Google Play Store
App Store

Macron’un atadığı hükümetin düşürüldüğü Fransa’da kriz sürüyor. Solcu vekil Coquerel, bunun sadece hükümete yönelik olmadığını şöyle anlatıyordu: Bugün başkanın görev döneminin ölüm çanlarını çalıyoruz.

Macronizm ölüyor
Zelenski, Macron ve Trump, Paris’teki Notre Dame Katedrali’nin açılış töreninde bir araya geldi. (Fotoğraf: AA)

David BRODER

Fransa’nın solcu milletvekilleri geçen hafta Emmanuel Macron’un ikinci döneminin en önemli reformu olan kötü şöhretli emeklilik yaşını yükseltme tasarısını geri çevirmeye çalıştı, başkanın destekçileri ise böyle bir oylamaya engel olmaya çalıştı. Yazın yapılan erken seçimlerde solun yanı sıra Macron tabanının neredeyse yarısı birlikte hareket ederek aşırı sağı engellemek için birbirlerinin adaylarını desteklediler. Buna rağmen yeni meclis aritmetiğinde  Macron’un sayısı azalan milletvekilleri, parlamentodaki en büyük grup olan solcu Yeni Halk Cephesi ittifakına bir adım atmadı. Macron’un emeklilik reformuna yönelik ilk itirazda, destekçileri meclisi sabote ederek yasa tasarısını rafa kaldırdı.

Müdahaleleri sayesinde Macron’un emeklilik yaşını artırma planı kurtulmuş oldu. Ancak ikinci döneminin ilk yarısı tamamlanmışken, liberal merkezciliğin eski poster çocuğu emekliliğe hazırlanmaya başladı. 2022’de meclis çoğunluğunu kaybettikten ve Temmuz’da erken seçimlerde daha da geriledikten sonra Macron Eylül’de kendi vekilleri ve muhafazakar cumhuriyetçilerle kurduğu, Michel Barnier’i başbakan, Bruno Retailleau gibi aşırı sağcı isimleri içişleri başkanı atadığı azınlık hükümetine güveniyordu. Bu koalisyonun bile yalnızca azınlık desteği vardı ve Le Pen’in Ulusal Birliğinin, solun gensoru hamlesine destek vermeyeceğine güveniyordu. Ancak Çarşamba günü Le Pen fişi çekti.

Hükümetinin düşürüldüğü gensoru oylamasından bir gün önce TF1 Info kanalına verdiği röportajda Barnier Le Pen’in tercihini eleştiriyordu. Güvenoyu önerisinin “aşırı sol” tarafından, özellikle de Jean-Luc Melenchon tarafından yazıldığını tekrar ediyordu. Eğer “Madam Le Pen saygılı ve sorumlu bir lider ise”, nasıl “aşırı solun önerisine destek olabiliyordu?” Barnier açısından bu çok büyük bir hataydı. “Oylamanın arka planında, aşırı sol grubun yakın zamanda, tam da 13 Kasım 2015 Bataclan saldırısının (2015’te IŞİD’in Paris’te düzenlediği ve 132’den fazla insanın yaşamını yitirdiği bombalı ve silahlı saldırı) yıl dönümünün ardından terörizmi meşrulaştırmayı suç olmaktan çıkarma teklifinin olduğunu” iddia ediyordu.

Yeni Halk Cephesi partilerini İslamcı-solcu aşırıcılığı gibi bir heyulaya bağlayan Barnier bu şekilde Le Pen’e karşı kendi retoriğini kullandı. Ancak özellikle bu iddiası yanlıştı: Solun yasa tasarısı “terörizmin meşruiyetini” yasalaştırmayı değil, basınla ilgili kanunnameyi 2014 öncesindeki haline geri döndürmeye dairdi. Gensorunun ardındaki esas mesele de bu değil, Barnier’in bütçesiydi. Barnier kamu harcamalarını düşürmeye çabaladığını ancak sorumsuz popülistler tarafından kuşatıldığını iddia etti. Kendi anlatısıyla, Le Pen aynı sol gibi hükümet grubuna itiraz ettiği için aşırıya kaçıyordu, Cumhuriyetçilerin lideri Laurent Wauquiez de Le Pen’in partisini “kaos partisi” olmakla suçlamıştı.

Çarşamba akşamı Boyun Eğmeyen Fransa vekili Eric Coquerel Yeni Hak Cephesi partilerinin önerdiği gensoruyu okurken, bunun yalnızca Barnier’in azınlık hükümetine dönük bir güven oyu olmadığında ısrar ediyordu. “Bugün başkanın görev döneminin ölüm çanlarını çalıyoruz.” Macron henüz sahneyi terk etmemiş olabilir, parlamento muhtemelen görevden azlini istemeyecek ve seçmenler 2027’den önce yerine kimin geçeceği konusunda söz sahibi olamayacak. Ancak başkan Haziran’da istikrara dönüş için bir erken seçim çağrısı yaptığında, aslında kendi otoritesinin çöküşünü hızlandırmış oldu.

CAM TAVAN

Barnier geçtiğimiz günlerde Le Pen’e bazı politik tavizlerde bulunarak bütçe planı ile 60 milyar euroluk harcama kesintisi ve vergi harcamaları konusundaki muhalefetini yumuşatabilme niyetindeydi. Macron grubunun planlarının aşırı sağ ile sözsüz bir anlaşmaya ne kadar bağlı olduğunu gösteren bir diğer etken, benzer hiçbir teklifin Yeni Halk Cephesine yapılmaması, Barnier’in Jerome Guedj gibi ılımlı sol vekillere bile yaklaşmayarak tamamen yok sayması oldu.

