Google Play Store
App Store

Gündemin ateşi hız kesmeden, üniversitelerden liselere doğru yayılmaya devam ediyor. Peki neler oluyor? Tarihi on yıl öncesine geri saralım. Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), 2015’te ‘özel proje okul’ uygulamasını başlatarak, aralarında Kadıköy Anadolu Lisesi, İzmir Atatürk Lisesi, Çanakkale Fen Lisesi ve Kabataş Erkek Lisesi gibi Türkiye’nin en başarılı okulların olduğu 155 eğitim kurumunu ‘özel proje’ kapsamına almıştı. Güncel MEB verilerine göre bu sayı 2 bin 300’ü bulmuş durumda. Uygulama ile, MEB tarafından belirli kriterlerle seçilen ve özel eğitim modellerinin uygulanacağı söylenen bu okullara yapılacak öğretmen atamaları ve yönetici görevlendirmeleri doğrudan bakanlığa bağlanmıştı.

***

Öğrenciler atamalara tepki göstermiş, liselerden yüze yakın bildiri yayınlanmış ve mezuniyet törenlerinde öğrenciler okul yöneticilerine sırtlarını dönmüştü. MEB, sekiz yıldan fazla görev yapan öğretmen ve yöneticilerin başka okullara tayin edilmesine karar vermiş ve öğrenciler hocalarını gözyaşlarıyla uğurlamak zorunda kalmıştı. 2016 yılında Kabataş Erkek Lisesi’ne atanan müdür yardımcısı Şakir Voyvot’un, 2014 yılında Anadolu Gençlik Derneği’nin bir toplantısında söylemiş olduğu, “Artık bütün okullarımızın imam hatip lisesi gibi olma zamanı geldi” cümlesi de ‘proje okul’ uygulamasıyla ilgili şüpheleri ve gerilimi artırmıştı.

***

Uygulamaya dair endişelerin başında kadrolaşma geliyordu. Ayrıca atamaların şeffaflıktan uzak ve nesnel kriterlerden yoksun oluşu sürecin tamamen siyasi ve idari takdirle şekilleneceğini düşündürüyordu. On yıl öncesinden bugüne bakıldığında her ikisinde de ne kadar haklı olunduğu ortada. Tartışmalı mülâkat sistemi hâlâ yürürlükte. Öğretmenlerin yandaş sendika üyeliklerinin atamalardaki pozitif etkisi biliniyor. Konunun yeniden gündeme taşınması, 2025 yılı öğretmen ve yönetici görevlendirme sonuçlarının 8 Nisan’da açıklanmasıyla oldu. Buna göre, İstanbul başta olmak üzere birçok ildeki proje okul öğretmenlerinin, göreve kendi okullarında devam etme talepleri reddedilerek, başka yerlere tayin, bir bakıma sürgün, edildiler.

***

‘Proje okul’ kapsamındaki kurumlara görevlendirmeyle gelen öğretmenler dört yılın sonunda MEB’e başvurarak, görev yaptıkları okulda devam etme ya da başka okula geçme talebinde bulunuyordu. Ancak bu yıl, bazı öğretmenlerin talepleri dışında tayin edildiği ve sayının önceki yıllara göre daha fazla olduğuna dair iddialar var. Eğitim-Sen bu atamalarda muhalif görüşlü öğretmenlerin görev yerlerinin değiştirildiğini savunarak, öğretmenlerin büyük bölümünün, daha önce boykot ve iş bırakma eylemlerine katılan isimler olduğuna dikkat çekti.

BirGün’den Kayhan Ayhan’a konuşan Eğitim Sen Genel Başkanı Kemal Irmak, “Bakanlık, herhangi bir kriter ilânı yapmadan; kıdem, hizmet puanı ya da mesleki yeterlilik gibi objektif göstergelere bakmadan, istediği öğretmeni ya da eğitim yöneticisini proje okullarına atayabilmektedir. Emek, birikim ve mesleki yetkinlik yok, adalet yok, hakkaniyet yok” dedi. Tüm eğitim emekçilerini birlikte mücadeleye çağırdı. Şehremini Anadolu Lisesi’ne sınavla yerleşen ve 25 yılın üstünde çalışan Eğitim-Sen üyesi bir öğretmen de, atama listelerinin tamamına yakınının, yandaş sendika temsilcileri ve üye müdürleri tarafından hazırlanan listelere göre yapıldığının bilindiğini ama dedikodu denilerek geçiştirildiğini anlattı.

Ekrem İmamoğlu’nın otuz yıllık diplomasının iptal edilmesinin özellikle gençler üzerindeki olumsuz etkisini bizzat kendi anlattıklarından biliyoruz. Milyonlarcası, iktidarın ayrıcalıklılar kulübüne üye olmadıkça, okuyarak ve çok çalışarak bir yerlere gelinebileceğine dair inancını yitirmiş durumda. Hem okusa ne olacak ki, İmamoğlu’nun bile diplomasını elinden almadılar mı? Gençler, eğitimin kalitesizliğinden işsizliğe, ekonomik çöküşten baskı ve yasaklara kadar pek çok kaygı verici sorunu bir arada yaşıyor. “Her şey çok güzel olacak” diyen tutuklanıyor, henüz hayatının başındayken, hakkında siyasi yasak talep ediliyor. Eskiden üniversite öğrencileri harçlığını çıkarmak için saatlik işlerde çalışırken, şimdi mesai arasına derslerini, sınavlarını denk getirmeye çalışıyor. O da, bu yaşadıklarının hesabını sorarken tutuklanmazlarsa tabii..

İktidar, gençlerin mutlu ve umutlu kalabilmek için tutunduğu her dalı kırmak için azami çaba içinde. Ancak ne kayyım rektörler üniversite öğrencilerini, ne de atama projeci yöneticiler liseleri dizginleyebilmişe benziyor. İmamoğlu’nun tutuklanmasından bu yana geçen üç haftalık sürede Merkez Bankası rezervlerindeki düşüş devam ediyor. Buna karşın, 2024 KPSS ile yapılacak atamalar için 30 bin öğretmen konuşulurken, tasarruf tedbirleri yüzünden sayının 13 bini geçmesi de beklenmiyor. Kaosa para harcamaktan, eğitime öğrenciye sıra gelmiyor.