Brezilya’da Anglo-Amerikan menşeili neoliberalizmin oligarşiyle işbirliğinin meyvesi olan neofaşist yapı doğrusu hiç vakit kaybetmedi. Luiz Inácio Lula da Silva’nın 1 Ocak’taki yemin töreninden bir hafta sonra, 8 Ocak’ta Başkanlık Sarayı, Kongre ve Yüksek Mahkeme’yi basarak darbe girişiminde bulundular. 30 Ekim’deki seçimlerde kılpayı farkla yenilgiyi hazmedememiş Jair Bolsonaro’nun neofaşist tabanı, iki aydır ordu karargahlarında darbe çağrısı yapıyordu. Bolsonaro’nun, Lula’ya görevi devretmeyip soluğu Florida’da almışken gelen bu kalkışmada nasıl bir rol oynadığını henüz bilmiyoruz. Fakat yaşananları Lula’ya en baştan ‘uyarı’ olarak okumak mümkün.

Elbette Amerikan anlatısı her şeyi görüntüler üzerinden başaşağı etmekte. Demokratlar, Bolsonaro’nun Trumpçı olmasından hareketle Brasilia’daki kalkışmayı Washington’da 6 Ocak 2021’deki Kongre baskını ile kıyaslıyor. Yani Trump’ın yenilgiyi kabullenmemesi ve tuhaf kılıklı yandaşlarının ucubik kalkışmasıyla... ABD müesses nizamı 2020 seçim sürecinde Amerika’da bile ‘kontrollü renkli devrim’ icra etmiş, dünyanın solcularını da heyecanlandırmıştı! Şimdi Brezilya’ya bakıp ‘kendilerini’ görüyorlar. Sanki Lula’nın halefi Dilma Rousseff’i deviren hibrit darbe, Biden’ın başkan yardımcısı olduğu Obama döneminde olmamış gibi. Lula’yı seçimden men edip hapse tıktıran sürecin zeminini ‘uzaylılar’ hazırlamış gibi...

***

Örneğin Los Angeles Times’ta 8 Ocak’daki darbe girişimi şu başlıkla sunulmuş: ‘ABD’nin en yeni ihracı: anti demokratik ayaklanma’. Şaka gibi. Eski ABD Başkanı Obama da, bizzat kendi yönetimi altında Latin solunun gömülmesi için gerekeni yapmamışcasına buram buram sinizm kokan şu tweet’i attı: "Brezilya demokrasisinin başarısında tüm dünyanın payı var. Hep birlikte Brezilya halkının iradesini tersine çevirmeye yönelik her türlü çabayı reddetmeli ve demokrasinin temel taşı olarak gücün barışçı devrini tasdik etmeliyiz." Anlatı sözde ‘demokrasi-otokrasi’ ikiliği olunca, sapla saman karışıyor. ABD iki partili sisteminde Cumhuriyetçi ve Demokratlara bakıp ‘sağ-sol’ tanımının yapılabildiği, Biden yönetimini ‘solcu’ bulunduğu bir dünya bu. Aslında sosyal medyadaki meşhur nidayı atabiliriz: ‘looool’. Brezilya’da neofaşist Bolsonaro’yu iktidara taşıyan sürecin fitilini ateşleyen Amerikan ideolojisiydi. Lula’nın halefi Dilma Rousseff’i deviren süreci onlar teşvik etti. Dilma’nın yerine geçen sağcı Michel Temer’e Biden kucak açtı. 2018’de ABD Adalet Bakanlığının aleni desteğiyle Brezilyalı yolsuz başyargıç Sergio Moro’nun komplosunda Lula’nın sahte ithamlarla tutuklanmasıyla Bolsonaro’nun başkanlığını Trump tamamladı. ( Sürecin detaylı anlatımı: https://www.birgun.net/haber/lula-nin-donusu-408523 )

