Tarih 30 Ekim 2022. Yer Brezilya. 3 Ekim’deki devlet başkanlığı seçimlerinde muhalefetin adayı Lula da Silva yüzde 47,94, aşırı sağcı Devlet Başkanı Jair Bolsonaro yüzde 43,62 oranında oy aldı. Seçim ikinci tura kalırken herkes 30 Ekim’deki oylamada rahat bir galibiyet alınacağını varsayıyordu.

Neticede Lula 6 puanlık bir fark atmış, bu farkın en azından aynı şekilde ikinci tura yansıması bekleniyordu. Zira 27 gün içinde bu farkın kapanması için görünürde bir neden yoktu! Ama öyle olmadı, 30 Ekim gecesi sandıklar açıldığında Bolsonaro’nun aradaki farkı kapattığı ve nerdeyse eşit oranda oy aldığı görüldü. 50,9’a karşı yüzde 49,1’le kazanan Lula, kıl farkıyla seçilmişti seçilmesine ama bu durum fena halde can sıkıcıydı.


Brezilya muhalefetinin “bu iş bitti rehaveti” neredeyse bir seçime mal oluyordu. Organize olan sağcılar Bolsonaro etrafında kümelenmiş ve bunu sandığa taşımışlardı. Sonrasında yaşananlar malum; seçimi ikinci turda kaybeden Bolsonaro yanlıları Lula’nın yüzde 1 farkla kazandığı seçimlere itiraz etmeye başladılar. Eylemleri ülke geneline yaydılar. Ve sonrasında kanlı bir kongre baskınına girişilecek, ülke büyük bir felaketin eşiğinden dönecekti.

***

Tarih 12 Nisan 2021. Yer Ekvador. Yıllardır solun elindeki bu Güney Amerika ülkesinde herkes Başkan Rafael Correa’nın yakın çevresinden olan solun adayı iktisatçı Andres Arauz’un rahat bir seçim kazanacağını varsayıyordu. Ancak öyle olmadı. Başkanlık seçimlerinin galibi ilk turda pek şans verilmeyen muhafazakâr eski bankacı sağcı aday Guillermo Lasso oldu. Fırsat Yaratan Siyasi Hareket (CREO) adayı Lasso oyların yüzde 52,4’sini, rakibi Umut İçin Birlik (UNES) koalisyonu adayı Arauz ise yüzde 47,6’sını aldı. Oysaki, 7 Şubat’ta yapılan birinci tur seçimlerde yüzde 32 oy alarak 10 puan fark atan Arauz’un son güne kadar seçimi kazanacağına kesin gözüyle bakılmıştı. Arauz’a kaybettiren ise ilk turda üçüncü sırada gelen solcu/yerli aday Yaku Perez’di. Sağın adayı Lasso ile aynı oranda yüzde 20’lerde oy alan Perez ikinci turda solun adayını desteklemeyi reddetti. Perez’in yerli halklar hareketi Pachakutik taraftarları ikinci turda sandığa gitmeyerek, gidenler de geçersiz oy kullanarak adeta başkanlığı kendi elleriyle sağa teslim ettiler. Şimdi Perez’in yerli halklar hareketi Pachakutik ile eski başkan Correa’nın liderliğindeki UNES ittifakı muhalefetteler ve yaptıkları hataların bedelini fena halde ödüyorlar.

***

Tarih 3 Nisan 2022. Yer Macaristan. 12 yıldır ülkeyi kesintisiz bir şekilde demir yumruk ile yöneten otoriter lider Viktor Orban’a karşı yarışan 6’lı Masa’nın seçimi kazanması işten bile değildi. Zira Macarlar muhafazakâr sağcı Orban’ın kendisinden de antidemokratik yönetiminden de fena halde bıkmışlardı. Her türlü demokratik hak ve kazanımı hedef alan, muhalefetin sesini boğmak için her yola başvuran, yabancı karşıtlığı üzerinden milliyetçi-şovenist söylemlerle ülkeyi ikiye bölen Orban’ın gönderilmesi çok da zor olmasa gerekti.

Ancak öyle olmadı, sandıktan bir kez daha üst üste dördüncü kez Orban çıkacaktı. Muhalefetin payına büyük bir hüsran düşecekti. Sağından soluna, liberalinden yeşiline, muhafazakârından sosyal demokratına "Macaristan için Birlik" çatısı altında bir araya gelen muhalefet cephesi göz göre göre seçimi kaybedecekti.

Genel seçimi üç dönemdir iktidarda olan Orban başkanlığındaki Fidesz (Macar Yurttaş Birliği) ve Hristiyan Demokratik Halk Partisi (KDNP) koalisyonu yüzde 53 oy alarak büyük farkla kazanacaktı. "Macaristan için Birlik" ittifakı yüzde 35’te kalacaktı. Jobbik, Momentum, Demokratik Koalisyon (DK), Macaristan Sosyalist Partisi (MSZP), Macaristan Yeşiller Partisi (LMP) ve Macaristan için Diyalog Partisi’nin (PM) oluşturduğu 6’lı Masa’nın yenilgisi şok etkisi yaratsa da beklenmedik değildi.

Orban muhalefetin büyük yanlışlarından yararlanarak seçimi kazanmıştı. Yeni, karizmatik bir lider çıkarmayan, sağ-muhafazakâr bir isim olan muhalefetin ortak adayı Peter Marki-Zay, halk nezdinde oluşan değişim beklentisini karşılamaktan uzaktı. Yeniye dair bir umut vermiyordu ve sadece Orban karşıtlığı üzerinden ortaya atılan bir figürdü.

MASALAR YETMEZ

Bu meseleye, muhalefetin rehavetine ilk Hayri Kozanoğlu hoca dikkat çekti. Sonrasında Mustafa Kömüş, "rehavete yer yok" başlığıyla genişçe bir şekilde BirGün sayfalarında bu konuyu işledi. Seçime 53 günlük bir süre kalmışken yine yeniden bu duruma dikkat çekmekte yarar var. Hâlâ yapılması ve yapılmaması gerekenlere dair hatırı sayılı bir zaman kesiti önümüzde duruyor. Halkının canına okuyan otoriter sağcı liderlere karşı “masalar” kurmak önemli, ancak yeterli değil. Lula, Orban, Lasso deneyimleri önemli dersler, tecrübeler barındırıyor.