Lula Venezuela’ya BRICS’te ihanet etti
Çok kutupluluğu savunan Brezilya Devlet Başkanı Lula’nın Venezuela’nın BRICS üyeliğini veto ettiği iddiası, saygınlığına çok büyük bir darbe vurdu.
Alvaro CUESTA
Brezilya’da iktidardaki İşçi Partisi, Devlet Başkanı Lula da Silva’nın ilk iktidara geldiği 2003 yılından bu yana kendisini çok kutupluluğun İber-Amerikalı savunucusu olarak sunuyor, ancak bu anlatı ilk kez geçtiğimiz haftadan beri ciddi anlamda sorgulanıyor. Brasil De Fato, diplomatik kaynaklarına dayandırdığı bilgilere göre Brezilya’nın Venezuela’nın BRICS üyeliğini veto ettiğini söylerken, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin de basın açıklamasında Rusya ve Brezilya’nın Venezuela konusunda ortaklaşamadığını belirtti.
Bu sonuç Lula’nın iddialara göre Kazan’a uçmasının önüne geçen “başından geçirdiği sürpriz kaza” ve Venezuela Devlet Başkanı Nicolas Maduro’nun toplantıya sürpriz ziyareti sebebiyle daha da skandal bir hale geldi. Lula komşusunun BRICS ortaklığı talebine yüzüne karşı ters çıkmamak için bu kazayı uydurmuş ya da abartmış olabilir. Maduro’nun planını önceden haber alarak karşı karşıya gelmekten kaçınmış da olabilir.
SAYGINLIĞINA DARBE
Her iki durumda da dünyanın en büyük enerji üreticilerinden birinin dünyanın en büyük çok kutuplu finansal platformuna ortak olması için anlaşma sağlanamasa da üye olmayan ülkelerin hala BRICS ile koordineli çalışması mümkün. Böyle olsa dahi bu sonuç, Venezuela’nın resmi ortak kabul edilmeyerek prestijine zarar verse de Lula’nın İşçi Partisi kendi saygınlığına çok daha büyük bir darbe vurdu.
Brezilya İşçi Partisi, çok kutupluluk savunuculuğu iddiasıyla tutarlı olarak Venezuela’nın katılmasına izin verebilirdi. İnatla reddetmesi ise ancak Brezilya’nın BRICS içerisinde inşa ettiği güvenin kırılması pahasına ABD’de iktidardaki Demokratlara hoş görünmesine yaradı.
Ekim 2022’de Lula’nın hapisten çıktıktan sonra emperyalizmle ideolojik yakınlığına dair 50’den fazla analiz yazıldı. Özet olarak Lula da parti de iddia ettikleri gibi çok kutupluluğun savunucuları olmaktan çok “sosyal demokratlığa” yakınlardı, ya da geleneksel solun söylemiyle “uyumlu sol”.
Tüm bunlar olurken ise İşçi Partisi’nin sosyal medya fenomenleri ve fanatik savunucuları “kahramanlarının” sahte anlatılarını savunmaya devam ediyor. Bu da sıklıkla bu dogmayı sorgulayan herkesi “iptal etme” şeklinde gerçekleşiyor. Bu koro geçtiğimiz hafta Lula’nın İşçi Partisi’nin ABD’de muhtemelen devam etmeyecek olan iktidar partisine yaranmak için Venezuela’ya ihaneti ile sessizleşti.
SİYAH VE BEYAZ
Venezuela Dışişleri Bakanı’nın resmi bir açıklamayla Lula’nın vetosunu yerden yere vurmasının ardından Brasil de Fato’nun kaynaklarının doğruluğuna dair bir şüphe kalmadı. Bakan kararı “nefreti, dışlayıcılığı ve hoşgörüsüzlüğü batıdaki güç merkezleri üzerinden yeniden üreten ahlaksız bir saldırı” olarak niteledi ve “Venezuela halkı utanç ve öfke duyuyor” diye ekledi. Bu ağır sözler aynı şekilde ciddiye alınmalı.
Ayrıca Lula, Maduro’nun yeniden seçilişine dair yorum yapmasa da Putin geçtiğimiz hafta gerçekleşen toplantıda “Venezuela bağımsızlığı ve egemenliği için mücadele ediyor. Başkan Maduro’nun seçimleri adilce kazandığına inancımız tam” diyerek tebrik etmişti.
Venezuela sorunu siyahla beyaz kadar net bir mesele: Ya Lula ve Biden’ın kendilerince farklı ilerlese de birbirleri ile koordineli bir biçimde Venezuela’daki rejim değişikliği çabalarını desteklersiniz ya da Venezuela’nın bağımsızlığı ve egemenliğini. Egemenlik ve bağımsızlığın bir ortası yok.
Kaynak: telesurenglish.net
Çeviren: Yusuf Tuna KOÇ