***

Şimdi Latin pembe solu ‘sosyal demokrat’ etiketiyle sahnede. ABD’nin altkıtadaki kalesi Kolombiya’da bile. Ama Venezuela’da yıllardır başarısız olan darbeci sürecin peşini bırakmıyorlar, hala sağcı oligarşinin adamı Juan Guido ve hayali ‘geçiş hükümetini’ destekliyorlar. Peru’da solcu lider Castillo’nun anayasal yetkisini kullanmaya çalışmasını ‘darbe’ diye sunarak defterini düren, onlarca insanı katleden sağcı Dina Boluarte’yi destekliyorlar. Bolivya’da Evo Morales’e yapılan 2019 darbesini bir sene sonra tersine çevirmiş Luis Arce’ye karşı faşist gruplar sahnede. Meksika’da sosyal demokrat Başkan Obrador’u ‘komünist diktatör’ diye niteleyen milyarder faşist Gilberto Lozano, yine ABD ve Kanada’dan medet umuyor.

Lula’nın dönüşü ise ‘gösteri vesilesi’. Kuvvetle muhtemel Amerikan derin devletinin Demokratlarla hareket eden kanadı ‘Lula’yı kontrol edebileceklerini’ düşünüyor. Bu konuda hüküm kesmek için erken. Ancak ‘Suriye’de el Kaide bizim yanımızda’ lakaplı Biden’ın Ulusal GÜvenlik Danışmanı Jake Sullivan Lula’yı boş yere ziyaret etmemiştir. 30 Ekim sonrası Bolsonaro’nun oğlu, Kongre üyesi Eduardo Bolsonaro da Florida’ya uçmuş, Trump ve yardımcıları Jason Miller ile Steve Bannon ile görüşmüştü. Yakın tarih, Amerikan iç siyaset oyununun parçası olmanın tehlikelerini gösteriyor. Obama dönemi çıkışlı Ukrayna dosyası örnektir. (2014 Kiev darbesinin banderist çıktıları, Joe Biden’ın doğrudan rolü, oğlu Hunter Biden’ın Burisma şirketiyle bağları ve bu şirketi soruşturan Ukrayna başsavcısının nasıl görevden aldırdığını galiz küfürlerle anlatması ibretlikti) Kuşkusuz Lula, Lavo Jato komplosunda bedel ödediği için tehlikenin ayırdındadır. Brezilya’da 8 Ocak kalkışmasında 2000’e yakın kişi tutuklandı. Manidar bir zamanlamayla başkent bölgesinin güvenlik bakanlığına atandıktan sonra Miami’ye ‘ailesiyle tatile’ gitmiş eski Bolsonarocu Adalet Bakanı Anderson Torres geri dönüşte gözaltına alındı. Yüksek Mahkeme şimdi Bolsonaro hakkında Kongre baskınını kışkırttığı ithamıyla soruşturma başlatmış vaziyette. Ancak Lula’nın ABD’den Bolsonaro’nun iadesini isteyip istemeyeceği meçhul.

***

Brezilyalı gazeteci Pepe Escobar, ABD’de şimdiden ‘Bolsonaro ailesinin soruşturulması halinde büyük ve yıkıcı protestolar riskinin’ tartışıldığını belirtiyor. Ağır işleyecek yargı süreci eşliğinde bunun CIA’e Brezilya’yı ‘gizli bir iç savaşa saplanmış halde tutma’ fırsatı vereceğini söylüyor. Lula, kasım ayında katıldığı BM İklim konferansında ‘diyalog, çok taraflılık ve çok kutupluluk temelinde barışçı dünya düzeni’ çağrısı yapmıştı. Trilyonlarca dolar yıkım ve ölüm getiren savaşlara harcanırken, 900 milyon insanın yiyecek bulamadığını söylemişti. Merkez sağın desteğiyle sosyal adaletçi programını, Bolsonaro’nun yok ettiği Amazonların kurtarılmasını ve özelleştirmelerin durdurulmasını nasıl sağlayacağı meçhul. Brasilia kalkışması, başında demokles’in kılıcının eksik olmayacağına işaret. Yıllarca Latin Amerika’da faşist darbeleri desteklemiş ABD’de bu işin solu-sağı fark etmezken ‘kongre baskınları’ anlatısını benimseyenlerin hali ise ancak hayret verici olabilir.