Google Play Store
App Store

Galatasaray, ilk maçtakini dahi aratacak kadar kötü ve amatör bir planla başladığı ve bir utançla bitirdiği bir maçın ardından, Young Boys’a 1-0 mağlup oldu ve taraftarlarına “eleniş bir bakıma hayırlı oldu” dedirtti.

Manchester City taraftar alımları başlamıştır

Galatasaray, ilk maçtakini dahi aratacak kadar kötü ve amatör bir planla başladığı ve bir utançla bitirdiği bir maçın ardından, Young Boys’a 1-0 mağlup oldu ve taraftarlarına “eleniş bir bakıma hayırlı oldu” dedirtti. 
Turun ilk ayağında aslında Young Boys takımı, karakter özelliklerini çok net olarak belli etmişti. Sadece fizikli değil, aynı zamanda çabuk oyunculara sahip, hücum planını tamamen bu iki özelliğe sahip oyuncularının, rakibin boşalttığı alanlara deplase olması üzerine kuran, bununla beraber tecrübe eksikliğini de çok net olarak fark edebildiğiniz bir takım. Böyle bir takıma karşı yapılması gereken, kompakt bir oyun oynayarak sabırlı bir pas trafiği oluşturmak ve zaman zaman yerleşik savunmada dahi bek oyuncularının arkasında, son 15 metrede açıklar bırakan bir takımın bu boşluklarını kovalamaktı. Hele hele ortada panik yapacak bir skor yokken ve maç başa baş giderken herhangi bir anda atılacak gol bir anda ibreyi size döndürecekken. Galatasaray ise bunun tam tersi bir oyunla sahadaydı, maçın başlangıç düdüğü ile beraber. Okan Buruk, eksik yakalanmamanız gereken bir takıma karşı 2 direkt hücum oyuncusu ile çıkmış, kenarlarına Ziyech ve Kerem’i yerleştirmiş, üstüne üstlük, Ziyech’i sık sık içe kat ettirip boşalttığı alanlara sağ bekten Barış Alper Yılmaz’ın destek vermesini planlamıştı. Böyle bir planla sahaya çıkıyorsanız, ön alandaki bu 5 oyuncunun son derece uyumlu, ezberlenmiş set hücümlarını uygulayabilen ve her şeyden daha önemlisi hareketli oyunculardan kurulu olması gerekir, zira özellikle rakip sahanın ortasında, olgunlaştıramadığınız ataklar bir anda bu 5 oyuncunun ileride kalması ve 2 kenarda büyük boşluklar bırakacağınız anlamına geliyor. İlk yarıda, Young Boys, Barış Alper’in rakip alanın son metrelerinde yakalandığı her başarısız atakta Ebrima Colley’i kullanmayı denedi. Bu ani baskınları, her seferinde, kendi yarattığı planın işlevsel olmaması sebebiyle geri koşarak ödeyen sarı-kırmızılıların, kornerle savuşturduğu ataklar dahi kendi kalesinde büyük tehlikelere yol açtı. Kısaca, ne kadar fazla forvet oyuncusunu sahada bulundurursam, rakip kalede o kadar tehlike yaratırım şeklindeki, artık menajerlik oyunlarında, 15 yaşındaki gençlerin bile uygulamadığı bu kaos futbolu sadece rakibin çalışılmadığı değil, Okan Buruk’un kendi takımının mevcut halini dahi iyi analiz edemediğini gösteriyordu. Halbuki rakip öyle değildi.

Mesela 59. dakikada, Galatasaray’ın sağ kanattan kullandığı serbest vuruş. Kerem, aynen geçen sezon, 6-1 kazanılan Sivasspor maçında olduğu gibi, neredeyse aynı noktadan kazanılan serbest vuruşu, kale sahasından penaltı noktasına doğru koşu yapan Icardi’ye servis ederek ona bir şut şansı vermek istedi. Sivasspor Icardi’yi bomboş bırakmıştı, ancak Patrick Rahmen’in savunma oyuncuları anında o pas yolunu kapatarak, topu kesti ve bu tehlike olabilecek serbest vuruşu cılız bir denemeye dönüştürdü. Muhtemelen bu organizasyonun olabileceğini tahmin etmişlerdi. 
Maçın 65. dakikasından sonraki 10 dakika boyunca sarı-kırmızılılara bir şans daha geldi aslında. Sara-Kerem değişikliğinin üzerine Berkan – Kerem ikilisinin, Köhn – Kerem ikilisinden daha ayağı yere basan, dengeli performansıyla, minimum 35 milyon avrodan, 25 dakika uzakta olmanın getirdiği psikolojik baskı ve koruma amacı, Young Boys’u son 30 metreye hapsetti. Aslında burada yapılması gereken topları mümkün olduğunca küçük üçgenlerle ceza sahası önünde şut imkanlarına taşımak veya ceza sahasının son çizgisine indirmekti, ancak Galatasaray ceza sahası dışından Icardi ve Batshuayi ikilisine havadan yan top planıyla bir 10 dakikayı daha çöpe attı. 
Okan Buruk, maçtan önce, kendisine, özellikle 2023 yılında, dönüm noktası olan maçlardaki başarısız sonuçlar sorulduğunda, şampiyonluk yarışının 102 ve 99 puanlarla bittiği bir ligde alınan az sayıda mağlubiyeti gerekçe göstererek, Manchester United’ın 4. olduğu bir grupta 3. olan takımından memnuniyetsiz olunması halinde Manchester City ve Real Madrid’in desteklenmesi gerektiğini önermişti. Tabii, aynı grupta FC Kopenhag’ın arkasında kaldıysanız Birmingham City ve Racing Santander’i mi desteklemeniz gerekir onu bilemiyorum, fakat kendisinin, son 1 yılda, oldukça kötü bir mühendislikle oluşturulmuş kadronun başında işleri daha da kötüleştirdiğine şüphe yok.