Can Sevilen 1950’lerdeki Marshall yardımları Türkiye’nin ekonomik, siyasi, sosyal ve hatta kültürel yapısını dramatik bir şekilde değiştirdi. İlk sonuçlarından biri olan tarımdaki makineleşme, kırdaki fazla nüfusun kentlere göç etmesine neden olarak, göç edenlerin kentlerde ‘erişilebilir emek gücü’ olarak yerini almalarıyla sonuçlandı. 1960’lardan başlayan sanayileşme üzerindeki yoğunlaşma kente olan göçü artırsa da artan nüfusu yönetecek kentleşme/kent […]

Madunlar konuşuyor: Gecekondu mahalleleri
Can Sevilen

1950’lerdeki Marshall yardımları Türkiye’nin ekonomik, siyasi, sosyal ve hatta kültürel yapısını dramatik bir şekilde değiştirdi. İlk sonuçlarından biri olan tarımdaki makineleşme, kırdaki fazla nüfusun kentlere göç etmesine neden olarak, göç edenlerin kentlerde ‘erişilebilir emek gücü’ olarak yerini almalarıyla sonuçlandı. 1960’lardan başlayan sanayileşme üzerindeki yoğunlaşma kente olan göçü artırsa da artan nüfusu yönetecek kentleşme/kent politikaları hayata geçirilmedi. Böylece 1923’le birlikte kurulan ulusal kimlik inşaası kabaca 1950’lerden sonra kırdan kente kitlesel göçlerle birlikte yerini ulusal kimliğin çözülüşü ve bu çözülüşü takip eden kent yapısının/ kültürel yapının değişiminin mekâna yansımasına bıraktı. Tarık Şengül’ün ’emek gücünün kentleşmesi’ olarak adlandırdığı 1950’lerden 1980’lere kadar olan sürecin en önemli çıktısı gecekondulaşmaydı.

Gecekondu mahalleleri, sosyal adaletsizliği dert edinen birçok araştırmacı için önemli birer araştırma sahası haline geldiler. Yoksulluk ve dışlanmanın mekânsal yansımaları olmalarının yanı sıra, bazı zamanlar da sosyal hareketlerin çıkış noktası oldular. Bu alanda birçok kitap yayınlanmış olmakla birlikte, gecekondu mahallelerinin doğuşunu, dönüşümünü ve belki de parçalanışını anlatan; mahallelinin sesini duyurabilen kitap sayısı hâlâ oldukça az. Kentsel muhalefetin nüvelerini barındıran, bir mahallenin doğuşunu ve dönüşümünü anlatan çalışmaların öncülerinden kabul edebileceğimiz Şükrü Arslan’ın doktora tezini İletişim Yayınları’ndan kitaplaştırdığı ‘1 Mayıs Mahallesi: 1980 Öncesi Toplumsal Mücadele ve Kent’ bu kitaplar arasında en önemlilerinden biri olarak karşımıza çıkıyor. Toplumsal bir refleks olarak toplumsal mücadelenin vücut bulduğu İstanbul’daki 1 Mayıs Mahallesi’nin kuruluşu ve dönüşümünü anlatan Şükrü Arslan aynı zamanda 1960’lardan başlayan kentsel mücadelenin tarihine de ışık tutuyor. Benzer şekilde muhalif karakteriyle bilinen, politik/sosyal hareketlere evsahipliği yapan,  eylemleri ve sokak gösterileriyle tanınan ve bu eylemlere/gösterilere/çatışmalara katılımın oldukça yüksek olduğu Tuzluçayır Mahallesi’nde Yelda Yürekli tarafından yürütülen alan araştırması da yakın bir zamanda İletişim Yayınları’ndan ‘Küçük Moskova: Tuzluçayır’ adıyla kitaplaştırıldı. Tuzluçayır’da yaşadığı süre boyunca yürüttüğü etnografik çalışmanın samimi bir yansıması olan bu kitap da toplumsal muhalefetin mekânla ilişkisini incelemesi açısından kendine önemli bir yer edindi.

Gecekondu mahallelerinin dönüşümünü anlatan kitaplar arasında göze çarpan bir diğeri ise Sema Erder’in İstanbul’da Ümraniye’yi incelediği kitabı “İstanbul’a Bir Kent Kondu: Ümraniye”. İletişim Yayınları’ndan çıkan kitabın sunuş yazısında Sema Erder, “Eski bir köyün kentsel yerleşmeye dönüşme sürecini, bu süreçte yer alan grupları, burada oluşan kendine özgü ilişki ağlarını, kurulan ortak yaşamın niteliklerini ve bütün bunların sözkonusu alanlarda yaşayanlara etkilerini” incelediğini belirtirken, bir mahallenin anatomisini çiziyor. Diğer yandan gecekondu mahallelerinin yoksulluğunu dert edinen kitaplar da mekânsal yoğunlaşmanın nedenlerine ve sonuçlarına ışık tuttukları için oldukça kıymetliler. Kentsel yoksulluğun dönüşümünü anlatan ve sosyal bilimlere güncel bir kavram kazandıran Oğuz Işık ve M. Melih Pınarcıoğlu’nun Sultanbeyli Mahallesi’ndeki titiz araştırmalarınının bulgularını paylaşarak, yoksulluğun dönüşümünü gözlemledikleri ve İletişim Yayınları’ndan çıkan ‘Nöbetleşe Yoksulluk: Gecekondulaşma ve Kent Yoksulları: Sultanbeyli Örneği’ okunması gereken özenli çalışmalardan birisi. Yine yakın dönemde İletişim Yayınları’ndan çıkan Burcu Şentürk’ün doktora çalışmasındaki araştırmasını kitaplaştırdığı ‘Bu Çamuru Beraber Çiğnedik: Bir Gecekondu Mahallesi Hikâyesi’ Ankara’da Ege Mahallesi’nin dönüşümünü anlatırken, özellikle kadın emeğine çektiği dikkatle literatürde önemli bir yer edindi. Son olarak genç yaşta kaybettiğimiz kıymetli sosyal bilimci Sevilay Kaygalak’ın yüksek lisans çalışması kapsamında Mersin’in en eski gecekondu mahallelerinden Demirtaş’ta yürüttüğü ve Dipnot Yayınları arasından çıkan alan araştırması ‘Kentin Mültecileri: Neoliberalizm Koşullarında Zorunlu Göç ve Kentleşme’ yoksulluğun etnik boyutuna da değinerek, göçün kentleşme ve yoksulluk ile derinden bağını sorguluyordu.

Her bir kitap, bir yandan kentleşmenin tarihine ışık tuttukları, diğer yandan madunların sesi de oldukları için oldukça kıymetli. Okunmaları ve çoğalmaları dileğiyle.