15 Mayıs sabahına bağlanan gece ‘ilk turda bitsin’ umudu taşıyanlar için yüreklere ağırlık veren türlü duyguyla geçti.

Sevgili okurum seçimin ikinci tura kalma olasılığı değil miydi oyunu verdiğin andan itibaren heyecanını tuhaf bir gerginlikle sarıp sindiren. Yüreğin ağzında kanal kanal sonuç takip etmen. AA verileriyle malumu yerine getiren kanalları bir kenara bırakalım. Kemal Kılıçdaroğlu kimi kanallarda hep öndeydi. Kiminde de bildiğimiz baskılara rağmen YSK verileriyle de öne geçtiği doğrulanıyordu. Sonra ne olduysa rakamlar yer değiştirdi. Şimdi o akşamdan bu yana türlü kara olasılık, türlü komplo teorisi, yılgınlık, bezginlik bir karamsarlık ağızdan ağıza yayılıyor. Her zaman olduğu gibi en önce kazansın istediğin tarafa sorularınla, isyanınla, kimi haklı eleştirilerinle yükleniyorsun.

Asla ama asla sorgulamaktan vaz geçme. Cevaplar arıyoruz evet. Hepsinin sonuna kadar izini sürüp sonuçlara ikna olmamız için bir bir çürütmemiz ve akıllarda soru işareti kalmayıncaya kadar sorgulamamız gereken önemli iddialar var. Hakkımız olanı savunmak için adım atmamızı sağlayacak verileri bulduğumuzda hesabını sorup gerçeğin peşinde olmamız gereken ihlâller var. Mücadele etmemize yarayacak veriler için her olasılığı, her iddiayı ciddiye alıp bu iddiaları göz ardı etmeyeceğiz elbette. Ancak bunu yaparken gözden kaçırdığımız şey bizi başarmaktan uzağa çeken en temel dürtü. Bunu hiç unutmamalısın.

Gitsin istediğimiz, kalmasından endişe ettiğimiz bizi yıldıran kötülüğün temsilcilerinin en çok işine yarayan dürtü işte o şüphe, kendine ya da oy verdiğine güvenini zedeleyen rutini kadere dönüştüren alışkanlık, en önce görmen gerekeni, ilk önce konuşman ve herkese göstermen gereken gerçeği güçsüzleştiren isyan. İsyan ve sorgu bizi gerçeğe taşıyacak olan önemli dürtüler. Ancak inanç ve umuttan yoksun olduklarında hele yanlış öncelik ve zamanlamayla boş bir ağız kalabalığına dönüşürler. Bu da gerçeği gölgeler, hakkın olanı senden uzaklaştırır.

“Hadi uyan
Aydınlığa çık da çil gözlerin ışısın
İlkyazlar sıcağı biriksin yüreğine
Yoksul olsan da uyan
Garip olsan da uyan
Madem ki güzelsin, güzeli yaşatmak için
Madem ki iyisin, iyiliği yaşatmak için
Madem ki umutlusun, umudu yaşatmak için”*

15 Mayıs sabahı mücadeleyi terk etmemek için önemli ve çok güçlü bir sebebimiz oldu:

 “Adam kazanamadı.”

Hile yapacağından, türlü iş çevireceğinden hiç şüphe duymadığın, “her zaman olduğu gibi yaptı yapacağını” diyerek isyan emeni, bu isyanının umutsuzluğa dönüşmesini, bu sonucun suçlusunu kendi evinde arayıp kavga etmeni, zaman kaybetmeni, inancını yitirmeni ve küsmeni isteyen kişi kazanamadı. Devletin kaynaklarını kendi lehine hukuksuz ve orantısız olarak kullandığı, seçmen üzerinde korku ve baskı kurduğu, hilelere başvurduğu, devlet kurumlarını, kolluk kuvvetlerini, YSK’yı, yandaş medyayı kullandığı halde kazanamadı hem de. Taraftarının tüm saldırganlığına, gücüne ve sahte gücüne rağmen kazanamadı. Güne başlaman gereken yer burası. Balçıkla sıvanamayan gerçeğini görmelisin. 28 Mayıs’a kadar güç alman, başarmak için üzerine gitmen gereken, görmeyene göstermen, anlatman gereken olanca somutluğuyla önünde. Onun gördüğünü sen de görmelisin. Değiştirmek için var gücüyle tüm olanaklarıyla seferber olacağı bu gerçek onun en zayıf yanı. O görüyor. Sen de fark etmelisin. Senin olan başarıyı sahiplenmeyi bilmelisin. Başarıyı sahiplenmek büyütmek için anahtarımız.

