Google Play Store
App Store

Bu hafta sonu, 15 Haziran’da öğrenciler liselere geçiş sınavına girecek. Bu sınavın, merkezi sınavların yarattığı iki temel algı var. Birincisi tüm çocukların eşit koşullara sahip olduğu algısı. Merkezi sınavlar eğitimdeki eşitsizliği gizlemenin en etkili aracı. Bir kentin en yoksul mahallesindeki okulla milyonlar akıtılan bir özel okulda olan özel kurslara giden, özel dersler alan bir çocuk aynı sınava giriyor. Aynı sınava girdikleri, aynı sorular sorulduğu için eğitimde eşitlik var algısı pazarlanıyor.

İkincisi sınavla çocukların istediği okula gidebileceği algısı. 23 yıldır sürdürülen okullaşma politikası sonucunda her ilde okulların büyük çoğunluğu imam hatip ve meslek liselerinden oluşuyor. Sınırlı sayıda akademik lise (Fen, Anadolu, Sosyal Bilimler…) bırakıldığı için akademik liselere giremeyen çocuklar zorunlu olarak imam hatiplere, meslek liselerine, MESEM’lere yerleştiriliyor.

Bu seçeneksizlikte çocuklara dayatılan ise özel okullar. Milli Eğitim Bakanı katıldığı bir programda “Sanki biz çocukları özel okullara göndermek zorunda bırakıyormuşuz gibi bir algı var.” diyor. Yaşanılan ise algı denilenin bir hakikat olduğu. İmam hatip veya meslek liselerine zorunlu bırakılan çocuklar hane bütçesinin önemli kısmı eğitime ayrılarak özel okullara zorunlu bırakılıyor.

Yoksulsan ya istemediğin okul türüne mecbur kalıyorsun, ya MESEM’ lerde, tarlalarda, inşaatlarda çocuk işçi oluyorsun, ya da örgün eğitim dışına çıkıyor, çocuk yaşta evlendiriliyorsun.

Öyle bir sınav sistemi ve okullaşma politikası yaratıldı ki yarışa, rekabete dayalı çocukların yaklaşık yüzde doksanının elendiği, başarısız ilan edildiği, istemedikleri okul türlerine ve özel okullara, çocuk yaşta işçiliğe, çocuk yaşta evliliğe mecbur bırakıldığı bir sistem inşa edildi.

∗∗∗

Bu sene sorunlar yumağına dönüşmüş bir eğitim sisteminde ayrıca bir kara mizah örneği çocuklara yaşatılıyor. Sınavla öğrenci alacak ortaöğretim kurumlarına geçiş kılavuzunda sınavla öğrenci alacak okullar “fen liseleri, sosyal bilimler liseleri, Anadolu liseleri, imam hatip liseleri, proje okulları, mesleki ve teknik anadolu liselerinin Anadolu teknik programları” olarak açıklandı. Ancak Şubat’ta yönetmelikten proje okul tanımı çıkarıldı. Proje okullarını düzenleyen madde de yönetmelikten çıkarıldı. Yönetmelikten çıkarılan bir okul tanımına dayandırılarak da binlerce öğretmen sürgün edildi. Yönetmelikten çıkarılan artık olmayan proje okul tanımı ise sınav kılavuzunda var.

Yönetmelikle proje okulların yerini merkezi sınavla öğrenci alan okul kavramı aldı. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların bazı kriterlere göre okul il değerlendirme ve okul il teklif komisyonlarınca belirleneceği okul bakanlık tespit komisyonuna göndereceği yönetmelikle düzenlendi. Merkezi sınav puanıyla öğrenci alacak okul tekliflerinin Aralık ayı içinde il, ilçe milli eğitim müdürlüklerine yapılacağı açıklandı.

22 Şubat 2025 yönetmeliği ile artık proje okul yok, merkezi sınavla öğrenci alan okul var. Ancak bu okulların belirlenip bakanlığa gönderilme süreci Aralık ayıyla başlatılıyor sınav ise bu hafta sonu.

∗∗∗

Çocukların yıllardır kendilerine bir gelecek yaratmak için hazırlandıkları, yarıştırıldıkları bir sınav bu hafta sonu yapılacak. Bir milyonu aşkın çocuk LGS’ ye girecek. Ancak çocukların sınavla girebilecekleri okulların bilgisi yok. Proje okulu adıyla binlerce öğretmen sürgün ediliyor. Ama yönetmelikte proje okul kavramı yok. Çocuklar gece gündüz sınavla öğrenci alacak okullara hazırlanıyor. Sınav kılavuzunda yer alan proje okul diye bir okul tanımı yok, merkezi sınavla öğrenci alan okul tanımı var. Merkezi sınavla öğrenci alan okulların belirlenme süreci ise aylar sonra gerçekleşecek. Hangi okullar, hangi okul türleri sınavla öğrenci alacak tek bir açıklama yok.

Kaos, belirsizlik, kuralsızlık bir yönetim biçimi. Ne Anayasa, ne Milli Eğitim Temel Kanunu, ne yönetmelik hiçbir maddenin bir hükmü yok.