Yine de Le Pen’in partisinin aklını çelemediler. Ulusal Birlik bunun yerine bütçe teklifini farklı açılardan eleştirdi. Bu sayede teklif edilen kemer sıkma önlemlerinin halktan ne kadar kopuk olduğuna dikkat çekerek orta sınıfa herhangi bir vergi artışına niyetleri olmadığını göstermek istediler. Bu sebeple emekli ücretlerinin enflasyondan korunması gibi hem harcama taahhütlerini artıran hem de parti sözcüsü Julien Odoul’un sözleriyle “müsrif hükümet programları” ve “göçmenler için sadaka daireleri” olarak adlandırılan birimlerin kaldırılmasıyla bütçe açığının düşürülmesini hedefleyen bir karşı teklif sundular. Bu şekilde de Ramaswamy, Musk ve Millei tarzı bütçe kesintilerini de içeren, Fransız vekilleri orta noktada buluşturabilecek herkese güvence veren bir politika önerisi sunmuş oldular. Le Pen’in partisi geçtiğimiz yıllarda Frexit gibi hane birikimlerini riske atabilecek fikirlerden vazgeçerken daha kapsamlı vergi kesintileri ve Brüksel’den bütçe iadesi gibi daha geleneksel sağ ekonomik pozisyonlara yöneldiler. Bu dönüşüm orta gelirli seçmenleri çekme amacıyla, Ulusal Birliğin “hem kamu harcamalarında hem sokaklarda düzen” sloganıyla sunuldu. Yine de AB standartlarına kıyasla Fransa dikkate değer bir emek hareketi örgütlülüğüne ve ciddi bir sol muhalefete sahip. Bu da örneğin Giorgia Meloni’nin İtalya’daki koalisyonu gibi aşırı sağcı güçlerin Reagancı nüanslarına kıyasla, Le Pen’in bile “toplumsal soruna” daha incelikli yanıt üretmek zorunda kaldığı bir durum ortaya çıkarıyor.

Gensoru oylaması öncesinde Le Figaro Macron’a yakın bir kaynağın, Le Pen’in kendi çelişkilerini açığa çıkardığını söylediğini yazdı. Bu isme göre Barnier’i iktidardan düşürme konusundaki düşüncesiz tavır “ılımlı” merkez sağ seçmenle arasındaki “cam tavanı” sertleştirdi.

BARNIER’NİN ARDINDAN

Macron’a tavizsiz yaklaşan sol açısından şimdi ne olacak? Başkanlık dönemi boyunca, Boyun Eğmeyen Fransa Macron’un politikalarına karşı net bir tavırla direnmenin yanı sıra diğer sol partileri de büyük oranda kendi programlarına dayanan bir ittifaka ikna edebildi. Halk çıkarlarını sağlam bir biçimde savunması ve kendi politik gündemini geliştirmesi Sosyalist ve Yeşiller partilerini bile daha ciddi bir muhalefet için baskı altına aldı. Ancak Yeni Halk Cephesi sıklıkla gerilimlerin yaşandığı bir ittifak ve geleceği şekillendirme, hatta belki gelecek başkanlık seçimlerinde gerçek bir seçenek oluşturabilme konusunda kritik  bir sorumluluğa sahip. Le Pen’in yasal sorunları 2027’de olması beklenen seçimde yarışmasına engel olabilir ancak yine de partisi önde götürüyor, düzenli anketlerde seçmenlerin üçte birinden oy aldığı, geleneksel merkez sağ seçmene giderek daha fazla yaklaştığı görülüyor.

Ancak çok daha büyük bir siyasal soru da var. Her ne kadar son dönemdeki sol seçim ittifakları büyük oranda Boyun Eğmeyen Fransa’nın programında birleşmiş olsa da bu hareketin AB’nin kurumsal yapısına, bu kurumların ulusal hükümet programlarını anti demokratik biçimlerde şekillendirişine ve piyasa destekçisi dayatmalarına yönelik sistematik eleştirisinin nasıl süreceği de belirsiz. 2010’lar ortasının ağır kemer sıkma politikalarının yumuşadığını ve AB liderliğinin pandemi dönemindeki mali kısıtları da kalktığı için bu meselelerin odaktan çıkması muhtemel. Yine de ağır şekilde borçlanmış ve krizlerin ortasındaki Fransa’da bu temel sorular ittifakın gelecek yıllarda yaşayacağı çelişkilerin merkezine gelebilir.

Sol en azından hala mücadele içerisinde. Her seferinde seçilemeyecek aşırılıkta görülse de Boyun Eğmeyen Fransa tırnaklarıyla kazıyarak kendisine siyasette bir yer açtı ve en geniş sol blokta güçlü bir pozisyona sahip oldu. Bu tavır hiçbir zaman François Hollande ve Raphael Glucksmann gibi tamamen zıt gündemlerdeki neoliberallleşmiş sol figürlerle bütünleşemez. Ancak sol partileri ve toplam yüzde 25-30 civarında bir oyu birleştirebilmek her halükarda sınırlı bir hedef olur. Alternatif bir hükümet yaratma ihtimali için solun kemer sıkma modelinden çıkışa dair inandırıcı bir yol çizmesi ve borçlara mahkumiyetin doğa kanunu olmadığını göstermesi gerekir. Bu aynı zamanda hem Fransa’da hem de AB içerisinde politik hamlelerine karşı gelişecek direnişi de hesap etmekle mümkün.

jacobin.com’dan çeviren Yusuf Tuna KOÇ