliklerinin geliştirilmesi, bu amaçla bilimsel eğitimle birlikte “araştırma ve geliştirmeye” firmaların, üniversitelerin ve kamunun elindeki araştırma birimlerinin işbirliği içinde çalışması sağlanarak önem verilmesi, böylelikle küresel ekonomik yarışta ülkenin hak ettiği yeri alması, artan ürünün paylaşılmasında emek kesiminin örgütlü biçimde ve “özgürlüğünü kullanarak hakkını alması” ilke edinilmelidir. Eşit yurttaş partisi olan CHP iktidarında, çalışanı ve emeklisiyle, emekçiler “haklarını alırlar”, birileri onlara “kul hakkı” vermez, veremez, oluşan özgürlük ortamında, yazgılarını kendileri yazar.
Özetle, ülke batıyor, özgürlük ortamı yok, buna karşın üreticisinden hayvanseverine dek toplum ayakta. CHP yönetimi, parti içinden ya da dışından gelen “Altı oku yeniden yorumlayın” ya da "Şu konuda CHP ne yapacak" gibi içi boş önerilerin tuzağına düşmemeli, milletvekili adaylıklarında merkez yönetimine kaç kontenjan ayrılacağı gibi saçmalıklardan uzak durmalı ve hiç zaman yitirmeden ülke yönetiminde “seçenek olarak bir Demokratik İktidar Yürüyüşü başlatmalıdır. Cumhuriyet’in değerlerinin partisi CHP böyle bir yürüyüşü başlatacak gizilgücü içinde taşıyor. Parti yönetiminin “tarihsel ve kaçınılmaz görevi” bu gizilgücü parti içi demokrasiyi “tam çalıştırarak” harekete geçirmektir.
***
Bir Eylül Dünya Barış Günümüz kutlu olsun.