Laikliğe 0, Dine 104 Milyar TL Bütçe- 2

Diyanet Anayasa’ya aykırıdır. Çünkü Anayasa’ya göre “laiklik ve eşitlik doğrultusunda” hizmet vermesi hükme bağlanmışken, bu kurum salt Sünnilere hizmet veren ve Kur'an ve sünneti esas alarak 130 binden fazla imamla mezhepçi ve iktidar partisinin seçim bürosu gibi propaganda yapıyor.

DİB laiklik doğrultusunda, tüm inanç farklılıklarının bir arada, inanç özgürlüğünün evrensel değer ve ilkelerine uygun eşit yurttaşlık temelinde yaşama talebine karşı tekçi ve mezhepçi bir yapıdır.

Diyanet İşleri Başkanlığı, Laiklik ve Eşitlik Karşıtıdır.

Diyanet yok saydıklarının vergilerini rızalığı yok sayarak gasp eden, laiklik karşıtı siyasetin kendisini kollamasıyla, mezhepçi Halifelik kurumu olarak varlığını sürdürüyor.

Yani Diyanet'in varlığı topluma bir mesaj veriyor; Din ve inanç bir toplumun ve kişinin özel alanına ait olmaz. Devletin ve siyaset kurumları aracılığı ile oy uğruna din tüccarı cemaatlerin ve tarikatların tekeline sokulması bu nedenledir. Yani din kamu ve özel alanda tekelleştirilmiş, dolayısıyla inanma ya da inanma hakkını kapsayan “din, vicdan ve inanç özgür olamaz” demek istiyorlar.

Diyanetin varlığı sadece toplumsal barışı engellemiyor, aynı zamanda laikliğe ve Anayasa'ya da aykırıdır!

Diyanet mezhepçi devletin kartvizitidir. Özellikle son 20 yıllık AKP döneminde DİB, tüm devlet organlarına ve kurumlarına dini sızdırmış ve bu organlar ve kurumlara işbirliği protokolleri imzalayarak, buralarda dini vesayet kurmuştur.

İşte bu nedenle AKP iktidarı bol bol cemaatsiz camiler inşa ediyor.

Alevilerin, laiklerin ve muhalif olanların din ya da dinlerle herhangi bir problemi yok. Ama din ile aldatanlarla, gericilikle ve dincilikle sorunu var.

Diyanetle de problemleri vardır!

Çünkü diyanet dini gönüllü hizmet olarak görmeyen, halkın rızalık göstermemiş vergisiyle dincilik yaptığı için problemi var!

Diyanetin laikliğe, laik eğitime ve toplumsal çeşitliliğe karşı olduğu için probleme var. Çünkü bu kurum tüm toplumsal kesimlere şeriatı referans alan hayat tarzı dayatan fetvalar veriyor.

Diyanet tekçi olduğu ve farklı olanları yok saydığı ve saygı duymadığı için problemi var.

Devlet kurumlarında laiklik ve süreklilik esastır; ama diyanette ne laiklik ne süreklilik esas değildir.

Diyanet=Şeyhülislamlık Makamıdır.

DİB iktidarın emrindedir.

Her dönemin iktidar rengine göre şekillenir, dönüşür! Tıpkı her padişahın aklına ve konumuna göre dili ve fetvaları değişen Şeyhülislamlık makamı gibidir. İktidarın bekası ve rantına göre fetva verirler.

Dönem gelir darbeciler lehine, dönem gelir laiklik adına, dönem gelir ırkçılık adına, dönem gelir sermaye lehine, dönem gelir şeriat adına fetva veren ideolojik kurum olurlar.

Yani Diyanet İşleri Başkanlığı toplumsal çeşitliliği laiklik ve eşitlik doğrultusunda “dayanışması ve bütünleşmeyi sağlamak için birleştirici” olmadı!

Kutuplaştırıcı, mezhepçi, tekçi ve iktidar güdümlü saray fetvacısı oldu!

Diyanet, Diyanet Akademisi ve camiler cemaatlerin, tarikatların, Selefiler’in yuvasına dönüşmüştür. Ve dinin değil, siyasetin göbeğinde, AKP iktidarına ideolojik itaatkarlık yarışında en önde koşan bir devlet dairesidir.

Tam da bu nedenle, bir araştırmaya göre halkın yüzde 70,4'ü Diyanete güvenmemektedir. Ama bu güvensizliğe rağmen 7 bakanlıktan daha büyük bütçeye sahip!

Bu devasa güç ve yapı ile her alanda vesayet kuruyor. Dinci vesayetin inşasını ise halkın rızalığına dayanmayan din bütçesiyle finanse ediyor.

Halkın doğrudan ve dolaylı ödediği vergiler, elbette bir vatandaşlık görevidir. Kamu bütçesini de, sermaye sınıfından daha çok halkın vergileriyle oluştuğu gerçeğini de bir kenara not edelim.

Vergi veriyoruz, çünkü devletin halka eğitim, sağlık, ulaşım, barınma, kültür, sanat, bilimsel ve sosyal kamu hizmetleri vermesini, laik, sosyal ve hukuk devletinin gereği sanıyorduk.

Fakat yine hep birlikte tanık olduk ki; iktidarı ve muhalefeti ile halen kamu bütçesiyle dinin finanse edilmesinin laikliğe, demokrasiye, eşitliğe ve toplumsal barışa karşı olduğu, tam olarak idrak edilmemiş.

2023 yılı kamu bütçesinden dinin finansmanına, diyanetin varlığına ve eğitim dinselleştirilmesine yüksek bir sesle HAYIR diyemediler!