7 Haziran 1 Kasım arasında olduğu gibi şiddete başvuranlar olacak. Ayrıştırma, şeytanlaştırma, nefret kültürü devreye alınacak. Beklediğin, şaşırmadığın, bildiğin, yaşadığın yani olan olmaya devam edecek. Şimdi bildiğimiz kötülükle mücadelemiz için birliğimizi, beraberliğimizi, dayanışmamızı sorgulamamızı isteyenlere vereceğimiz en güzel cevap bu başarının arkasında örgütlü umudumuz ve birlikte mücadelemizin devamı olmalı. Giyinmemiz gereken başarılanın verdiği güçle kuvvetlendireceğimiz umut kuşanmamız gereken silah ise haklılığımız için şüpheye ve kötüye yem etmeyeceğimiz inançlı çalışmamız olmalı.

Halk sandıkta RTE’ye net mesajlar verdi. Toplamda iktidarın resmi rakamlarıyla seçmenin  %50,75’i onu istemediğini açıkça belirtti.  Geçmişte hileyle %51 üstünlüğü demokrasi sayan kişi türlü müdahalesine, manipülasyona, hileye rağmen %51’i kaptırdı. %11 gibi büyük bir oran sandığa gitmeyen seçmeni temsil ediyor. Onu isteyenlerin militan katılımı hesap edilirse bu oranın büyük çoğunluğunun da onu istemeyen ama sandığa inancını yitiren, kazansa da gitmeyeceğine inanan yılgın seçmen olduğunu görebiliriz. Elbette umursamayanı ya da firesi vardır. Muhalefete de inancını yitirmiş olan, ders vermek isteyen vardır. Odağımız sandığa gitmeyen seçmen olmalı. 14 Mayıs’tan sonra oy verme yaşını dolduran 50.000 yeni seçmen olacak. Gençlere başarılanı anlatmalıyız. Cumhur ittifakının iktidarında artan şiddetin ittifakın tutumunun ötesinde bir saldırganlıkla kadını insan olarak bile görmeyen Hüda Par ile fütursuzca ortaklaştığını en çok da ezilen kadınlara anlatmalıyız. Bu seçim sonuçlarıyla iktidara verilen mesajlar arasında laikliğin korunması geliyor. Laikliğin en çok saldırı aldığı dönemdeg CB’nın ve partisinin gerileyen oyu bu mesajı içeriyor. Yoksullaşan halka ekonominin istikrar ile kurtulmayacağını, kötü olanın stabil olduğunda çöküşü getireceğini anlatmalıyız. İsraf edilen korkunç kaynakların yapılabilecekler üzerinden temsille kıyasını yapmalıyız. Değişmesi gerekeni anlatabileceğimiz sayısız örneği, çözümüyle ancak başarımızı sahiplenerek anlatırsak güven verebilir ve yapabileceğimize de inandırabiliriz.

Sevgili okurum 2. turun önemini 1. Turda bitirme özlemine fedâ etmemeliyiz. Madem ki güç olanı başardık başarıyı büyütmek için uyanmalı, inanmalı, direnmeliyiz. Sonuç ne olursa başarılanın gücü yenisini getirecek. Elbette çuvaldızı kendimize batırmaktan kaçmayarak, eksikleri ve yanlışları iyi analiz ederek ve daha da önemlisi değişim için değişerek, değiştirerek. 28 Mayıs sonrası muhalefeti de iktidarı da sorgulamaya devam edeceğiz. Çünkü bugün mücadele ettiğimiz iktidar sorgulamayanı ister. Daha iyisi için kendimizde olmayanı başkasından beklemek gibi bir tutum öneremeyiz. Sadece haklı sitemlerin, haklı endişelerin önünde haklı bir başarı öyküsü varsa başlayacağımız yer orası. Bugün ilk turun sonucu Gezi, Adalet yürüyüşü, 31 Mart ve ikinci İstanbul zaferinin yılmayan, devrimci ve aydınlık mücadelesinin eseri. Bu inançla her zaman adalet, hak ve eşitlik için sonuç ne olursa olsun başardıklarımızın bilinciyle, eğilmeden yarınlara bakacağız ve başaracağız. Haydi!

*Metin Eloğlu / Uyan