Halkın gücü ve değişim enerjisi Meral Akşener ve temsil ettiği güç odakları dahil Erdoğan karşıtı ittifakı dağıtmaya kalkan herkesten daha güçlü.

Masadan neden kalktı, neden şimdi geri geldi?

Meral Akşener hışımla masayı dağıttığında ortaya çıkacak sonuçları çok kestiremedi. Erdoğan sonrası kurulacak Türkiye’de kendi rengini verme uğruna masaya rest çekerken karşısında sadece 5 partinin olduğunu düşündü. Yıllardı devam eden rejim karşıtı toplumsal muhalefetin enerjisini ve bu enerjinin halkta yarattığı öfkeyi hesap edemedi.


Bu anlamıyla masada kalan diğer partilerin Akşener’in restine karşı çıkması önemli olmakla birlikte toplumun en geniş kesimlerin gösterdiği reaksiyon belirleyici oldu. Hatta 5 partiyi bir arada durmaya zorlayan da bu oldu.

Akşener’in açıklamasından sonra binlerce İYİP üyesi partiden ayrıldı. İstifalar sosyal medyadan paylaşıldı. SOL Parti, TİP, HDP sorumluluk çağrısı yaptı. Zor günlerin aşılması konusunda üstlerine düşüne yapmaktan çekinmeyeceklerini ifade etti. Buna sendikalar, meslek örgütleri dahil oldu.
Ve her şeyden öte toplumun ekseriyeti ayrılanı cezalandıracağına dair çok açık mesaj verdi.

Bu mesajın etkisi o kadar güçlüydü ki kendine cumhurbaşkanı adayı arayan Akşener’i bile tedirgin etti ve çok değil 72 saat sonra kalktığı masaya yeniden oturmak zorunda kaldı. Göstermelik daha doğrusu masaya dönmek için gerekçe olarak sunabileceği bir iki şartla.

ÇARKA GEREKÇE

Her şeyden önce şunu söylemek gerekir ki Akşener’in yaptığı hamleye rağmen muhalefet cephesinin kazanma ihtimalinin çok güçlü bir şekilde devam ettiğini İYİP’in tüm kurmayları gördü. Bu fotoğraf o kadar netti ki Kılıçdaroğlu’na karşı Saray’a örtülü verdiği destekten bile caymak zorunda kaldı. Bir anlamda Meral Akşener, muhalefet güçlerinin kararlı duruşu sonrası tamamen “taca çıkma” endişesiyle masaya geri gelmek zorunda kaldı.

Bir kez daha belirtmek gerekir ki iki icracı cumhurbaşkanı yardımcısı gibi seçim sonrası çok da anlamlı olmayan söylemler Akşener’in geri dönüşünü en azından kamuoyu karşısında anlatmasına zemin hazırlama girişiminden başka bir şey değil.

TESTİN SONUCU

Erdoğan rejiminin yarattığı tahribata karşı verilen toplumsal mücadele öyle bir noktaya geldi ki engel tanımıyor. Brecht, “Durduramayacaklar halkın coşkun akan selini” dizelerini sanki bugünlerin Türkiye’si ve halkı için yazdı. Her türlü musibete, masalar etrafında toplanan muhalefetin beceriksizliğine, yanlış hamlelerine hatta ihanete varan “ayrılırız” tehditlerine karşı dimdik durdu. Geri adım atmadı.

Çok açık ki bugün Millet İttifakı “kayıpsız” yoluna devam ediyorsa bunu en çok halkın sağduyusuna borçlu.

Erdoğan rejimin karşısında duran yüzde 60’ın net mesajı tek aday konusunda tavizsiz bir duruş. Her zaman kimin aday olacağından öte Erdoğan’ın nasıl yenileceğiyle ilgilendi.

Bu kriz halkın iradesi ile belli düzelerde aşıldı. Yarattığı tahribatı sandıkta göreceğiz.

Akşener’e gelince. O sandıklar açılmadan bu seçimin ilk kaybedeni olarak tarihteki yerini aldı.